Politik-acılara Bir Foto hikaye

Bu gün

İştah kabartan bir pasta gibi

Apaçık ve aleni ortaya sunuluşuna rağmen

Yurdum sen

Biliyorum bu basit

Politik acıların da geleceğiz üstesinden…

 

Olası bir iç savaş

Ve ardından başlayacak karışıklıkta 

Ölü sayımızın en az beş milyonu bulacağının

Sohbetini yapan bir Türkiye’yiz şimdilerde

 

Oysa ki, özgür kişilerin özgür seçimiyle oluşmuş

Kökü belli, yönü belli, duruşu dik

Ve imrenilen

Genç ülkesiyiz çağın

 

İmrenme,  yüzünü en çabuk bizde çevirdi

Kıskançlıklara…

 

İçlerindeki canavarları

Çabuk esir aldı

İçimizdeki bazı

Adam sandıklarımızı

 

Politik hırsları artık

Tökezlese de

 Aynı parkurda gitmeye direnmekte hala bazıları

 

Çok bölünmüşlüğümüzden kurtarıp

İki gruba indirdiler

Dindar ya da laik olarak

Bizi sonunda

Dindarlık mertebesine girebilmenin ölçüsü ise

Ne gaflet, ne acı ki

Ata’ya küfrün ölçüsüzlüğünde

 

Bu gün olası bir iç savaş

Ve ardından gelecek o büyük karmaşada

En az beş milyonumuz…

 

Beş milyon ölüm bir şey değil

Kalabalığız fazlasıyla zaten

Ayıklanırız hiç değilse

Aymazlığında, espiri bile yapabiliyoruz

Ne mutlu bize…

 

Silahınız var mı silahınız?!

Evinizde eliniz de…

Yok mu?

Demek ki siz şu sade, namuslu vatandaşlardan birisiniz

En safdilimiz, öz deyişle…

Uyan kardeşim  

Bir an önce bir silah edin sende

Milletin evi, köyü olmuş kaçak cephane

Bil ki bu aymazlığınla sen

Çoktan kurgulanmış o iç savaşın ardından

Evindeki bir lokma için

Hedef olacaksın

En yakınının silahından…

 

2000 yılı idi

Eski Yugoslav devletinin yeni parçalanmış topraklarındaydım

Üç yıllık iç savaş bitmişti sözde

En çokta Bosna- hersek kanıyordu hala

Onca yılın üzerine…

 

Sırpların tuzu kuruydu

Hırvatların da eh işte

Savaştan zaten etkilenmemiş yaşamlarında hızla iyileşme vardı

Kaçak silahlarını kendi bölünmeleri için yurda sokmaya

Destek oldukları Avrupalı, Amerikalı dostları

Verdikleri sözlerini yerine getirecekti elbette

 

Mostar’da fotoğraf makinamı elime almaya utanmıştım

Utanmıştım savaşta annesi ölmüş

Üç yaşındaki oğluna süt parası dilenen babanın yüzüne bakmaktan

Hasta kocasına biraz yiyecek için

Ya da karısına, kardeşine

Evine, ailesine dilenenlerden utanmıştım

Bitti denilen savaşın üzerinden geçen onca süreye rağmen

Hala aç kalışlarının sorumlusuydum sanki

Utanmıştım onların yanında sağlık fışkıran bedenimle

Seyir eylemekten

 

Bir sersemlemiş kafa

Kederli bir yürek gezgini olmaktan gene

Beni kendime getiren

Mostarlı bir oğlan çocuğunun

Bana el hareketi çekişi oldu

Ben onların fotoğrafını çekeyim derken

Yetti uyanmama

Bir anda o hareket

 

 

 

Tüm yaşadıklarına sebep

Ülkelerin gönüllülerinden

UNO kolluklulardan

Ve de turistlerinden 

Dilenmek zorundaydılar yaşamlarının devamı için şimdilerde

Hem de

Kendi bereketli toprakları üzerinde

 

Sadece Mostar’da ölü sayısı üç yüz bin üstü diye geçer bugün ki bilgilerde

Bu gün artık sadece bir bilgidir Mostar’ın toplu mezarlarındaki ölümler

Tarihsel bir özetle

İşte bu kadar…

 

Siyasetçi bir kere ölür

Bir kez ölüp kurtulur

Ve görmez

Bilmez sebep olduğu

Onlarca yüzlerce nefretin

İşkencenin

Tacizin

Ölümlerin 

Hallerinden

 

Bilmez yıllarını yer altı sığınaklarında geçirmiş kadınların

Evine düşen bomba-şarapnelle çocuğu ölen ana- babanın iç parçalanmasını

Tecavüzcüsünden doğan bebeğini yaşatmak için nelerle mücadele ettiğini

Genç kızların

Bilmez 

 

bir kez ölür ve kurtulur

 

Hatta sanırım ki

Onlar politik hırslarından atılan kin tohumunun

Hangi acıları filizleyeceğini göremeyecek kadar

Yaşama öfke duyarlar…

 

Onlar öfkeleri, hırsları, kavgalarıyla ölüp gidiyorlar

Ve ardında bıraktıkları halkın

Hangi acıya, zulüme katlanacağını düşünemiyorlar

 

 

 

 

 

Tito gibi…

 

Biz şahit olmadık mı, değimliyiz hala?

