DÜŞ-ünü-YORUM

2020’de ne oldu ve Yarın ne olacak? I

Güvenlik algısı her şeyden önce geliyor

Nisan ayında talep dip yapmıştı.

Virüs, tüketim alışkanlıklarını da alt üst etti. İnsanlar kişisel sağlık ve güvenliğin yanında, ailelerinin ve yakın çevrelerinin güvenliğini, hassasiyetler listesinin tepesine taşıdılar. Neyse ki, bu kritik atak çok uzun sürmedi.

Ekim ayına gelindiğinde, virüs gündemin ilk sırasında kalmasına rağmen, insanlar endişe ve korkudan kurtuldular.

Öte yandan ekonomide ve sosyal yaşamda çarklar dönmeye devam etti.

Ülkeler yerel bariyerleri kaldırdıkça kapılarını yeniden açmaya başlayan konaklama işletmeleri, tüketicilerin zihninde oluşan değişimi ele almaya ve değerlendirmeye yöneldiler. Şurası açık ki, artık işler eski modellerle devam etmeyecek.

Ekim ayı anketleri neleri gösterdi?

Ekim ayında altı farklı pazarda bir anket yapıldı. Katılımcıların yüzde 66’sı yerel boyutta bile seyahat ederken tesislerin temizliğini ve güvenliğini en önemli faktör olarak gördüklerini beyan ettiler. Bu oran pandemi öncesine göre çok aşırı bir yükselişe işaret ediyordu.

Yeni sağlık ve güvenlik önlemleri otellerin ve restoranların müşterilerine sundukları bütün deneyimi baştan sona yeniden şekillendirdi.

Pandemi müşteri iletişimini pazarlama çalışmalarının en önemli adımı haline getirdi. Bu iletişimi başarılı bir biçimde uygulayan işletmeler müşteri sayısını arttırmanın da ötesinde,  olumlu bir deneyim sunmayı da başardılar. Bu iletişim, işletmelere, kendilerini, arayış içindeki kitleler önünde çok iyi konumlandırma fırsatı sağladı.

Yazın içimizi ısıtan ışıklar

Müşteriler yeni normları benimsedikçe ve kısıtlamalar hafifledikçe tatil amaçlı seyahatlerde hızlı bir artışa tanık olduk.

Mayıs 2020’de Almanya, İsviçre ve Yeni Zellanda gibi ülkeler restoranlarda ve otellerdeki beklentilere olumlu ışık yakarak talebin toparlanmasına önayak oldular. Ancak, hareket yurtiçi ile sınırlı kaldı. Küresel hareket için biraz daha zaman gerekiyordu.

Avrupa, 2020 yaz aylarında toparlanmanın en güçlü sinyallerini çaktı. Yurtiçi otel aramalarındaki hacim Temmuz sonu ve Ağustos ayında bür dönem için 2019 seviyelerini geçti. Ama bu fotoğraf sürecin sadece yarısını ifade ediyordu. Avrupa ülkelerinde toparlanma çok farklı seviyelerdec seyretti.

Mesela İtalya’da çok inişli çıkışlı bir grafik izledik. Virüsün en şiddetli darbeleri indirdiği İtalya’da yurtiçi otel rezervasyonları Temmuz ayında bir önceki yılın aynı dönemini geride bıraktı. Ağustos ayında ise tekrar dip yaptı. Talep, ikinci dalganın frenlemesi ile Eylül 2019 seviyelerinin çok altında kaldı.

İngiltere daha zor toparladı

Bunu, toparlanmanın birkaç hafta geciktiği Birleşik Krallık ile karşılaştırın. İngiltere, Ağustos ayı sonuna kadar yurt içi otel konaklaması talebinde zirveye ulaşamadı ve nihayet yazın son haftalarında ilk kez (pandeminin başlangıcından bu yana) 2019 seviyelerini aştı. Ancak bu kısa ömürlü oldu ve artan enfeksiyon oranlarına yanıt olarak hükümet kısıtlamalarının yeniden artması nedeniyle Eylül ayında talep keskin bir şekilde düştü.

İngiltere ile İtalya kıyaslandığında, bu ülkenin toparlanması biraz daha gecikti. Birleşik Krallık Ağustos ayı sonuna kadar otel konaklaması talebinde zirveyi yakalayamadı. Yaz sona ererken kısa bir süre 2019 seviyelerine ulaştı.

ABD’ye gelirsek; otellerin toparlanması Avrupa’ya göre daha yavaş ama daha istikrarlı oldu. Ağustos ayı başlarında 2019’un çok gerisinde olan talep, Eylül ayı başlarında güçlendi ve geçen yılın seviyelerini yakaladı.

Asya Pasifik nasıl bir süreç izledi?

