DÜŞ-ünü-YORUM

İkibin yıla tanıklık etmek…

İkibin yıla tanıklık etmek…

Arada bir hayatı çok fazla ciddiye aldığımın farkına varır,frene basarım. Hoş, sonsuz hayatın bunun farkında olup olmadığını da bilmiyorum ya. Bu coğrafyada binlerce yıldır yaşanan kavgaların bire bir devamı olan harala güreleye gereğinden fazla anlam yüklediğimi görür, başlangıçsız ve sonsuz varoluşun ,doğmamış ve ölümsüz mimar ve senaristlerinden özür dileme gereği hissederim.

 

Toplu iğne başı kadar hükmü olan varlığımı, yazılı  tarih içinde, cümle arası virgül boyutuna indirir,kendime gelirim.

 

Tavsiye ederim.

 

Evde,sokakta,trafikte gerim gerim gerilen sinirlere olağanüstü bir terapidir bu.

 

Milat sonrasında iki bin yıl yaşadı insanoğlu. Birinci binyılın başlangıcından önceki zaman nasıl adlandırılır,bir fikrim yok.

 

Ama, 999 yılından 1000 yılına geçişi yaşayanlar da,1999 yılından 2000 yılına geçişi yaşayanlar da göreceli bir ayrıcalığa sahip gibime geliyor.

 

İki binyılda da nefes almak, aşık olmak,sevişmek,yürümek,karda,çamurda ayak izleri bırakmak,yüzmek,yemek yemek,yani yaşamak…

 

İlginç geliyor bana.. .

 

Artık zaman mı bizim ömürlerimize basarak binyılları atlıyor,biz mi zamanın anlarını yaşayarak binyıllar arasında yolculuk yapıyoruz, ona sonsuz varoluşun ayrıntılarını kayda geçiren ölümsüz yazmanlar karar verir.

 

Afrika’da bulunan birkaç milyon yıllık insan fosilini duyduğumda ya da Karain Mağarası’nda insan elinden çıkma 450.000 yıllık , en eski alet ve edevatı gördüğümde, binyılların saniye kadar hükmü kalmasa da gözümde, ben yaşadığım iki binyıla bir selam yolladım şiir ile. Ya da şiire benzeyen bir karalama ile.

 

Kayda geçsin lütfen ey varoluşun kodlarını yazan ölümsüz katipler.

 

Sitemize tad veren şiirlerini keyifle okuduğum komşum Şair Selahattin Yetgin’in hoşgörüsüne sığınarak,saygılarımla.

 

Zıtların birliği bilimsel ilkesini öğrendiğim diyalektik materyalizmi insanlığa kazandıran büyük bilim adamlarına şükranlarımla. Yirminci yüzyılda yaşamış olmaktan hem utanmamı hem de gurur duymamı başka türlü nasıl açıklayabilirdim? Ya da yirmibirinci yüzyıldan hem korkmamı hem de merak etmemi?

 

 

İKİ BİNYILA TANIK ÖLÜMLÜ

 

 

İki elim iki binyıla değdi  ikikereikidört büyüklüğünde gururum

İki elim iki terazi kefesi iki ayrı yüzyıl binyılların denge darası

 

Seni katliamlar tellalı ,zulmün zirve yaptığı utanmaz yirminci yüzyıl

Seni onlarca emperyalist pezevenkten arta kalan buruşuk fahişe.

 

Efendilerin bir yıldıza da gömse gelmeli bulmalı seni o kirli mezarda

Saliselerini haraç mezat etmeli zamanın satıldığı sonsuz pazarda

 

Sende doğmanın tanıklık etmenin habis utancıdır senden artakalan

Sende bitmeyen hayatım mirasımdır gelecek mimarı savaşçılara.

 

Yirmibirinci asır sana sonsuz beyazlıkta bir vicdanla geldim ,onurum

Zırhımdır, ihanetten dökme mermilerin önünde secdeye durduğu.

 

İki ayağım iki binyılda biri dur der biri umudun kanatlarını verir elime

Bedenim rehin kalır dünde, özgürlüğün metresi ruhum kanatlanır bir gün

 

 

Adil Gürkan

Yayın Tarihi
11.01.2008
Bu makale 1659 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Acı çeke çeke sevmeyi ögrendim.. İnsanları tanıdıkça hayatı ögrendim.. Agladıkça,herseye aglattıkça hayat;gülmenin degerini ögrendim. Gülümsemenin degeri pahabiçilmezmiş anladım. Biri bir gün;''Bol bol gülümse nasıl olsa beleş''dedi. Hayatta gülmek için en ufak bir sebebin yoksa, Bu bedavalık bile degersiz kalır... Canı yana yana yaşamayı ögreniyor insan, Kayahan usta;''Tuta tuta tutunmayı ögrendim galiba'' demiş ya.. Tutunacak tek dalın yoksa hayatta, Alışmaya çalış yarım yarım yaşamaya... Okulda çalışmaya alışırken, Hayatta alışmaya çalışmak gerek olanlara... Hayat duraklarındaki yaşanmışlıkları özümseyince, Yük gibi gelmiyor hiçbirsey insana. Daha dogrusu,yük gibi görmek için ana sıra gelmiyor.. Hayat, bütün omuzlara aynı agırlıkta çökmüyor.. Her dogrunun içinde bir yalan olma ihtimali, İnsanın içini çok acıtıyor... Belen PEKER.. Hayata sitem sezdim bu paylasımda biraz, sonra da böyle bir yazı çıktı ortaya. Sitemsiz, huzur dolu bir hayat dilegiyle..

Belen Peker 14.10.2009

Selamlar sayın Adil beyefendi, çok kızarak dökülmüş kaleminizden yazılar birazcık hoşgörü ve sevgi ile yaklaşsak diyorum hayata ben o zaman kalemimizde mutlu olmaz mı,bu arada yeni yazılarınızı bekliyoruz,elinize sağlık.

H.Melek AYDOĞDU 15.03.2008

Selamlar Adil Bey. Yılları, yüzyılları, binyılları suçlamışız... Varoluşu ve varoluş amaçlarını sorgulamak, ne bıraktığımızı veya neler bırakabileceğimizi düşünmek varken zamanı sorgulamak hangi sebepten. Hayata kızıyorsunuz, sitem ediyorsunuz, anlaşılan... Hoş bir bakış açısı, keyifle okudum...Saygılar...

M Bilal GÖNÇ 26.01.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!