Şehirli hallerimiz ve Adrasan

 

Kent yapalım
Kentte yaşayalım
Kırsallı, değil
Böyyükk şehirli olalım derken

Ruhlarımızı daraltıyor
Kendimizi beton mağaralarımızda
Yoksunlaştırıyoruz
 
Ve oracığa sığındırdığımız ışıklarla
(daha da çok yapay ışıkla)
Gönüllerimizi aldatıyor, ihanet ediyor
Benliklerimizi kandırıyoruz


İçindeki zenginliklerden
Sadece küçük bir parça olduğumuz
Doğamızdan ise gün be gün uzaklaşıyor
Kopuyoruz… 

Çok mu iç karartım
O halde gelin hallerimizi
Bir de bilimden dinleyelim

Biyotop: Canlıların yaşamlarını sürdürmek için uygun çevresel koşullara sahip coğrafi bölgedir

Bakın yetmişli yıllardan beri bilimin söylediklerinden yola çıkarak Akdeniz üniversitesi ziraat fakültesi peyzaj mimarlığında yapılan ve internet ortamına da düşmüş bir araştırma neler diyor:
Biyotopların korunması, kent ekosistemin korunması; insanın psikolojik, sosyal ve ekonomik yaşam kalitesi demektir.
Kent ekosisteminin sürdürülebilirliği açısından biyotop haritaları çıkarılıp buna uygun yerleşim düzeni kurulmalıdır.
Çünkü, kentler insan faaliyetlerinin en yoğun yaşandığı yerlerdir ve geri dönüşümü imkansız kayıplara yol açarlar.
Antalya kenti imar sınırları içindeki ekolojik açıdan önemli biyotoplar; orman, maki, garig, akarsu, göl, su kaynakları ve bataklıklar, kayalıklar, kumullar, vadiler ve narenciye bahçeleri gibi zengin bir çeşitliliğe sahiptir.
Hayvan ve bitki türlerine yaşam alanı olmaları dışında iklim ve su dengesinde de bu çeşitlilik çok önemli rol oynamaktadır.
Biyo çeşitliliğin korunması türlere göre daha çok tehdit altındaki biyotopların belirlenmesi ile mümkündür.
Belirlemenin dışında kent planlama çalışmalarında ekolojik veriler temel alınmalı, doğal yapının korunması ve sürdürülebilir kullanımına öncelik verilmeli, yapılar ekosisteme uygun olmalı, peyzajda özgün bitki örtüsünden yaralanılmalı, bitki örtüsü ve açık alan ağlarının sürdürüleceği önlemler de alınmalı ve yapılaşma en aza indirilmelidir.
Antalya’nın kentsel yerleşim açısından yapılan imar planlarında kentin doğal, kültürel ve sosyal özellikleri göz önünde tutulmamıştır ve kentleşmede koruma kurul kararlarına rağmen falezler, sahil bandı turizm alanları, doğal alanlar ve kent içi tarım alanları koruması göz ardı edilerek konut alanına dönüşmüştür.
Son imar planında dahi, kent içerisinde ki Konyaaltı plajının kuzeyindeki kızılçam ormanları konut alanına ayrılmış ve ağaçlar yerini çok katlı binalara terk etmiştir.
Koruma altındaki Lara kumul ormanları ise özellikle turizm amaçlı insan aktivitesi yoğunluğu ile günümüzde göz göre göre ihmal ve ihlallere maruzla tehdit edilmektedir.
Keza, maki biyotopunun en güzel örneği vakıf çiftliği, Yamansaz kuzeyi ve Akdeniz Üniversitesi kampus alanıdır. İmar planında bu özellikteki pek çok yer konut ve diğer kentsel kullanımlara ayrılmıştır ki bu ekosistem açısından zararlıdır.
Akarsu biyotopları enerji ve yapılaşma için gereğinden fazla kullanım, kaçak kum ve çakıl alımından zarar görmekte.
Düden, Kopak, ve Acısu çevresi imarda koruma altında olmasına rağmen kaçak yapılaşmadan korunamamıştır.
Ülkemizde kent planlamasında uyulması gereken imar kanununa göre mücavir alanlarda kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarı en az 7 metre kare kişi, mücavir alan dışında ise 14 metre kare kişi olarak hesaplanmıştır.
Buna göre ve Akdeniz üniversitesi ziraat peyzaj mimarlığı araştırmasına göre Antalya kent genelinde kişi başına 3.1metrekare, Muratpaşa’da 3.2 metrekare, kepez’de 2.9 metrekare alan düşmektedir…