Asya- Pasifik bölgesindeki eğilimler ise çok değişik bir senaryo oluşturdu. Otellere dönük talep 2019’un çok gerisinde kaldı. Batı Asya ise bir başarı hikayesi yazıldı.

Mesela Singapur takdir edilmesi gereken ve sürdürülebilir bir gelişmeye sahne oldu. Temmuz ayındaki otel talebi bir önceki yılın da üstüne çıktı. Ekim ayında ise sektör adeta bir patlama gerçekleştirdi. 2019’un çok üstüne çıktı

Yurtdışı seyahat talepleri, ülkelerin iç talepleri kadar yoğunluğa ulaşamadı. Uluslararası seyahat uzun bir süre bir tabu olarak kaldı ve insanlar cesaret edemediler. Avrupa Birliği’nin kendi içinde belli bir talep oluşsa da,  bu birliğin sınırları dışına taşmadı. Bunda, sınır ötesine seyahatlerin kısıtlanması ve kişisel tedirginlik büyük rol oynadı. Göründüğü kadarıyla insanlar sınır ötesi seyahat konusunda ciddi bir endişe yaşadılar.

Sonbaharda birkaç platformda yapılan yaygın anketler yukarıdaki realiteyi pekiştirdi. Tüketici hassasiyeti analizi bu konuda güçlü kanıtlar ortaya koydu.

Ekim ayında neler oldu?

Ekim ayında altı pazarda yapılan bir anket, tüketicilerin yüzde 18’inin bir sonraki seyahatlerini ülke dışına yapmayı planladığını gösteriyordu. Sadece yüzde 7’sinin ise beş saat ve daha uzun süreli seyahatleri düşündüğünü ortaya koydu. Katılanların yarıdan fazlası ise uluslararası seyahatler ile ilgili sorunların en az bir yıl süreceğini belirtti.

Bu anketlerde, tüketicinin yurtiçi seyahatlere güveninin yüksek olduğu ortaya çıktı. Anketlerde, yaklaşık olarak yüzde 65 katılımcı gelecek altı ay içinde yurtiçi bir seyahate çıkacağını belirtti. Yüzde 16 ise birkaç hafta içinde yurtiçi seyahate çıkacağını söyledi.

Anket sonuçları bir gerçeğe işaret ediyor. Ülkelerin sınırları içinde güçlenen bir seyahat trafiği görebileceğiz. Bunun uluslararası boyuta yükselmesi ise biraz zaman alacak.

Eylül ve Ekim aylarında yurtiçi otel talebinin azalmasına bakıldığında, aşırı hayal kurmadan ve somut gözlemlere göre hesap yapmamızın doğru olacağı ortaya çıkıyor.

Temiz bir nefes alma zamanı

Tripadvisor’daki site trafiği incelendiğinde, seyahat edenlerin davranışlarındaki tek güçlü eğilimin, yurtiçi seyahate yönelmek olmadığı görülüyor. Daha da ötesi var. İnsanların tatil rotaları da kalabalık kent merkezlerinden küçük beldelere doğru değişti.

Ekim ayı verileri, kayak bölgelerinin, tenha sahil beldelerinin ve kırsal turizm yörelerinin Avrupa’da en hızlı iyileşen destinasyonlar olduğunu gözler önüne seriyor.

İlginç olan bir başka veri de ABD’den alınıyor.  Key West, Sedona, Myrte Beach gibi göreceli olarak daha az popüler yerler, New York ve Las Vegas gibi turizm yıldızlarının çok ötesinde bir toparlanma gerçekleştirmiş durumdalar.

Doğal ve sosyal cazibe unsurları ve deneyim arayanlara ait veriler de benzer bir manzaraya işaret ediyor. Tripadvisor arama kayıtlarından sıkan sonuçlara göre, açık hava ekinliklerinin, doğa ve park arayışlarının payı daha önceki yılları çok aştı ve yüzde 34 oldu.

Tripadvisor tüketici duyarlılığı analizi, eğilimler noktasında bir gerçeğe vurgu yapıyor. Ankete katılanların yüzde 65’i, artık tatil destinasyonu seçiminde başta gelen kriterin daha az kalabalık yerler olacağının altını çiziyor. Yüzde 52 ise artık ağırlıklı tatil modelinin doğal geziler olacağını söylüyor.

Bütün bunların yanında, TA tüketici eğilimleri raporu bir başka ilginç eğilimi de ortaya koyuyor. Konaklama işletmesi seçimleri de daha spesifik özelliklere göre yapılıyor. Eylül ayında yapılan otel aramalarında, butik, romantik, tarihi olarak sınıflandırılanlar açık ara önde çıktılar. Turizmin geleneksel oyuncuları olan oteller ise bu hızı yakalayamadı.

 
 
Yayın Tarihi
29.11.2020
Bu makale 3560 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!