Şeytanın düşünme "es"i * Sabrı

- Şimdi sen "q"  klavye kullanıyorsundur kesin

 

  q  klavye kullanıyorsan, düşünce sistemini bırak, yazma sistemin dahi amerikalı

 

  bu nedenle önce " f " klavyeye geçmen gerek ki  bana yerelden, ulusal değerlerden

  bahsedebilesin

 

  hem q klavye kullanıp, hem de ulusalcı olmak çelişkidir

 

- Peki sen   f   klavyemi kullanıyorsun ?

 

-Evet, ben   f  kullanırım, yerel davranırım, ama evrensel düşünürüm

 

-O halde bir bakım yaptır yerel ayarları yalpalamaya başlamış biraz

 

 -Sen önce  q  nü düzelt, dermişim

 

-Gerek yok, benim kendim olmakla ilgili  donanımım güçlü

 

-Yani adamlar salaktı, q sistemini sana kabul ettirirken, sen ondan daha akıllı davranacak ve onlara, onların düşünme yöntemiyle vuracaksın,

 

-Kesinlikle, hemde " q " gösterip  " f " le devirebilecek kadar,  tabiii zarar verenleri

 

*** 

Kocaman kocaman iki aydınıyız bu ülkenin

ve aramızdaki yarı şaka arkadaş söyleşisi-atışması bu

 

 

Amerikanın,  ülkelerin kaderi üzerine oyunlarında anlaştığımız ama AB ninde benzeri bir durumu olup olmadığı üzerine fikir birliğine giremediğimiz bir  söyleşi

 

Peki durum başkalarında farklı mı ?

 

Daha kötü olanlarımız var

 

Hiç konuşamayanlarımız

 

Kavga gürültü gidenlerimiz...

 

Hemde bizden daha ciddi daha önemli mevkiilere gelmişlerimiz arasında

 

Üstelik; en, en, en yukarılara  kendi ellerimizle getirdiklerimizde

 

Medyanınsa  artık, adını ağzıma alıp reklamını bile yapmak istemiyorum ( tepkimin hepsine olmadığını belirtmeliyim)

 

 

Durum ve gerçeğimiz bu...

 

Peki bizim durumumuz bu kadar vahim, hayat bizim için gerçekten diğer ulus halklarından  daha  zor mu ?

 

Amerikanlar daha akıllı, umutlu ve de  mutlular mı örneğin

 

Bir diğer deyişle mutluluğun yolu her gün bir miktar kola tüketebilip, cıstak-cıstak müziklerle sokak ortası ritmik yürüyüş, aksiyon özgürlüğünden mi geçmektedir

 

Ya  Avrupa ülkeleri yaşayanları,

gerçekten Dünya vatandaşlığına  önder olabilecek denli demokrat, erdemli ve donanımlılar mı

 

 Ya da !

 Acaba biz; sürekli, birbirimize  yukardaki  tür olumsuz telkinler ve karşılaştırmalar    yaparak kendimizi karamsarlığa, inançsızlığa, güvensizliğe, mutsuzluğa zorluyor- itiyor  olabilirmiyiz

 

 Hani şu kırk gün söylemlerinin sonucu gibi

 

 O  günden sonra dikkat kesildim " q " sistemli klavyem düşünce sistemime zararlı mı

 acaba diye

 ve biraz araştırma yaptım

 

 Bu konuda yapılmış akademik  araştırmalar olduğunu da görmek  ve konunun ilk bizim

 tartışma gündemimiz olmadığını bilmek ayrıca eğlenceliydi

 

 Bu küçük araştırmadan q  sisteminin düşünüleni yazmada biraz yavaşlatıcı olduğu

 dışında önemli bir zararı olmadığı tesbitimi yaptım

 

 Bunu anlamak üzmedi tam tersi  sevindirdi beni

 

 Bilinçli kullanırsak bu bize bir iyilikti

 

Biz; (benimde dahil olduğum)  coşkulu  duygularını çoğu zaman düşünce sisteminden süzmeden tepkisini veren, dümdüz ( çabalamama rağmen aksinde  başarısızlığımdan başbakanlık düşünmedim)  akdenizli-asyalı karmasının, özellikle de aydın örnekleriyiz

