Sen;
Ey, en mükemmel
En iyi
En güzel (yakışıklı)
En bilinçli
En duyarlı kentli..!
Hatta, eyyy tüm
Sevgili Antalyalı..!
Hepimiz çok seviyoruz da
Kentimizi
Ülkemizi…
Yanlış anlamayın ben gene de
Soracağım elbet izninizle
Bumudur..!?
Kentlilik
Antalyalılık
Türkiyelilik
ve bildiğimiz, anladığımız sevmek diye…
Güzellikler, sevgiler iletiyoruz
Güller, karanfillerle birbirimize
Bize sevgisini ise
Karşılıksız bırakıp toprağın
Tek bir kök dikmiyoruz
Hatta, bir saksı içinde
Onu da hapsediyoruz ruhumuzla bir
Neşemizi arttırsın
Güzellik katsın evimize diye
iyi niyetle…
Ama;
“okulda öğren artık o kadarını da” deyip
Başımızdan savarcasına
Erozyon sohbetinden kaçıyoruz…
Çocuğumuz, geleceğimizle
Gözümüz göre, kulağımız duya-duya
Satılıyor da;
Dağımız, taşımız, suyumuz hatta
Biz sesimizi çıkarmıyoruz…
Denizi,
Diğer miskin bedenlerin devinimini
Gün sekiz saat kumsalda yatıp izlemek
Dağları,
Balkonumuzdan ikindi çayına keyif katan
Ahbap sohbetlerimize görüntü katkısı için
Seviyoruz…
Kaleiçi
Eski kent
Tarih
Kültür
Sanat nedir ki?
Kaçak halı tüccarlarına
Kara para cı lara
Uyuşturucu
Kadın ticareti
Her tür ahlaksızlık ve namussuzluğa
Bir perde, bir izbelik olsun yeter…
Nedir gerçekten ülkeni, kentini sevmek..!
Önce; sınırlarını çizen toprağını
Suyunu, havasını, denizini, dağını…
Tarihini, kültürünü
Eskinin anısı izleri
Sevmek, korumak…
Bilmediğin hoyrat ellere bırakmamak
Terk etmemek değil mi?
Pencere önü menekşen
Balkonundan seyirlik denizin, dağın var mı?
Var…
Ötesi artık can sağlığı öylemi...!
Yılbaşı eşantiyon ajandalarına
Ulus önderimiz ATA’mız ve
Bayrağı’mızın resmini koymayı unutuvermiş
“Oy” verip seçtirdiğin başkan
Aman sendeee…
Ne ola ki…
O kadarcığı, kadı kızında bile aranmazken
Kepezi-kepezlileri enayi yapan
bir KEP-A-ZElikte mi arayacağız kusuru
Değil mi ki, yaşayıp giderken
Hem de bunca güzelliğin, ucuzun, kolay nimetin için de…
Amman sen de beee…
Değil
Değil işte…
Bu ise eğer Antalyalılık
Ben Antalyalı değilim
Bu dağ, bu toprak
Bu tarih, bu kent, bu köy, bu Kepez
Böyle Antalyalıyı sevmiyor
Sokaklarını eskiten, bu ruhu köhnemiş bilinci…
İstemiyor
İşte bu sebep ben de bundan böyle
Antalyalı değil
ANTALYACIYIM
Neden eski temiz kır kahveleri yok
artık bu kentin?!..
Lokantalarında hafif Akdeniz yemekleri,
Mezeler, balık?!..
Soracağım
Her işletmeciye…
Ve
Asıl, her yerde bulunması gereken
Siz neşeli, güleç yürekli Akdeniz insanları?!...
Neredesiniz diye sizlere de…
Neden iş saatinde bile sokaklarda
Köşe başı çay ocaklarının
Alçak taburelerinde oturan bu kadar çok VE boş insan..
Seyyar satıcılar
Açık tütüncü, kebapçı, dönerci, dürümcü…
Neden geçip gidilecek kaldırımda bu garson
Ya da satıcı tacizi
Her şortlu genç kadını-kızı
Üç liraya satın alacağı mal gibi süzen
Şu aç gözlü kara-KARANLIK
Zihniyet ordusu neden kapladı bu yolları?
Neden limon tezgahının altından kaçak sigara
Boyacı sandığının cebinden uyuşturucu
Çıkabiliyor aleni ve sere serpe
Omuzda kaçak halı taşıyan Hanupcudan
Turist rehberi bile olunabiliyor bu kentte artık neden?!..
Ve ekmeğimi buradan kazanıyorum diyen
Her yollu insan
Neden ben Antalyalıyım demeli
Soracağım
Bundan böyle her ilgiliye
Yetkiliye…
Üstelik
Neden hep ve her şeyden
Havadan, sudan, sıcaktan
Börtü böcekten bile şikayet eden
Yabancı Antalyalıların sesi var da
Gerçeklerinin sesi, soluğu
Neden duyulmuyor
Kent konseyi
Belediye meclisi
Kent müzesi
Sanat-kültür ve
Sosyal merkezlerde
Kaleiçi ve
Kale dışında ki meydanlar, sokaklarda
Neden, neden, neden?!...
Neden
Akdeniz kentlilik bilinci
Gerçek Antalyalılık bir araya gelemiyor
ANTALYACI çıkarlar için?
Ve neden tutamıyoruz
Hep bir el, bir göz, ortak bir dil olup
Tüm gücümüzle
Bu kentte yapılan kepazeliklerin
Yakasından…