
Ülkece içine düşürüldüğümüz siyasi Kaos ortamında, Akdeniz ve özellikle Antalyalılar taciz ve talanların en mağdurlarıdır.
Buna rağmen gene de bölge halkı, olan bitene yıkıcı refleksle karşı durmayıp demokrasi ve hukuk içinde çözümler arar.
Aslında Akdenizliler, hırçın karakter özelliğiyle bilinir, tanınırken bu sakin ve sağduyulu duruş nedendir diyebilirsiniz.
Çünkü aynı karakter onlara, inandıkları değerleri uğrunda akılcılığın yolundan gitme yetisini de kazandırmıştır.
Dünyada bir eşi daha olmayan Ceneviz ve sazak koylarının sırt-sırta vererek oluşturduğu yarımadaya dek, cesurca uzanan talan girişimlerine karşı da halk önce yoğun bir iç bunaltı ve gerilim içine düşse de; gerginlik ve kaygıyla aldıkları dağınık kararlarla, geleceklerini daha da olumsuza götürmek istemediler.
Ancak haksızlığa uğramış suskun mağdurlar olmaya da niyetleri yok.
Çünkü; yüzlerce yıl ve kuşaklarca, yoksunlukları ve sıkıntılarına rağmen severek yaşadıkları coğrafyanın, turizmle bahtının açıldığını, yüzlerinin güleceğini sanar iken, geleceklerini göremez, kestiremez oldular.
Çünkü onların bilgisi ve haberi dışında, akıl ve idraklerinin yetmediği bir ilişkiler ağının Kaosuna düşürüldüler…
Kumpasa getirildiklerini düşünüyorlar…
Bilmeyenlere bir kez daha hatırlatalım.
Adrasan, Antalya’nın 90 km. batısında . Sazak koyu Adrasana 7 km. mesafede ve yöre halkının en gözde, sakınarak korudukları bir değerleri
Olimpos- Bey dağları Sahil Milli Parkı sınırları içerisine alınacak kadar özel bir yer Sazak koyu.
Milli Parklar Yasası kapsamında olmasının yanında 1. derece sit koruması altında bulunmaktadır.
Bu kadar da değil
Bölge ve özellikle de artık bir tek orada kalmış olan, Sazağın da dahil olduğu sakin koylar; Karetta, Akdeniz foku, Pina gibi tehdit altında olan türlerin ev olarak seçtiği, geride kalan son yuvalardan bir kaçı.

Hatta, hatta bu kadar da değil!..
Ayrıca Sazak koyu dört yanında Geç Dönem Arkeolojik yapıları ve tipik Likya Lahitlerine sahip, dört yanı dedim çünkü deniz altında da bir lahit tesbit edilmiştir.*
Bunlar da anlatıyor ki, o nokta her dönem iskan görmüş.
Arkeologlarca, belki de Nekropol alanı olarak kullanılmış olabileceği buradaki fotoğraflara bakarak bile söylenmektedir.
Buna rağmen geçtiğimiz günlerde koruma kurulunun cevabı üzücü, ama “Sazak Arkeolojik alan kapsamında değil” oldu.
Arkeolojik sit alanı kapsamındaki Ceneviz koyu ile sırt sırta olan Sazağa aynı statünün uygulanmayışı sarsıcı olsa da, zararın dönülen kısmının kar olması umuduyla bir gelişmeyi, sizlerle hemen paylaşmak istiyorum.
Kuruldan edindiğim; Arkeolojik sit kapsamındaki alanlarda, yatırım imarı için hiçbir kiralama yapılamayacağı, Milli Park Doğal Sit alanlarında ise kamu adına genel bir planlama imarı dışında hiçbir yapılanma işlemine izin verilemeyeceği bilgileri üzerine
Çektiğim belge fotoğrafları da ekleyerek, Sazağın Arkeolojik alan kapsamına alınması talebiyle beraber, Sazak ve Ceneviz koylarındaki talan haberlerine karşı gereğinin yapılmasını isteyen dilekçeyle karşı duruş yasal adımını başlattık.
Buda, gelişmelerin iyi, umutlu diğer yanı.

Bir süre önce orada yaptığımız yüksek duyarlıklı atölye çalışmalarımız ve etkinliğin ardından, beğeni ve güvenlerini kazanmış olmalıyız ki sazak için de yanlarında olmamızı istediler.
