HİPNOTİK ZİHİN MODELİ
DEĞIŞMEK ISTIYORSAK BILINÇALTINI DEĞIŞTIRMEMIZ GEREKIR.
İnsan yaşamında öyle anlar olur ki hiç bir şey yapmak istemez, hiç bir şeyden zevk almadığını düşünürsün. Ama şöyle ya da böyle o üzüntülü zaman geçer gider…Zaten geçmişe dönüp baktığında ne kadar çok üzüntülü olaylar hatırlarsın, o olayları yaşadığın zamanlarda kendini ne kadar kötü hissetmişsindir…Ama o zaman şimdi bu zamana ulaşacağını bilmiş olsaydın, acaba o kadar olaylardan etkilenir miydin? O zaman çocukken bilseydin ki bir gün büyümüş bir insan olacaksın ve bu üzüntüler sadece bir anı olarak kalacak, o zaman, o zaman üzüldüğün kadar üzülür müydün acaba?
Milyonlarca insan zihinsel olarak acı çekiyor ve yardım bulmak için amaçsızca çabalıyor. İnsanlar sorularına sadece cevap aramakla kalmıyorlar, hedeflerine nasıl ulaşabileceklerini, rüyalarını nasıl hayata geçirebileceklerini de merak ediyorlar. Sadece istemedikleri alışkanlıklarını ortadan kaldırabilmek için maddi manevi yatırımlar yapıyorlar.
Hızlı tüketim kültürünün gelişmesiyle, isteklerini daha hızlı hayata geçirmek için yeni metotlar arayan insanların sayısı giderek artıyor. Alternatif terapilere olan ilgi şimdiye kadar hiç olmadığı kadar çok.
Unutmayın ki; NE ARADIĞINI BİLMEYEN, BULDUĞUNU ANLAYAMAZ.
Aslında hipnoz insanlar için bir çıkış yoludur çünkü, kısa sürede beklentilere cevap verebilir. Ayrıca güvenli, kolay ve etkili bir yoldur. Ehil ellerde zarar verme olasılığınız yoktur.
Modern bilim sayesinde dünyamızda teknolojik bir aydınlanma meydana geldi. Artık hipnozun sırlarının da açığa çıkmasının zamanı geldi. Şimdi sizle bu konu hakkındaki sır perdesini aralayalım. İşte size en büyük sır. Hipnozda GÜÇ HİPNOTERAPİSTTE DEĞİLDİR, ESAS GÜÇ TEDAVİ GÖREN KİŞİDEDİR.
Charles Tebbetts hipnoz konusunda efsane haline gelmiş biri olarak hipnozun sırrını söyle açıklıyor. “Hipnoz aslında kendi kendinize yapılmış bir telkindir. Hipnoterapist sadece bir rehberdir. Tedavi gören kişinin zaten içinde olan doğuştan kazandığı yeteneği istenilen şekilde değiştirmesine yardım eder. Değişmek için gereken güç zaten insanın kendi aklında mevcuttur.”
Hipnoz sadece telkin almaya hazır hale getirir.Hipnoz olmak iyileştirmez. Her psikoterapi bir telkindir. Bilinçaltı hayal ile gerçeği ayırd edemez. Her psikoterapi telkini gizli veya açık olarak verir. Hipnoterapi psikoterapinin etkisini arttırır.
“HAYAL ETMEK BİLMEKTEN DAHA ÖNEMLİDİR” A.EINSTEIN
Çoğu insan otomatik yaşar.Sahip oldukları potansiyelin farkında değildir. Gizli bir gücün bir gün kendisini kurtarmasını bekler. Sihirli bir değnek bir gün yaşamlarını değiştirecektir. Ama günler geçer. Bu hayal gerçekleşmez. Çünkü bilmezler. O ARADIKLARI SİHİRLİ GÜÇ KENDİ İÇİNDEDİR. İtaatkar bir hizmetçi gibi sahibinin emirlerini beklemektedir. Dile benden ne dilersin demek için çırpınır. İstenen her şeyi vermeye hazırdır. Sır, anlamakla çözülür. Bu gücün içinde olduğunu anlamak ve o hizmetkara gereken emirleri vermekle.
FARKINDALIK zihnin gelişmesi ve genişlemesidir. Farkında olarak bir çok olumsuz davranışı değiştirmek mümkündür. Sadece kendi içine yapılacak kısa yolculuklar bile birkaç hafta içinde birçok sıkıntıyı yok eder.
O hizmetkar bilinçaltıdır. Kişi kendinin, duygularının, düşüncelerinin farkında olabilir. Ama bilinçaltının çok az farkındadır.
ZİHİN İKİ PARÇADIR..
