İşinizi garantiye almak ve işverenin güvenini kazanmak için birkaç özelliğiniz olmalıdır.
Bunların başında güvenilir olmak gelir.
Bir başka özellik uzman olmaktır.
Yapmakta olduğunuz işin uzmanı olmalısınız.
Üstlerinizin ve işvereninizin size güvenmesi için, bir de çalışkan olmalısınız.
Bu özelliklerin içinden sonuncusunu doğru tanımlamak gerekiyor. Zira çalışkanlık, özellikle son zamanlarda çok farklı yorumlanıyor.
Kısa bir tanımlama gerekirse, çalışkanlık, bir kişi için, belirlenmiş olan makul bir süre içinde en ideal ölçüde iş üretmek demektir.
Ne kadar süre ile çalışmalı?
İdeal ölçü, sistemin genel işleyişine paralel olarak belirlenmelidir. Aksi takdirde yoğun bir iş yükü ile karşılaşılır. Süre olarak ifade etmek gerekirse, ölçü, insanın bir işgünü sonunda, posasının çıkmadığı, beden ve ruh olarak bitme noktasına gelmediği bir tempo denebilir.
Bu itibarla çalışkanlık ile zaman yönetimi birbiri ile çok yakından alakalı kavramlardır.
Çalışkan olmak ile işkolik olmak arasında ince bir çizgi vardır. İşe ve zamana bakış açısında ortaya çıkacak olan bir fark insanı kolayca işkolikler safına atar.
İşkolizmin ileri evrelerinde kişi hayatını iki temele göre kurgular. Bu iki temel, işi ve kendisidir. İkisinin arasına hiçbir şeyin girmesine izin vermez. Zamanla sadece çalıştığı anlarda mutlu olmaya başlar. Sosyalleşme, istirahat gibi temel gereksinimlerini bile ihmal eder hale gelir. Çevresini kaybeder. Hayatı ıskalar.
İşkoliklik bir hastalık mıdır?
İş hayatında korku ile yol alanlarda daha çok görülen işkoliklik, kişinin özgüven noksanlığından beslenir. Kişi becerilerinden ve kalitesinden emin olamadığında korkuya kapılır. İşin kaybetme endişesi benliğini sarar.
Birey, hayatı ile ilgili olarak üç temel soruyu devamlı sormalı ve cevaplarını da devamlı güncellemelidir. Ben kimim? Ne yapıyorum? Hangi sonuçları elde ediyorum?
İşkolikler işleri ile nikahlıdır. İş kavramını kutsallaştırdıkları için, çalışma hayatı kendilerinden bile önce gelir.
İhtiyaç duydukları duygusal yoğunlaşmayı ancak çalıştıkları süre boyunca hissedebilirler.
Bu durumda, hayattan ve duygusal alandan beklentileri bir türlü gerçekleşmez. Bu eksiklik için hem kendilerine hem de çevrelerine bahaneleri hazırdır. ’Çok yoğun olmak’.
Çalışkan insan ile işkolik insan farklıdır
Çalışkan insanlar zihin ve beden tempoları ile zaman ve iş yükü arasındaki dengeyi başarılı bir biçimde kurarlar. Zamanın değerini çok iyi bilirler. Çalışmayı ne zaman durduracaklarını bilirler ve dur düğmesine tereddütsüz basarlar.
Çalışkan insanlar dur düğmesine bastıktan sonra bir daha geri dönüp bakmazlar. Tamamen iş dışındaki hayatlarına odaklanırlar. Çok acil durumlar dışında iş ile ilgili telefon görüşmesi yapmazlar. Ailelerine ve dostlarına yönelirler.
İşkolikler aileleri ya da dostları ile birlikte oldukları zamanlarda bile, akıllarında hep iş ve iş ile ilgili durumlar vardır.
İşkolik olmak başta keyifli ve zararsız gibi hissedilse de zamanla özel hayat kadar iş hayatı ve çalışılan şirket için de tehlikeli sonuçlar yaratır.
İşkolik olmak bir zaman için takdir edilir. Üstler ve işverenler bir süre için de olsa işkolik olan insanı takdir ile izleyebilirler. Ama bir süre sonra işler tersine döner.