 

Yavaşlamak zorunda kalmak pratik hayatın çıkarları adına iyi geliyor bize,

 yazarken birazda olsun duyusal-düşünce hiperaktifliğinden kurtuluyoruz

 

Coşkulu akdenizliliğimizle, yaşarken beceremediğimiz hesap kitap davranmaları

 q  klavyede yazarken düşünerek  dengeleyebilmek bence yararımıza

 

 

Eh o halde varsın  q  klavye yavaşlatsın bizi, yazarken tökezlememek, başarılı olabilmek önemli

Başı ciddi  belalardan  kurtarır  en azından

 

Ayrıca unutmayalım şeytanın düşünme"es"i  bir ise, insanlığın şeytana karşı  kazanabilmesinin yolu en az iki "es" düşünmekten geçecektir

Yani düşünmeye en az iki fazla  kat zaman ayırmalıyız bazılarından

 

Somutlaştırırsak şöyle ki

Arsız, hırsız,  uyutucu   ve    uyuşturucu

ve silah tacirleri -kaçakçıları vs.

Ve de kaderimiz üzerine kötücül oyunlar kurgulayanlar düşünmeden ve altyapı hazırlamadan harekete geçerlermi sizce?

 

Geçmezler malumunuz

O halde onlar bir "es" düşünüp hareket ediyorsa biz onları altetmek için en az  iki "es" düşünmeliyiz değil mi

 

 

Ayrıca bir diğer iyi yanıda bu durumun,

son zamanlarda bizde de  pek moda olmuş mutluluk reçetelerine uymak zorunda kalmamak

 

 Yazarken  coşku ve öfkelerimi kontrol edebileyim tamam

 

Ama yaşarken öfkeme sebep olup pay hakedenleri neden gazabımdan mahrumedeyim ki

 

Bir başka anlamda yaşamın kalitesi neden benim ödün vermelerime bağlı olsun ki

 

Neden  bir türlü içselleştiremediğim duygu-davranış kalıplarıyla yaşamak zorunda

kalayım yani

Yalana yanlışa neden alan açayım reçete edilmiş davranışlarla tepkisizleşip

 

Yaşamın kıymeti dense durum bir başka

Bu da zaten, ancak  sindire sindire ve süreç içinde verilen emekle mümkün

malumunuz

Hız, tüketim yada  aksiyonla gelen kalıp duygu ve davranışlarla değil

 

Bu albenili felsefi  sözler beni çekmiyor  

 

Bana göre yaşamın kıymeti( kalitesi değil), yapmam gerekeni yaptım içsel huzurum için

bu gerekliydi diyebilme özgürlüğümdür

 

Zarar vermeden zarar verenlere karşı bu özgürlüğümü savunabilmek için verdiğim

zaman ve emeğe biçtiğim kıymettir

 

Kontrollü, kurgulu, hesaplı davranışlarla çıkar ve  kazançlar ardına düşüp kazanan

olmak adına

Özgürlük alanında istediği gürültüde dansetmek isteyenlere daha fazla alan açmak

kimi  mutlu eder ki

 

Tüketerek ve kısa süreye  çok şey sığdırarak   yaşamın kalitelenmesi

 sindirilmemiş  yaşanmışlıkların gerçek mutluluğu getireceği ütopyasıdır ki

 

 En fazla bir kuşağı mutlu etmiş ama ardıl kuşakları talan edip geçerken yıkılmıştır

 Hemde ilk, çıktığı Amerika -Avrupa ülkeleri insanlarında yıkılmıştır

 Üzücü olan diğer ülkelere sıçramış bir mutsuzluk halinde büyüyerek yayılıp durmasıdır

 

 Ayrıca gezenlerin bir tesbiti - söylemiyle (benimde tabiii) ilginç bir diğer yön,

 bu yıkıcı mayanın en çok eski doğu bloklularda tuttuğu ve hasara artarak devamettiğidir

 

 Daha çok

 Daha en

 Daha aksiyon...