BİLİNÇLİ AKIL BİLİNÇALTI AKILA KARŞI
Bir kişi kendini düşündüğü zaman BİLİNÇLİ AKLInı düşünür. Farkında olduğu bilinçli aklıdır. Eylemleri yöneten, kararları veren akıl. Ama esas farkında olunmayan büyük parça buzdağının görünmeyen kısmı BİLİNÇALTIdır. Bilincin bir çok eylemi bilinçaltı tarafından yönetilir. Gerçek “BEN” odur. Onu anlamadan kendinizi anlayamazsınız.
Birçok kişi kendini bulmak için dünyayı gezer. Ama o aranan “ben” geziyle bulunmaz. Ne yatağın altındadır. Ne de kapının arkasında. Dışarıda değil içerdedir.
Teorik olarak özgür irademiz vardır. İstediğimiz her türlü kararı alma gücümüz vardır. Bu kararları uygulama potansiyelimiz vardır. Ama bilinçaltının gücü ve arzuları bunların çoğuna izin vermez. İstesek de yapamayız. Sabah hava yağmurlu ve soğuksa canımız yatakta kalıp işe gitmemeyi ister. Ama bilinçaltı işi kaybetmekten korkuyorsa hemen kalkar, giyinir ve gider.
Alkolik içkiyi bırakmayı arzu eder. Karısının ona iğrenerek bakması, yaşamının her gün aşağı doğru gitmesinden üzgündür. Ama tüm bilinçli arzusuna rağmen içmeye devam eder. Obez zayıflamayı ister. Zayıflayınca kendini çok daha iyi hissedeceğini bilir. Ama bir türlü yemesini kontrol edemez.
İnsanlar bilinçleriyle bir çok kararlar verirler. Ama bilinçaltı kabul etmez. İçerisi itiraz eder ve izin vermez. Bilinç bir çok şeye karar verebilir. Mantık yürütür. Nedenlerini bulur. Plan yapar. En yararlısının ne olduğunu bilir. Ama bilinçaltı rıza göstermezse eli ayağı bağlı kalır. Güç bilinçaltındadır. Enerji bilinçaltındadır. En güçlü irade bile onu yenemez. Tabii ki bir iki gece alkolik ayık kalabilir. Obez 3-5 gün diyet yapabilir. Bilinçaltı anlayışlı anne-baba gibi çocuğuna 3-4 gün müsamaha gösterir.Ama bilinçaltının kendi değişmedikçe alışkanlıklar sürmeye devam eder. İrade sadece yüzeye bir çentik atabilir.
Bilinçaltı nasıl programlanmışsa öyle çalışır. Bir bilgisayar gibi. Hangi programı yüklerseniz o programın sınırları içinde çalışabilirsiniz. Bu programlar biz farkında değilken yerleşir. Biz doğruyla yanlışı ayırt etme gücüne sahip olamadan önce yerleştirilir.
Örneğin sinirli bir anne çocuğuna bağırır. “ Sen zaten hiçbir şeyi doğru yapamazsın”. “Senin her şeyin yanlış”. Bu çocuk büyüdüğünde de başarısızlığa programlanmıştır. Çünkü annesinin bağırdığı yaşlarda henüz bilinçli aklı gelişmemiştir. Bu olumsuz telkinleri sansür edemez. Bilinçaltı hepsini gerçek olarak kabul eder. Ve bu inancı yerleştirir. “Ben hiçbir şeyi doğru yapamam”. Bilinçaltının değerlendirme yeteneği yoktur. Her fikri doğru olarak kabul eder. Bir bilgisayar gibi. Yüklenen programları ret etme gücü yoktur. Bilinçaltına yerleşen her fikir inanç olur. Davranışa yansır. Eğer çocukken bu program yerleşmemiş olsa erişkin olduğu zaman böyle bir sözü ret edecektir. İnancı haline getirmeyecektir.
Bilinçaltı bilincin izin verdiği telkinleri kabul eder. Bilincin inandığı telkini kabul eder. Ama sonradan bilinç kararını değiştirmek ister. Ama ilk fikir bilinçaltına kazınmışsa değişmez. Yani ZIHNIN IKI PARÇASI AYRILMAYA BAŞLAR. Bilinçaltı fikirler hakim olur. Bundan sonra bilinç ne isterse istesin bilinçaltının kontrolü altındadır.
BILINÇ NE YAPAR?
