Dürüst oldum. Bunları yaparken asla sahte bir iyimserlik ile hareket etmedim. Sürecin olumlu yöne gelişeceğini vurguladım.
Moral verdim.
Dediklerimin hepsi çıktı..
Bu yazı da doğruları anlatacak.
2021 ile ilgili olarak aşırı iyimser bir hava var. Çok parlak bir 2021 mi geliyor, doğrusu çok emin değilim. Eskilerin tabiri ile ihtiyatlı bir iyimserlik en doğru yaklaşım olur.
Emin olmamız gereken bir nokta var ki, o da 2021’de daha da belirginleşecek olan Yeni Normale uyum sağlanması gerektiği.
Ortalığı silip süpüren bir tsunami var. Korku ve belirsizlikten beslenen dev dalgalar, müşteri güven endeksi, istikrar, karlılık, verimlilik, ne varsa yıkıp geçiyor.
Bir süre sonra bu tsunami sona erecek. Turizmciler, o güne kadar işletmelerini suyun üstünde tutmak zorundalar.
Şunu da bilmek gerekiyor.
Yeniden doğuş o kadar kolay ve o kadar kısa sürede olmayacak. Ama şurası muhakkak ki, turizm, yeni felsefesi, yeni kuralları, yeni ürünleri, yeni oyuncuları ile ayağa kalkmış olacak.
İşin can alıcı noktası da burada..
Yeni Normal’e uyum sağlayamayan batacak.
Darwin’in evrim teorisi turizmde de kanıtlanmış olacak. Yeni Normal’in turizm eko sistemine uyum sağlayamayan işletmeler hayatın dışına atılacak.
Ya bu dönemde neler oldu?
Otellerde işten çıkarmalar patladı
Covid19 salgınının turizm sektörüne vurduğu en büyük darbe işten çıkarmalar oldu.
Nisan sonunda sadece ABD’de işten çıkarılan otel çalışanı sayısı 500 bin oldu. Bu sayı Dünya çapında 4 milyonu aşmıştı. Kış aylarında bu sayının patlayacağı çok açık görünüyor.
Tatilcilerde küresel korku yaygınlaştı
Krizin başladığı andan itibaren her ülke farklı tedbirler uygulamaya başladı.
Kimi ülkeler dışarıdaki hayatı neredeyse tamamen durdururken, bazı ülkeler kontrollü yasaklamalarla yetindiler ve hayatı kısmen de olsa sürdürdüler.
Buna bağlı olarak seyahat edenler gidecekleri destinasyon ile ilgili olarak büyük endişeler yaşadılar ve yaşıyorlar.
Neredeyse bütün tatilcilerin temel korkusu, gidecekleri ülkede rahatsızlanmak oldu.
İlerideki yıllarda, bu korkunun evrilerek farklı şekillerde yaşanacağını kabul etmek gerekiyor. Evden ayrılmak bile başlı başına bir korku nedeni olacak.
Seyahat pazarlama kampanyaları durdu
Küresel seyahat akışının donmasına bağlı olarak, online seyahat acenteleri ve oteller pazarlama çalışmalarını neredeyse tamamen durdurdular.
Online ya da offline, bütün pazarlama platformları işlevsizleşti. Şirketler, pazarlama bütçelerini de zorunlu tasarruf kalemleri arasına sokmak zorunda kaldılar.
Gelirler düştü, fiyatlar dip yaptı
Covid19 krizinin neden olduğu en vahim etki ise, gelirlerdeki akıl almaz düşüş ve oda fiyatlarının dip yapması oldu.
Küresel zincir Marriott yüzde 75-90 arası büğir gelir düşüşünden bahsediyor.
Gelecekte bu düşüşün devam etmesi ise kaçınılmaz gibi görünüyor.
Özellikle, belirli bir sezona bağlı olarak çalışan işletmelerin riski daha da büyük olacak. Sezon bittiğinde dev giderler bütçeleri zorlayacak.
Zincirleme iflaslara hazır olalım
Bir önceki başlık altında vurgulanan gelişmelere bağlı olarak, bütün Dünyada oteller kapılarını kapatmaya başladı.
ABD’de kayıtlı 56 bin otelin yaklaşık olarak 7 bini kapandı. Dünyada da durum farklı değil. İsviçre’deki otellerin yüzde 23’ü ve Yunanistan’daki otellerin yüzde 65’i hizmet dışı kaldı.
Manzaraya bakılırsa, otellerin karşılaştığı felaket 9/11 ve 2008 finansal krizinin neden olduğu felaketlerin kat be kat üstünde. Bir hatırlatma yapalım, IATA 9/11’in etkilerinin ancak 3 yılda geçtiğini belirtiyor.
Her iki felaketten daha beter olan mevcut krizin toparlanması için en az 4-5 yıllık bir takvime göre hazırlanmak en doğrusu olur.
Buraya kadar yaptığımız değerlendirmeler ışığında, gelecekte neler olabilir, bakalım.
Otelcilik sektörü en yetenekli işgücünü kaybedecek
Milyonlara varan işten çıkarmalar turizm endüstrisine kolay kolay silinmeyecek izler bırakacak. Bunun etkisini tam olarak anlayabilmek için şöyle düşünelim; otelcilik sektörüne yeni giren herkes şimdi kendisine yeni bir iş arıyor.
Doğal olarak bu aramalar otelcilik sektöründe olmayacak. En azından bir süre için bu böyle.
Ama bir gün toz duman dağıldığında, aynı işgücünün tekrar otellerdeki işlerine döneceklerini ummak aşırı iyimserlik olur.
Zira hepsi, otel sektörünün ne kadar kırılgan olduğunu acı deneyimlerle anlamış olacak.
Çünkü iş hayatlarının daha başında, ilk krizde kendilerinin feda edildiğini gördüler.
Otelcilik sektörünün yaşayacağı büyük göç, otelleri ileride büyük bir işgücü kıtlığı ile karşı karşıya bırakacak.