Onları gazete köşelerinde , internette sık sık görürsünüz ….
Kenti , Ülkeyi ve biraz daha cesurları Dünyayı kurtarır. Yazılarını , yazı yazarken alınan keyif için değil , halkımızı ve insanlığı irşad etmek için yazarlar .
Da, siz okuyor musunuz bilmem .
Benim insanlığı kurtarmak gibi bir misyonum yok . Bir aralar cüret ettim, kurtarmaya çalıştığımız halk bizi saklandığımız yerlerden eliyle toplayıp güvenlik kuvvetlerine teslim edince , o taraklardaki bezleri alıp yaramı beremi temizlemek için değerlendirdim.
Biraz daha küresel bir perspektiften bakınca da,tarih boyu, Dünyayı kurtarmak için yola çıkanların insanlığa kan ve gözyaşından başka bir şey veremediklerini gördüm.
Tiksindim.
Mesela Hitler.
Mesela Stalin.
Mesela Mao.
Mesela Cengiz Han.
Ne silah altına aldıkları köylü yığınlarının zerrece değeri vardı onların idealleri yanında .
Ne de saldırdıkları Ülkelerdeki masum insanların .
Şimdilerde Kenti, Ülkeyi, insanlığı kurtarmaktan daha keyifli konulara sarıyorum.
Can sıkıntısına bire bir .
Hayat da bir o kadar cömert bu alandaki araştırmacılara. Hayatın gülen yüzünü görmek isteyenlere . O kadar olur. Mesela bugün size mekafili’den bahsedeyim. Hikayeyi anlattıktan sonra siz zaten mekafilinin hangi tür sevicilik olduğunu anlayacaksınız. Merak etme keyfinden sizi mahrum bırakmayayım.
Alın size Washington Eyaletinden Edward Smith. Yaş 57. Kafa binbeşyüz .
Bugüne kadar 1000 tane araba ile fantezi yaşamış. Son otomobilinin adı ‘ Vanilya ‘. Kerata zevk sahibi doğrusu. Bulduğu isim fantezileri dürtükleyen türden. Channel Five Tv’sine Vanilya’yı ‘ Kız Arkadaşım ‘ diye tanıtmış .
Cinsel macerasında en heyecan verici deneyimi 1980’lerin ‘ Hava Kurdu ‘ dizisindeki helikopter . Ama favori partnerleri daima otomobiller. Onlarla gecelik maceraların ötesinde ciddi ilişkiler yaşıyormuş . İlk kez 15 yaşında milli olmuş. Hayır, bizim düşündüğümüz anlamda bir milli olma değil bu. Amerika’da da otomobillerin servis edildiği bir genelev yok henüz .
Aşkını sadece yatak performansı ile yaşamıyor Edward. Otomobillere şirler yazıyor , romantik konuşmalar yapıyor , dertleşiyormuş da . Modern çağın Romeo ‘ su olarak görmemek imkansız Bay Smith’i . Ama Alfa Romeo tabi . Bu arada O ölümsüz aşk hikayesindeki Juliet’in yerini de Chrysler’ler , Ford’lar almış durumda . Post modern dönemin aşk öyküsü ; Alfa Romeo ve Ford Fiesta . Biraz Latin havası olduğuna göre sevişmelerin fon müziğine de Flamenko yakışır.
Türk otomobil severlerin Bay Smith’i yadırgayacağını pek sanmam . Bizde de , güzel ve gıcır gıcır bir otomobili anlatırken ‘ kız gibi ‘demezler mi ?
Gazetelerin ticari sayfalarındaki ikinci el otomobil ilanlarında en çok ilgiyi ‘ Bayandan az kullanılmış ‘ ifadesi çekmez mi?
Bay Smith hasta olmadığını özellikle belirtiyor . Kadınlar ilgisini çekmiyormuş garibin. Hemen yaftayı da yapıştırmayın lütfen, gay değilmiş .
Tek sorun , aşık olduğu arabaların çoğunun başkalarına ait olması . İşte bunu Türkiye’de denemesini hiç tavsiye etmem . Bizim buralarda şişme kadınına yan gözle baktığı için arkadaşlarını doğrayan ehli namus çoktur . Adam hem elini kana bular , hem de mahpus damında çoluğa çocuğa maskara olur.
- Neden geldin birader ? Suçun ne ?
- Arabama tecavüz eden bir ırz düşmanını götürdüm.
Not : Mekafilinin makina severlik olduğunu çakmışsınızdır elbette .