Ama sen kendini yeterince tanıyor musun?
Bak bu soru çok önemli.
Akdeniz Turizm tarihi çok acı miraslar ile doludur.
Kendisini çok iyi tanıdığını sanan ve olmayan hasletleri varmış gibi kabul eden nice yönetici adayları vardır o mirasın içinde.
Çevresine bakıp, “ Yahu bu da Otel Müdürü olursa, ben neden olmayayım?” cümlesinin şehvetine kapılıp birkaç kapıyı çalan..
Açılan kapılardan azametle süzülen ve birkaç ay bile olmadan gönderilen nice otel müdürü adayları vardır turizm tarihinin arka bahçelerinde..
Geçmişinde bir tabak taşımamış..
Bir valizi odaya çıkarmamış..
Bir kadeh kokteyl hazırlamamış..
Ama hasbelkader geldiği Antalya’da birkaç abara dubara ile çevre edinmiş..
Derken, birkaç otelde balığına müdürlük kapmış çok insan vardır.
Dolayısı ile ben hepinizi biraz tanırım
Geldiğin yolları, yaşadığın güzellikleri, sıkıntılı zamanları biliyorum. Çünkü ben de o yollardan geçtim. O sıkıntıları yaşadım. O zamanlar beni de çarptı.
Ama bu soruyu asıl sen sormalısın kendine.
Kariyerinin başında olanlar. Kendisine bu sektörde bir gelecek arayanlar. Bu sektöre güvenerek bir yaşam kurmayı hayal edenler.
Mesleğin ilk adımından itibaren her kademeyi deneyimleyerek ve sindirerek zirveye çıkmak için kendisini hazırlayanlar.
Bana arada bir soruyorsunuz?
Nasıl başarılı olurum?
Genel Müdürlüğe nasıl ulaşırım?
Bunun soracağınız en son adres benim. Hatta hiç kimseye sormayın…
Bu soruyu soracağınız tek adres var; kendi aklınız.
Hatta kendi yüreğiniz.
Soruyu sorduğunuz anda yüreğiniz gümlüyor gibi atıyor ise. Gözleriniz onlarca yıl ileriyi bile aydınlatacak kadar ışıldıyor ise.
Devam.
Turizmci kardeşim;
O sorunun cevabı sende.
Bu cevabın gerektirdiği enerji, merak, heyecan sende..
Bu sorunun ardında onlarca farklı soru daha var. Ama önce, ben kimim diye soracaksın.
Kim olduğunu sorduktan sonra şu sorular gelir;
Ben nereye gidiyorum?
Şu an neredeyim?
Gücüm nedir? Nelere kadirim? Nelere yetersizim?
Amacım nedir?
Kimler yanımda? Kimler karşımda? Karşımdakileri yanıma çekmek için neler yapabilirim?
Bu sorulara vereceğin içten cevaplar sana muhteşem bir rehber olacaktır, buna inan. Eğer yanlış ve egonun zorladığı cevaplar verirsen, bil ki hayal ettiğinden çok farklı rotalara varırsın. Kendini hiç istemediğin yerlerde bulursun. Kırılırsın.
Yükseliş yolculuğunun rehberleri?
Zirveye varmak ve orada kalıcı olmak istiyorsun. Kabul. Ama öncelikle bu yolculuğun çok zahmetli, sabır gerektiren bir süreç olacağını unutma.
Zirve yolculuğunda sana rehberlik edecek iki temel etmen vardır;
Bilgi ve deneyim.
Her ikisi de adeta birer kanat gibidir. Ama sen bu kanatları takmayı bilmelisin. Taktıktan sonra da sadece erdem ve onur semalarında uçmak için kullanmalısın.
Astların üzerinde nobran bir baskı kurmak için değil…
Çevrene bilgiç havalar atmak için değil..
Sadece işleri kolaylaştırmak ve herkesin yapmakta olduğu işten keyif almasını sağlamak için kullanmalısın…
Deneyimleri, ister acı olsun, ister tatlı, yaşam karışımına farklı bir aroma olarak katabilmelisin. Ancak o zaman ağzında ve dimağında tatlı biz iz kalır.
Şu tavsiyelerime kulak ver. Hepinize sunuyorum;
Bu tavsiyeleri uzun bir mesleki geçmişten damıttım ve sana servis ediyorum. Amacım senin de benimle aynı hataları yapmaman. Onların ‘telif hakkı’ bana ait. Sen kendine özel hatalar yap. Biraz yaratıcı ol. İçtenlikle öneriyorum; kendine has hatalar yap. Hatta hatayı yaptıktan sonra da aynanın karşısına geç. Bir güzel gül.
Aktif yedek kalmak, pasif asıl olmaktan daha yararlıdır ( Kimi zaman )
Sabır çok önemli bir özelliktir. Bazen bir süre kenarda oturmak, oyuna asıl kadroda başlamamak gerekir. Yani, maça yedeklerin arasında başlamak kimi zaman as kadroda başlamaktan çok daha fazla yarar sağlayabilir.
Bir süre yedek kalmak size iyi bir gözlem yapma fırsatı verir. Oyunu okursunuz. Kimin, nerede, nasıl hatalar yaptığını görürsünüz.