Turizm denince aklımızın durduğu ve sorgusuz sualsiz, adına “yatırım-girişim”  deyip her tür talana topluca göz yumduğumuz son yirmi beş yılımızı biraz durup, düşünüp bize ne kazandırdı? Ne kaybettirdi?  Çerçevesinde bir gözden geçirelim.
Ne kazandı Antalya
Ne kazandı Alanya
Kemer?!

Peki ya kaybettiklerimiz…

Kazanç ve kaybı, salt parasal açıdan düşünenlerin bile ortaya koyabileceği gerçek bir kazanç rakamı söz konusu mu?
Ya da; “gelişerek büyüdük, yatırımlar bizi zenginleştirdi…” diyebilecek samimi bir yetkili çıkar mı aramızdan?!

Bu kadar talansız, yalansız, dolansız
Kendimize samimiyetsiz bir turizm hareketliliği değil de;
Kendi halinde özgün, sade, temiz, çevreci bir turizm hareketi içinde kalsak
Pastayı adil bir dilimleme ile hep beraber yemeyi becerebilsek kazanç- kayıp defterimiz yine de bu günkü gibi ve kadar iç bunaltıcı olur mu idi peki…

Antalya biyotopları çok özel ve zengin bir çeşitliliğe sahip olduğundan, barındırdığı canlı çeşitliliği de aynı oranda eko sistem açısından önemli bir varlığa sahip

Kayıp ve kazançlarımızı bu çerçeveden görmeye başladığımız an, gerçekten kazanmaya başladığımız an olacaktır bana göre
 
Hatırlayanlara sorun anlatsınlar, bundan çok değil otuz yıl önce şehir merkezinde sıcaklığın şimdiki ile oranını…

Anlatsınlar ki, narenciye ve diğer ağaçlık biyotoplarının ekosistem üzerine etkisini,
Buna bağlı kayıplarımızı en gerçek anılarla pekiştirip aklımızda tutabilelim

Anlatsınlar ki, ömrü en çok 40 yıl olan, beton çağı çok katlı mağaralarımıza kapanıp doğaya daha fazla küsmeyelim…

Not: Davetimiz var;
16-17 ekimde, bir avuç çevreye duyarlı insan ADRASAN’da daha fazla doğa tahribatına son olsun niyeti ile ve “dayan ADRASAN” demeye çalışarak bir şenlik buluşması yaşayacağız…
Bekleriz

Nahide NAMAL

Yorumsuz...

Yayın Tarihi
07.10.2010
Bu makale 7464 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Adrasan için yaptıklarınız, bu güzel yurt köşemizin betona boğulmaması için verdiğiniz gönüllü ve samimi mücadele nedeni ile sizi tebrik edıyoruz. Adrasan gibi doğal cennetler bize atalarımızdan kalan ve talan edeceğimiz yerler değil, sadece emanetcisi olduğumz ve çocuklarımıza miras bırakacağınız hazinelerimizdır.Bu anlamda geleceğimiz olan cocuklarımızada çevre bılincı oluşturma projenızı yürekten destekliyor ve olusturduğunuz bu duyarlılığa tüm Adrasanlılar adına teşekkür edıyoruz. Sağ olun, var olun...