Her yeni fikri inceler. Daha önce kabul edilmiş fikirlerle mukayese eder. Bilinçaltına yerleştirmeden önce doğruluğunu kontrol eder. Bir kez bilinçaltına geçerse artık kalıcı olur. Gerçek doğru olur. Artık bu yerleşen fikir sonradan gelen yeni fikirleri kontrol eden fikir olur. Ama bu önceden kabul edilmiş fikirler yanlışsa. Ne yazık ki çoğu yanlıştır. O kişinin gerçeğiyle uyuşmaz. Ama bilinçaltı bunu bilemez. Ona göre orada yerleşik fikir onun doğrusudur. Gerçekte doğru olan bir fikir bu nedenle bilinçaltı için yanlış kabul edilecektir. Yarı doğrularla dolu karmaşık bir çöplük.
10 yaşına gelene kadar bu yanlış programlanma tamamlanır. YANLIŞ INANÇLAR, KORKULAR, ITIKATLAR, YOBAZ FIKIRLER, YANLIŞ ALGILAR, SAPLANTILI FIKIRLER,ÖNYARGILAR etraftan satın alınır ve bilinçaltına yerleşir.
Tüm buradan anlaşılan nedir? DEĞIŞMEK ISTIYORSAK BILINÇALTINI DEĞIŞTIRMEMIZ GEREKIR. Bunu başarınca bilinçli enerjimizi kullanmaya başlayabiliriz. Arzu ve hedeflerimize bilinçli gücümüzle ulaşırız. Sağlık, mutluluk ve kaliteli yaşam. Hepsi bilinçli tercihlerimizle oluşur. Ama hangi bilinçli tercihle? Bilinçaltının karışmadığı bilinçli tercihle.
ZIHNINIZI DEĞIŞTIRIRSENIZ MUTLU YAŞARSINIZ.
HIPNOZ BILINÇALTINA ULAŞMA ARACIDIR
Bilinçaltı ne isterse onu yaparız. Bilinçaltı söylenen her şeye inanır. O halde yeniden programlanma şansı vardır. Bilinçli aklı atlayarak bilinçaltına ulaşma şansımız vardır. Yeni fikirleri oraya yerleştirme şansımız vardır. Yerleştikten sonra onları sürekli besleyerek ve güçlendirerek değişmez hale getirebiliriz.
Bilinç farkındayken bilinçaltını değiştirmek boşunadır. Bir lise öğrencisini düşünelim. Çalışkan. Bu nedenle okulun bilgi yarışma ekibine seçilir. Buna sevinir, gurur duyar. Ama bir sorunu vardır. Kalabalıklar önünde konuşmaya korkmaktadır. Bilinçli aklı bunu saçma bulur. Ondan daha az yetenekliler bile rahat rahat konuşmaktadır. Ama tam bu aşamada bilinci bilinçaltından mesajları alır. Bilgiler duygular orada depolanmıştır. Hem geçmiş bilgi, hem de bu bilginin oluşturduğu duygu bilincin mantığını yener.
“En son konuştuğun durumu unuttun mu? Sesin titredi. Ellerin o kadar titredi ki notlarını bile tutamadın. Yüzün kıpkırmızı oldu. Tam bir aptal durumuna düştün. Bu yine olacak ve bunun olacağını biliyorsun.”
KORKU VE UTANÇ. Bu iki duyguyu bilincin mantıklı düşünceleri aşamaz. Bilinç ve bilinçaltı çatıştığı zaman kazanan bilinçaltıdır. Topluluk önünde konuşma çabaları hep başarısızlıkla sonuçlanır.
Eğer bu gencin bilinçaltı topluluk önünde konuşma konusunda yanlış bir bilgiye sahip olduğuna ikna olursa, bilincin mantığının geçici de olsa işleme şansı vardır. Bilinçaltı yanlıştır. Herkes topluluk önünde rahatlıkla konuşur. Yeter ki bilinçaltı farklı inanmasın.
Bilinçaltı neye inanırsa onu yaparız. Bu nedenle bilinçaltına doğru bilgiyi göndermek için bilinç geçici olarak kenara çekilmelidir. Bu ancak hipnozla sağlanır.
Hipnozda bilinç devredışıdır. Bastırılmıştır. Karışmaz. Eleştirmez. Değerlendirmez. Yorumlamaz. Analiz etmez. Bilgilerin doğrudan bilinçaltına gitmesine izin verir. Bu iki farklı zihin parçasının ilişkisini anlarsanız hem hipnoz olmanız, hem hipnoz yapmanız hem de hipnozda değişiklik yaratmanız çok kolaylaşır.
