DÜŞ-ünü-YORUM

Taksim rezaleti

Dino Amcanız Yılbaşı gecesi Taksim’de yaşanan taciz rezaletinin arka planını açıklıyor.

Durum hiç de medyanın bize yansıttığı gibi değilmiş.

 

Turist kızları taciz ettiği iddiası ile gözaltına alınan İran uyruklu M.K.A bana bir açıklama yollamış. Sanat düşmanı bir millet olduğumuzu vurguluyor.

 

Kendisinin İran’da bir opera sanatçısı olduğunu söylüyor. O akşam, taciz ile suçlanan elli kişi ile birlikte Saray’dan Kız Kaçırma operetinin Beyoğlu versiyonunu sahneye koyduklarını, operetin adının da Taksim’den Kız Kaçırma olduğunu belirtiyor.

 

Taciz sahnesinden önce turist kızlara gerekli açıklamayı yapmışlar ve onlar da bu operette rol almayı bir sanatsever olarak kabul etmişler. Kızların yüzündeki dehşet ifadesi, kendilerini rollerine iyice kaptırmış olmalarından kaynaklanıyormuş.

 

Ben kendi adıma mahçup oldum şimdi. Kendimi kötü hissediyorum.

 

Bizim bu entel tayfa tuhaftır. Bir zamanlar Beyoğlu’nu muma çevirmiş bir 'Hortum Süleyman' vardı. Elinde hortumla gezerdi ve sadece görüntüsü bile iti, kopuğu titretir, deliklerinden kafalarını bile çıkaramazlardı.

 

Yanından geçen bir kadına yan gözle bakan serseri, birkaç dakika içinde o hortumun tadına bakacağını bilirdi.

 

Onun zamanında İstiklal Caddesi bir huzur vahası gibiydi. Gecenin bir vaktinde genç kızlar, aileler hiç korkmadan Caddede gezer, eğlenirdi.

 

Entel tayfa kıyameti kopardı. İnsan hakları teranesi ile başarılı emniyetçi ‘Hortum Süleyman’ ı kızağa çektirdiler.

 

Meydanı boş bulan it kopuk eskisinden de arsızlaşarak gemi azıya aldı, İstiklal Caddesi yine namına yaraşır bir suç cennetine döndü.

 

Şimdi en çok ağlayan, sızlayan bu entel tayfadır. Sokak literatüründe bu tayfaya söylenecek çok söz var, biz onların ve okuyucunun anlamış olduğunu varsayalım.

 

Polis, Batı’da da, Doğu’da da önce varlığı ile misyonunu yerine getirir. Suçun işlenmesinden önce önleyici rolü olmalıdır.

 

İt kopuk tayfası serseriliğe yönelmeden önce başına gelecekleri bilmeli ve o korkuyu iliklerine kadar hissetmelidir.

 

Polis, suç işlendikten sonra yerine getireceği işlemlerle ağırlığını hissettiremez. Ki o işlemlerin ne olduğunu, it kopuk tayfası noktasına, virgülüne kadar bilir.

 

Bu da onu daha fütursuzlaştırır. Yılbaşı gecesindeki pervasızlık dikkat çekici idi.

 

Anadolu’da bu durum, taşları bağlamışlar,köpekleri salmışlar, diye tanımlanır. Gerçekten de bugün İstanbul’un gözbebeği, turizmin yıldızı Beyoğlu’nda yaşanan budur. Yazık.

O gece yaşanan rezalet, polisin elini kolunu bağladığınızda neler olabileceğinin kanıtıdır.

 

Kimse bana insan haklarından bahsetmesin. Ben, hak edenler açısından "dayak cennetten çıkmadır" sözüne yürekten inanıyorum.

 

Bu önerimi de getirip "Sallandıracaksın birkaç tanesini, bak bir daha yapabiliyorlar mı?" saçmalığı ile ilintilendirmeyin hemen. İkisi çok farklı bakış açılarını yansıtıyor.

 

1990’larda  New York bir suç ve suçlu  cenneti idi. Suç, koskoca Kenti esir almıştı. Rudolph Giuliani, Kenti suç ve suçlulardan temizleme vaadi ile Belediye Başkanı seçildi.

 

Birkaç ay içinde de New York insanların güven içinde yaşadığı bir Kente dönüştü. İşin sırrı, uygulanan "sıfır tolerans" politikasında yatıyordu.

 

Politikanın kredisi her birkaç saniyede bir yaşanan tecavüzler, hırsızlıklar, soygunlar ve cinayetlerin New York halkının vicdanında açtığı yara ve içine düşürüldüğü korku idi.

 

Giuliani sıfır tolerans politikasını deklare etti. Polis, kısa sürede sınırsız yetki ve güç kullanma hakkı ile teçhiz edildi. Sokaktaki bir kimlik kontrolünde kimliğini gösteremeyenler dahil tüm kuşkuluların yirmidört saat gözaltına alınması yetkisi tanındı. Öyle ki, yürüyüşü, duruşu,bakışı şüpheli olanlar dahi sorgusuz sualsiz alınıyor, çok ince bir soruşturmadan geçtikten sonra serbest kalabiliyordu.

 

Nezaketi ile tanınan New York polisi gitmiş, yerine acımasız bir robot gelmişti sanki.

 

Verilen eğitimlerle suçlu olma potansiyeli taşıyan ile masum New York'lu arasındaki ince farkı hissetme becerisi kazandırılmıştı.

 

Birkaç ay içinde "sıfır tolerans" sıfır suç iklimini yarattı. New York'lu nefes aldı.

 

Metro, Central Park geceyarısından sonra bile insanların hiçbir endişe duymadan yaşayabildikleri huzur ortamına kavuştu. Giuliani efsane oldu.

 

İstanbul Türkiye’nin vitrinidir. Dünya Türkiye’yi bu vitrinden izlemektedir. İstiklal Caddesi’nde yaşanan kepazelik, anında bütün Dünya’da izlenmiş, insanlar bu Kent’in karnesinde hal ve gidiş notunu sıfırlamıştır.

 

Karnemiz sıfırlanacağına , suça ve suçluya tolerans sıfırlanmalıdır.

 

İstanbul Emniyeti’nin önünü açın. Bu bataklığı kurutacak güç ve beceri İstanbul Polisi’nde vardır. Elini kolunu bağlayan bağları sökün, atın.

 

İstiklal Caddesi’nde günün yirmidört saati huzur adına. Türkiye’nin alnına çalınan bu kara lekenin temizlenmesi adına.

 

İstanbul’un bir huzur Kenti olduğunu kanıtlamak adına.

Yayın Tarihi
07.01.2008
Bu makale 621 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!