Bunun üzerine ve tabii ki içten gönüllülükle, yörede duyarlılığı yükseltmek adına, daha geniş katılımlı 2. bir etkinliğin hazırlık sürecine girdik.
Masal bir umudun içindelerdi bundan birkaç ay önce daha
“Nasıl bir Adrasan?” sorumuza umutlu cevaplar verebiliyorlardı
Gelecekleri, çocukları; umutsuz, yeşilsiz kalmasın diye, bize inanarak destek olmuşlar ve sorgulamaya girişmişlerdi bizle bir.
Derken?!..
Sazak için inşaat araçları, konteynerler orman yoluna dizilince düştüler, bir “kara kedere”
Onları bu kara günlerde yalnız, kederli bırakmak yakışmazdı elbet sanatçı- çevreci duyarlılığındaki yüreğimize.
Biliyorduk ki biz, onlarca yıldır aynı kumpasa getirilip kaybettik tüm kıyılarımızı
Alanya’dan, Kemer’e?!..
Mola noktasına bekçi barakası, büfe konduracağız sözlerine kandırıldık.
Kapanın elinde kaldı böylece tüm sahillerimiz?!..
Ancak, buradan iki yazı öncesinde verdiğim “Sazak satılık ilanı” asıl niyeti anlatmaya yetiyordu, düşürüleceğimiz yeni bir kumpası da elbette…
Beldibi’ne kadar gelen, beton kitle turizm Acubeleri ?!..de aynı söylemlerle dikilmişti biliyorduk artık.
Ve kendi inandıklarımız uğruna, bildiğimiz yöntemlerle “Nasıl bir Adrasan” sorumuzun devamı 2. etkinliği hazırlamaya giriştik.
Bu hareketin adı, “SAZAKTA BİR-iz” olsun dedik.
(Ceneviz koyunu da ekledik bu süreçte)
Çünkü;
Diyecek sözlerimizi
Dileyene-dilemeyene duyuralım istedik
Yöresel yiyeceğimiz gömbemiz
Keçiboynuzu turşumuz,
Otlu bulgur Aşımız,
İçecek suyumuz
Nar şarabımız
Likörümüzle
Gabak Kemanemiz
Sipsimiz
Sazımız, manimiz, türkümüz
Oynayacak
Nice çeşit oyunlarımızla
Bir şenlikte buluşalım
Bize özel hasır, süpürge
Renkli mi renkli nakışlarla
Donanmış kilimlerimizi ve diğer
Kültürel el sanatlarımızı tanıtalım
Dileyenlere
Doğa ananın kucağından
Yeşil gölge, kum döşek
Bulut beşikler serip
Deniz ninnisi
Uykularda dinlenelim
Kısacası coğrafi zenginliklerimizle bir
Elimizin, gözümüzün
Yüreğimizin bin yıllar öncesinden
Bu güne taşıdıklarını övünçlerimiz
Yüreğimizin sesi
Becerilerimizi paylaşırken
Sizlerle çoğalalım istedik.
Sesimize nefes
Gücümüze omuz olmayı isteyecek
Çevrecilere, sanatçılara, aydınlara
Duyarlıyım diyen kişi ya da sivil birliklere
Davetimizdir bu şenlik çağrımız
Temiz BİR-iz
Birliğimize
Ve de temizliğimize
Bir dirim
Güç de siz olun…
Adrasan ve Sazak için özel ve kendine yakışan Statüler üzerine, sahiplenici doğru projelerimiz var.
Bize özgü, yaratıcı, özgün ve özel düşüncelerimiz var
Sizin de fikirlerinize, desteğine ihtiyacımız var.
Gelin; iyi, güzel doğru gelecek umutlarımıza fikir ve bir umutlu “İZ” de siz olun.
Saygılarımla
1* Başbakanımızdan bir sanatsal terim
2* bilgisi A.Ü.Su Ürünleri Fakültesi; Yrd. Doç. Dr.Mehmet Gökoğlu
3- harekete bireysel bilgi ve katılımları ile güç veren;
Sn .Mehmet Gökoğlu
Akut başk. Yard. Sn. Yılmaz Sevgül
Orman müh. Oda başkanı sn.Gürel Şirin
Arkeolog sn. Kemal Demirtaş
sn. Aziz Demirtaş’a teşekkürlerimle