Bir süre yeden kaldıktan sonra, oyunun kaybedilmekte olduğu bir anda ekibe dahil olursunuz. Yapılan hataları sizin kadar net olarak görme şansı olmayan as oyunculara bunları anlatma fırsatınız olur.
Dahası da var. Eğer as kadro berbat hatalar ile oyunu kaybederse, aktif bir yedek olarak size gün doğar. Fırsat ayağınıza gelir. Hele bir de yedeklikte edindiğiniz gözlem sonuçlarını ve birikmiş heyecanınızı iyi kullanır ve başarılı olursanız, güçlü bir as oyuncu olursunuz.
Başarı adımları
Size özel değer önerinizi belirleyin
Sizi, birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızdan farklı kılan özellikler nelerdir? Gücünüz? Hayalleriniz? Hedefleriniz? Bu gün işinizden ayrılsanız, şirketiniz ve iş arkadaşlarınız sizin hangi özelliklerinizi arayacaktır? Kim olduğunuzu bilin. Kim olmadığınızı da!
Kendinize başkalarının gözünden bakın
Güvendiğiniz arkadaşlarınıza, ekip üyelerinize ve astlarınıza, sizi tanımlayacak 4-5 tane sıfat sorun. Hangi alanlarda iyisiniz? Güçlü yönleriniz neler? Sizi hangi alanlarda, yeri doldurulamaz olarak görüyorlar?
Hedeflerinizi belirleyin
Çok alışılmış bir tavsiyedir. Hatta ağızlarda sakız olmuştur. Ama doğru. Hedeflerinizi belirleyin. Koşuşturmacanıza bir anlam katar. 6 ay, 3 yıl, 5 yıl sonra nerede olmayı istersiniz? Hedeflerinizi tanımlamak onları yakalayabilmeniz için geleceğe bir mesajdır.
Kime sesleneceğinizi bilin
Starbucks gibi olun. Onlar hedef kitlelerinin kahve tutkunları olduğunu iyi bilir. Siz de kime mesaj vereceğinizi belirleyin. Bu sayede doğru mesajı yaratabilirsiniz. Yine bu sayede bu mesajı kime göndereceğinizi bilirsiniz.
Önceliklerinizi belirleyin
Yaşamınızı programlarken, genellikle kendinizi şirketinizin, iş arkadaşlarınızın ve müşterilerinizin ardına konumlandırırsınız. Onlara sadakat beslersiniz. Ama önce kendinizz sadık olun. Kendinizi önemseyin.
Detaylara dikkat
Yaptığınız her şey sonunda sizin kişisel markanızı etkiler. Kişisel markanız bir kere tanımlandıktan sonra, küçük şeyler, örneğin giyiminiz, beden diliniz, iş arkadaşlarınıza davranışlarınız, yazdığınız emailler, hepsi kişisel markanız ile birlikte değerlendirilir.
Offline.. Offline… Offline
Kişisel markanızı bire bir görüşmelerde de parlatabilirsiniz. İnsani dokunuş hala çok önemlidir ve daha uzun bir süre böyle olacaktır. İmkanlarınız olduğu ölçüde yemeklere, toplantılara, partilere katılın. Yeni insanlar ile tanışın. Onlarla mutlaka el sıkışın.
Kişisel pazarlama ağınıza odaklanın
Ne yapmakta olduğunuzdan herkesin haberinin olmasını sağlayın. Çalışma arkadaşlarınızı, dostlarınızı, müşterilerinizi düzenli olarak bilgilendirin. Ağızdan ağıza duyurmak çok güçlü bir pazarlama yöntemidir. Pazarlama ağınızdaki insanlar sizinle ilgili konuşmaya başladığında olumlu etkilerini hemen görürsünüz.
Kişisel markanızı nasıl parlatıyorsunuz?
Kendinizi özlü ve kolayca anlaşılır biçimde ifade ediyor musunuz? Kişisel mesajınızın size fayda sağlayacak her platformda olduğundan emin misiniz? Mesajlarınızı düzenli olarak güncelleyin. Anlaşılır olun.
Sosyal network.. Sosyal network… Sosyal network
Sosyal medyada hesap açın. Ama amiyane tabir ile, geyik yapmayın. Faydalı paylaşımlara yer verin. Çevrenizi sizin hesaplarınıza bağlanmaya ikna edin. Güncel ve etkili içerikler paylaşın. Her paylaşımınız kişisel markanızı güçlendirir.
Sosyal ağlarda güçlü bir varlık göstermek kendinizi pazarlamak için müthiş bir fırsattır. Kendinizi diğerlerinin arasından sıyırıp sunabileceğiniz ağlara dahil olun.
Başkalarına yardımcı olmaya odaklan
Yapacağın her işin başkalarına olumlu katkısı olsun. Çevrendeki herkese ve her canlıya yardımcı olma perspektifi ile hareket et.
İnsanlara adı ile seslen. O, bu, şu, onlar, şunlar gibi işaretlerden uzak dur.
İnsanlar isimlerini çok önemser. Onlara mutlaka isimleri ile seslen.
En kıymetliler en sona kaldı
“Hayır” demen gereken yerde “hayır” de…
Çevrenden korkuya bulanmış saygı değil, sevgi ile süslenmiş yaklaşım iste
Önemli birisi mi olacaksın, değerli birisi mi, karar senin..