Adrasan Gönüllüleri 29.10.2010

Sevgili Nahide Hanim, özellikle Antalya´mizda EKO sistemin ne derecede alarm verdigini hafife almak gelecegi kararmis Antalya demektir...hele önümüzdeki 10-15 yil icinde Antalya´da yasa mak bu vurdumduymazlik karsisinda, insan kirliligi,trafik kirliligi (egzoz gazlari sera iklimini dahada cekilmez hale getirecektir )ve en vahimi dünyadaki seralasma ve Antalya´da hata üstüne hatanin yapildigi Antalya ´mizdaki doga katliami ve gelisi güzel imarlasma kaybolan ve eriyen bir Antalya demektir..artik simdiden Toros ´larin eteklerinde yasamanin planlarini yapmak en mantiklisi ve akillisi olacak tir,eger Antalya´da yasamak isteniliyorsa... Nahide Hanim Adrasan etkinliginiz ise takdire sayan..Adra san gercekten hain ellerin icinde can cekistiriyor... Adrasan ile ilgili duyarliliginiza cok cok tesekkür ederim... En icten sevgi ve saygilarimla Almanya´dan kucak dolusu selamlar..Sedat Tuac

Sedat Tuac, Almanya 09.10.2010

Nahide hanım, Yaşadığı yeri koruyamayan insan neye yarar?Sahiplenmeyen,arka çıkmayan insan doğal olarak yok edicilerle aynı safa düşer. Çeyrek yüzyıllık bir Antalyalı olarak Antalya'nın kadim insanlarıdan kentin içinden akıp giden pırıltılı arıklarını,denizden gelen meltemi engellemeyecek biçimde yapılan konutları dinledim. Oysa Antalya şimdi bir avuç doğa severin avuçlarıı içinde kaldı. Bostanlar devasa binalara yeğlendi. Bence Antalya sahipsiz. Ne yazık ki kapanın elinde kalıyor. Mimarı,çevrecisi,kent planlayıcısı ikinci planda kalırken paranın hoyrat gücündeki iş makineleri var güçleriyle çalışarak betondan cehennemi yaratıyor. Antalya'yı böyle giderse kaybedeceğiz. Antalya'yı kurtaracak söz sahibi halkla birlikte mimar ve mühendislerimizin,belediyelerimizn güç birliği yapması gerekiyor. Doğaya uymayan yapılar,yeşili olmayan çevre düzenlemeleri tehlike işaretleridir. Antalya bir zamanlar İzmir'ın sebze ve meyve bahçesi olan Bornova gibi demire ve çimentoya dönüşüyor. Devletin de bu konuda partiler üstü plan ve projeleri olmalı. Bakınız Adrasan tüm bu anlattıklarımın küçük ve özel bir örneğidir. Terkedilirse yok edilecek.Sahiplenilirse cennet olmaya devam edecek. Antalya'y yaşatacak her yazı ve düşünce,oluşturulacak platform hayatidir. Sizi bu bilinçle kaleme aldığınız yazınızdan dolayı kutlarım. Sevgi ve saygıyla ŞAHİN AKÇAP

ŞAHİN AKÇAP 08.10.2010

Nahide hanım, yazınız araştırma ve çevre yönünden emsalsiz! Teveccühte bulunmuyorum. Yorumsuz olarak verdiğiniz resimde'ki yeşillikler kirliliğn işareti. Hatırlarmısınız Kepezden şehre inerken portakal çiçeğinin kokuları ile inerdik. Keza arapsuyuda Boğaçayını geçerken yasemin kokuları gelirdi burnumuza. İskele çamiinin altındaki buz gibi suyu içerdik! LKara tarafında'ki falezlerin beton görüntüsünün kimin eseri olduğunu biliyoruz. Şunu da tekrar ediyorum'ki Haşim İşcan dışında Antalya ya faydası dokunmuş belediye başkanı yok! Adrasanla ilgili etkinlik için teşekkür ederim.Saygılarımla.

Mehmet Çiller 07.10.2010

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!