Büyük bir coşku ile Sazak’ ta bir olma çabalarımız ilk meyvesini verdi.
Çünkü; Adrasanlılar da doğal yaşam tutkusu, aşkı var.
Coşkunun kaynağı oradandı.
2010 temmuzunda “nasıl bir Adrasan?” sorusu ile başlayan seyrimize destek veren tüm Adrasanlılara ve doğal yaşam tutkusu ile hareket edenlere teşekkürler.
Sayıca kalabalık desteklerde isim saymak mümkün değil elbet, gene de sahilin en ucundaki Adrasan otel sahipleri Mustafa bey ve eşinden başlayarak, etkinlikleri zenginleştiren; İsmet amca(bağlamacı), Naci yenge, Aziz bey ve Şerife hanım, Aslı- Oğuz, Fatma hanım, Peri, Tuğçe, Gürol bey, Mehmet bey, Şehnaz hanım, Hayri, İnan bey, eşi ve fotoğraf atölyemizin 20 öğrencisi ile velilerini ve onların adıyla, öbür uçtaki Belen kavşağı noktasına dek, destek olan tüm Adrasan- Sazak sevdalılarına, bir kez daha selam olsun diyorum.

Sazak sevincine doyamadan yollar dizildi önüme, Adrasan ardından, Alakır, Akdağ…
İnanması zor ama Orman Bakanlığının bin bir yalanı üzerine kurulu orman talanlarının devam ettiği alanlar bu üç yer.
Alakır, Kemer yaylalarını dolaşıp Kumluca’ya dökülen bir dere.
Ülke genelinde 2000 olduğu bilinen HES’lerden 8 tanesinin yapımı Alakır üzerinde başladı.
Alakır doğası mücadelecilerinin de içinde olduğu, “ANADOLUYU VERMEYOZ” hareketinin, Büyük ANADOLU YÜRÜYÜŞÜ organizasyonu da, doğa tutkunu yöre insanlarını, köylüleri ve çevrecileri bir araya getirip Ankara yoluna düşme hedefli.
Hareketin bir de bildirisi (manifestosu) var.
Bizim görevimiz ülkemiz halkına bu bildiriyi “öz”ü kaybetmeden doğru biçimde anlatmak.
Bakanlıkları arası, eşgüdümünü kaybetmiş bir çift şaşı göz gibi bakan hükümetin, yanlış doğa-çevre politikalarına karşı başarı sağlayabilmek, çoğunluk halkı kendi doğası için bir araya getirecek, doğru anlatımı yapabilmemizde.
O nedenle bu hareket çok önemli
Bu hareketi doğru anlatamaz isek, entelektüel şehir çevrecilerinin sıradanlaşmış
Eylemlerinden biri daha olmaktan öte bir özelliği kalmayacak.

Özellikle Orman bakanlığında olmak üzere, Hükümetin yanlış politikaları elinde patlayabilir, tabii eğer bu eylem doğru biçimde değerlendirilebilirse…
Politikaların yanlışlığını vatan sever bir vatandaş olarak, ülkem doğası üzerine kaygılarımla belgeli konu ettiğimi, çamur atma ya da dedikodu malzemesi üzerinden “ego” çıkarlarının ardına düşmediğimi okuyucularım biliyor.
Alakır HES’lerinin ÇED raporsuz olduğunu, Sazak satışının henüz çıkmamış kanunlara dayanarak, çevre halkının oluru alınmadan, güvenlerini sarsıcı biçimde yapıldığını herkes biliyor artık.
Akdağ, üzerine konuşulanlar ise Alakır ve Sazak kadar önemli bir diğer yanlış politikalar dizini.
Akdağ, Alanya yaylalarını da barındıran büyük bir alan, orada olan bitenlere bir yazı yetmeyecek eminim.
Şimdi sadece bir tanesini belge üzerinden kısaca söz edeceğim ki, doğamız için halk olarak “bir” olmamızın önemini ve çağrımı hakkımla yapayım…
Yöre halkının kaygıları üzerine nerdeyse bir yıllık uğraşı sonucunda cevap alabildiğimiz, bir mermer ocağının usulsüzlüklerine göz yumulması olayı bu.
Toros yaylaları ve dağları da, tıpkı Akdeniz sahili gibi; izin, ruhsat, yasa, halk kaygısı duymayan, şirket bile olmayan şahıslara teslim edilmiş.
Doğanın kalbinde ve Kültür varlıklarının 500 metre yukarısında dinamitle dağı kesip mermer çıkarma hevesi ile gözleri körleşmiş şahıslara hem de…
Hayvan, ağaç, su kaynağı, insan tanımayan ve acımasızca dinamitle dağ deviren…
Hem de bu dinamitleri, usulsüz maden arama ruhsatlarının bitiminden 8 ay sonra dahi patlatmaya cesaret edebilecek kadar kendini açık göz, bizi aptal sanan şahıslara…
O dinamitleri bizim dağlarımızda patlatanların, yanlış hesaplarını ellerinde patlatacak video çekim kayıtları elimizde.
2010 ekim sonu yaptığımız video çekimleri bunlar.
Dağı mermer için dinamitleyen ve dinamitletenlerin kurgusal ruhsatlarının izin süresi ise işte burada….
Varın siz değerlendirin artık, hükümetin çevre politikasını ve de doğamızdaki talanların denetimsizliğini…
Ey Akdenizliler, Toroslular
Biz sahip çıkmazsak, kimin nasıl sahipleneceğine de müdahele edemez hale gelmeden
Ülkemizin değerlerini korumak adına
Nisan ayında siz de, buyurun büyük Anadolu yürüyüşüne.
Unutmayın, sizin olmadığınız yerler de onlar var olacak.