Ama işkoliklik bir süre sonra verimsizlik duvarına toslar. O kadar koşuşturmaca ve çabalamanın sonunda ortaya bir hiç çıkar.
Harcanan emek ve zamana karşılık, elde edilen değerin hiçbir hükmü olmaz. Bütün koşturmaca amaçsız ve anlamsız bir çabalamaya dönüşür.
İşkolizm insana neler yapar?
İşkoliklik insanı yalnızlaştırır.
İşkoliklik insanı hayattan koparır.
İşkolik insan doğa ile sağlıklı bir etkileşim içine giremez.
İşkolik insanın kişisel gelişimi sekteye uğrar.
İşkolik insan her türlü hastalığa açık hale gelir.
İşkolik insanın evlilik hayatı karmaşıklaşır. Bir süre sonra da parçalanır.
İşkolik insan depresyona daha kolay kapılır. Yorulur. Huzursuzlaşır.
İşkolik insan stres ile kolayca başa çıkamaz.
İşkolik insan üretken olamaz.
İşkolik insan daha çok hata yapar
İş-Yaşam dengesi nasıl kurulur?
İşte iken dışarıdaki hayatınızı, dışarıdayken işinizi tamamen unutun
Dışarıdaki hayatınızda, işi düşündüğünüz her an kendi zamanınızdan çalmaktır.
Özel hayatı, ailenizi ve arkadaşlarınızı çok önemseyin.
Hayır, güçlü ve haklı bir duruşu ifade eder. Hayır demeye cesaret edin.
En doğru ve en önemli olan sizin hayatınızdır. Sizin planlarınızdır.
Size son dakika aktarılan hiçbir iş acil değildir. Acil iş son dakikaya kalmaz.
Spor yapın. Yeni hobiler edinin. Başlangıçta iç disiplini kurmak zor olacağı için sizi zorlayacak programlı aktivitelere yazılmak iyi çözüm olacaktır.
Sizi takip eden ve bilgilendirme yapan bir salonu tercih edin.
Yardım isteyin.
Sonuçta yaşadığınız sizin hayatınız olsa da onu yaşamaya yeni başladınız.
Bu noktada deneyimsiz ve tecrübesiz olmanız doğaldır. Arkadaş ve ailenizden size yardım etmelerini isteyin.
Doğru ve dengeli beslenmek önemlidir.
İşkolik olduğunuz zamanlarda atladığınız öğünleri ve bunun neden olduğu problemleri hatırlayın. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunduğuna göre siz de beslenmenize dikkat edin.
Tatile çıkın.
Fırsat bulduğunuz her an uzaklaşın. Hafta sonu tatilleri, bayram ve benzeri resmi tatillerde küçük seyahat planları yapın.
İş dışı hayatınız için de ajanda tutun.
Özel ve önemli günleri not alın, hatırlatıcılardan yararlanın ve tıpkı iş hayatınızda olduğu gibi unutmamanızı sağlayacak detayları hayatınızda kurgulayın!
Çalışma hayatınızdaki başarısızlıklar için asla kendinizi mahkum etmeyin. Hata iş yaşamının doğal parçalarından birisidir.
Dinlenmeyi tembellik olarak düşünmeyin.
Dinlenmek, en az yemek ve su gibi doğal bir gereksinimdir.
İşkoliklikten kurtulma çabalarınızda başarılı olamıyorsanız, profesyonel destek almayı deneyin. Bir yaşam koçu size yardımcı olabilir.
Bu noktada bir yaşam koçu ve/veya psikolog ideal bir destekleyici olabilir.
Profesyonel bir kişi tarafından yaşantınızın değerlendirilmesi ve gerekli çıkış yollarının birlikte bulunması önemli bir deneyimdir.
İşkolik olmak kader değildir. Sırtınıza sonradan yüklenmiş bir yüktür. Aşabilirsiniz.
Dostlarım, bu makalenin hazırlanmasında, Harvard Business Review ve benzeri kaynaklardan yararlandığımı özellikle vurgulamak isterim.