Onların öfkelerine hırslarına kavgalarına

“Demirel’in nesi vardı da bu kadar büyüdü” öfkesi

“Antalya neden Baykal’la bir Anılsın da benle değil” hırsı

“Dedemden bana miras kalan Hamidiye alayı aşiret ünvanı alıp

doğunun hakimi ben –biz olacağız” kavgaları

olmadı mı?

yok mu?

Var ….

Var evet

Hem de

“Vatan için

Millet için

Demokrasi için”

Sözlerinin ardındaki asıl itici güç olarak

Ana sebep olarak var politikacıların içinde

Bu öfkeler, hırslar, kavgalar

Maalesef…

 

Yok, paronoya bunlar diyenlere açık bir zarf

Ulusal önderimizle aşık atan bir başbakanımız var mı yok mu şu sıra?!..

Ya o hangi duygularla giriyor bu yarışa?

Ben çözemedim henüz kendisindeki bu ilginç eşdeşleme eğilimini

Henüz anlamlandıramadım

Varsa bir anlamlandırabilen duymak isterim

 

Sözde ülkede ekonomik ve etnik sorunlar var ve onları çözecekler…

 

Bizi doyuracak kadar toprağımız yok mu?

Hayvan yetiştirecek olanaklarımız?

Bilim, teknoloji yapacak gücümüz…

Ya suyumuz…

 

Hepsi var

Biz ağzımızı açıp bakarken öfke ve hırslara kurban edilmezsek tabii

 

Her şeyimiz var

Ve her şeyiyle bize yetecek

Bağımsızlığa özlemde bir Cumhuriyetimiz

Ve içimizde maalesef siyaset, din, ırk tacirlerimiz

 

 

 

Her siyasetçiyi

Ulusu bir bütün olarak geleceğe taşıyabilecek donanımdadır 

Sanıp aldanmayalım

Liderimiz atamıza

Kurduğu cumhuriyete

Ve değerlerine sıkı sıkı sarılalım

Ve özellikle bu günlerde

Cumhuriyetimizin son iki önemli kalesi

Askerler ve hukuk gücümüzü

Yok etme politik hırslarına aldanmayalım

Ne kadar sık ve çok

Ve ille de

Hemde direte direte

HAYIR da HAYIR demekte

Çok büyük yararlar olacağını unutmayalım

 

 

* YAZIYA EKLİ TÜM FOTOĞRAFLAR 2000 YILINDA MOSTARDA ÇEKİLMİŞTİR

Yayın Tarihi
19.08.2010
Bu makale 6852 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Nahide hanim bu güzel yaziniz ve resimleriniz Emperyalizmin gelismekte ve fakir ülkelerde ne kadar tehlikeli ve acimasiz oldugununun kanitidir...birakin ABD ve AB yi Nato nun dahi Türkiye´ye nekadar tehlikeli bir ittifak duruma geldigi asikardir... bugün icinde bulundugumuz ortamin Yugaslavya´nin durumuna ne kadar ramak kaldiginin göster gesidir,ilk basta politikacilarimiz ve ondan sonra aydinlari mizin makam ve para düskünlügü,gaflet ve delalet icindeki ahvali,hirslarinin esiri olmalari korkutucu boyutta,toplum ve birey olarak uyanmakta acele etmek durundayiz.. en icten saygi ve saygilarimla

Sedat Tuac,Almanya 03.09.2010

Sayın Nahide Namal, güzel yazılarınızı büyük bir zevkle okuyor, üstün görüş ve cesaretinizden dolayı sizi kutluyorum. Ne yazık ki zaman darlığından birbirimizi yeterince tanıma olanağı bulamıyoruz. Çoğumuzun yaptığı şey kendi yazılarımıza gelen yorum ve eleştirilerle sınırlı kalmak oluyor. Oysaki paylaşacağımız çok şeyler olduğuna inanıyorum. Sorunlarımızı ve görüşlerimizi paylaştıkça birbirimizden güç alacağımıza inanıyorum. Bundan böyle bütün yazılarınızı okuyacağım. En derin sayugılqarımla...

Dr. Sadık Özen 26.08.2010

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!