 Coco cola ve

 Yaşasın çok, çok, çok...daha da çok  tarzı hayat gerçekte,

 

 Mutluluk getireceği ispatlanamamış yıkıcı bir "mit" ...

 Hele de sindire sindire ve iç huzuruyla, emekle harmanlanıp kendine kattıklarının

 yanında;

 Çiğ, niteliksiz ve hastalıklı bir duruş olmuştur

 

 Elbette karşıdakini anlamaya ,dinlemeye zaman vermek ona önem - değer vermek

 önemli

 

 Ama bize yapılmak istenilenleri anlamaya çalışmak bence daha öncelikle önemli

 

 O zaman ancak karşıdakinin,

 düşüncesinin özünü temsilen sunduğu albenili nesnesi

 bize zarar veremeyecek

 

 Ve ancak,

 o zaman korkmamayı becerebiliriz "q " klavyelerden

 

 

* bir birimlik susma aralığı

Yayın Tarihi
29.06.2009
Bu makale 7013 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Merhaba, Açıkçası ben '' q '' kalvye ve '' f '' klavye farkını bilmeyen ancak iyi kötü yazdıklarınızın da yardımıyla tahmin edebilen bir okuyucunuzum. Yazınızda beni etkileyen, bazı yaşadıklarımı bu denli kısa, net, saf ve katıksız anlatan iki cümleniz var. Ben size bu cümleleriniz için teşekkür etmek isterim. '' sindirilmemiş yaşanmışlıkların gerçek mutluluğu getireceği ütopyası '' '' yaşamın kalitesi neden benim ödün vermelerime bağlı olsun ki '' Sevgilerimle...

Hande Öztemel 13.07.2009

Sevgili Reha bey; Çok haklı, değerli, zenginleştirici yorum ve katkılarınızı zaman verip buradan bizimle paylaşmanıza çok sevindim. Çok teşekkürler Zaman ve olanaklar elverdikçe bu çok haklı tesbitlerinize, kendimizi koruyarak zenginleştirmek adına değinebilirim umarım.

Nahide Namal 11.07.2009

Benim düşüncem, ‘Q’ klavyeye çoktan razı olmak, hatta şükretmek. Neden mi? Siz de bilirsiniz, bir milletin kültürünü yok etmenin en önemli yolu, önce dilini yok etmekle başlar. Dilimizi yok etme savaşı, belki de ’Mehmet's Place’ tabelaları ile başladı yıllar önce. Daha sonra cep telefonu mesajları girdi devreye. ‘Ç’ lerimiz, ’ch’, ‘Ş’ lerimiz ‘sh’ oldu. Alfabemize q, x, w harfleri yerleşti. Dil bilgisi eğitimimiz zayıfladığı için, edebiyat öğretmenlerimizin içinde bile, Türkçe'yi düzgün kullanmaya özen göstermeyen eğiticilerimiz var artık. Hoşgörü ile dolu olmasını umduğumuz günlük yaşantıdaki konuşmalarımızın içine, bol küfürlü cümleler yerleştirdi gençlerimiz. Televizyon programlarına bakmanız yeterli aslında. Fiziksel güzelliği yerinde olan kadınlarla dolu ekran. Ama konuşmaya gelince; kocaman bir ‘sıfır’. Bedensel güzelliği ile örnek alınan popüler isimler, cumhuriyetimizin kuruluş yılını bilmiyorlar. Öyle ki, Cumhurbaşkanının ismini bilmeyen, yurttaşlık sorumluluğundan habersiz yaşayan binlerce kişi var. Müzik notalarından habersiz, ama müzik yaptığını zanneden, hayran kitlelerini peşinden sürükleyen yüzlerce çığırtkan var ortalıkta. İnanın, birçok pazar satıcısının sesi, onlarınkinden daha güzeldir. Bu nedenle, ’Q’ klavye çok masum kalıyor gelişen teknoloji ve dejenere olan toplumumuz içinde. Sevgiyle kalın.

Reha Bilir 06.07.2009

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!