BILINÇALTININ ALTI IŞLEVI
Bilinçaltı bir hizmetkar olarak tasarlanmıştır. Emirleri alır ve uygular. Emirlerin kaynağı bilinçtir. Hizmetkar olduğuna göre yönetme kabiliyeti yoktur. Ama bir çok insan bu hizmetkarın yaşamlarını yönetmesine izin verir. Bilinçaltı arzu, heves ve duyguları içinde tutar. Bunları tatmin edecek enerjide oradadır. Ama sizi bu arzularınıza göre yönetimi bilincinin istediği bir yönetim değildir. Ama bilinçaltına göre öyledir. Bilinçaltının inançları başarı ile başarısızlığın arasındaki farkı belirler.
1. BİLİNÇALTI BİR HAFIZA BANKASI YA DA BİLGİSAYAR OLARAK HİZMET VERİR.
Trilyonlarca hücre ve her birinin yüzlerce bağlantısı. Muazzam bir bilgi biriktirme gücü yaratır. Görülen, koklanan, işitilen, dokunulan, tadılan her bilgi bu devrelerde kaydedilir ve saklanır. Gerektiğinde bilincin hizmetine sunulur. Öğrendiğimiz ve yaşadığız her şey burada kayıtlıdır. Silinmez. Hipnozda çok küçükken yaşadıklarımızı hatırlarız. Bilinç bunları unutmuştur. Bilinçaltı aynı zamanda çözümleyicidir. Sahip olduğu bilgilerden yararlanarak çözüm üretir. Yeni bilgileri daha önce sahip olduğu bilgilerle karşılaştırır. Uygunsa çözümüne katar. Bazen hiç ummadığımız bir çözüm aklımıza gelir. İşte bu bilinçaltının özgür çalışması sonucu ortaya çıkar. Buna SEZGI deriz.
2. BILINÇALTI BEDENIN ISTEMSIZ IŞLERINI KONTROL EDER VE DÜZENLER.
Solunum, hazmetme, kan dolaşımı ve dışkılama böyle işlerdir. Gerginlik ve stres bu işleri yavaşlatır. Bu durumda bedensel sorunlar ortaya çıkar. Tıpta bunlara PSİKOSOMATİK HASTALIKLAR denir. Hipnoz bozulmuş bu işleri yeniden düzenler. Çünkü bunu kontrol eden güce ulaşır. Örneğin YÜKSEK TANSİYON, ŞEKER ,BAŞ AĞRILARI, KAS AĞRILARI, CİLT HASTALKLARI normale döner. HAZIMSIZLIK VE KABIZLIK düzelir.
Hastalık teşhisi konmadan doğrudan hipnoza başlanmamalıdır. Hatta tıp mesleğinden olmayan hipnoterapistlerin hekimden resmi bir izin yazısı getirmeyen hastaları tedaviye almamalıdırlar. İdeal olanı hipnoterapistle tıp doktorunun birlikte çalışmasıdır
3. BİLİNÇALTI DUYGULARIN ÜRETİCİSİ ve SAKLAYICISIDIR.
Duygulara sahip olan ve kontrol eden zihne hakim olur. Bu güç insanların çok büyük çoğunluğunda bilinçaltındadır. Duygular arzuları idare eder. Güçlendirir. Arzular ise davranışlarımızı yönetir. Duygularını kontrol edemeyen insan bilinçaltının kontrolü altında kalır. Duygularının farkında olmayan insan otomatik yaşar.
BİLİNÇALTI DUYGULARIN EVİDİR…
Çatışan arzularımız olduğunda bilinçaltı kazanır. Yerleşik dini ve ahlaki inançlar güçlü bilinçli karar ve istekleri engeller ve istenmeyen davranışları sürdürür. Genellikle en çok arzu ettiğimiz şeyi yaparız. Tasarlanmış davranışlar başka bir arzuyu yenen arzularımız sonucu oluşur. Duygular arzuları yaratır. Bunlar güçlü arzulardır. Yani bilinçaltı idare gücünü elinde tutar.
Bilinçaltının doğruyu yanlıştan ayırt etme gücü yoktur. Söylenen her şeyi doğru kabul eder. Eğer belli bir günde öleceğinize inansanız bilinçaltı yerine getirir. Böyle olduğu voodoo büyücülerinin yaptığı büyülerde kanıtlanmıştır. Eğer bir kişi gerçekten bir bebeğin kendisini temsil ettiğine inandırılırsa bebeğin kalbine batırılan iğne ile ölür. Bilinçaltı bilincin inandığı her şeyi doğru olarak kabul eder.
Nebraskada yaşlı bir adam banyoda yıkanırsa öleceğine inanmıştı. Bu nedenle hastalansa bile hastaneye gitmezdi. Çünkü hastaneye yatırılan hastalara yapılan ilk işlem yıkamaktı. Bir gün düştü ve kalça kemiği kırıldı. Hastanede bütün itirazlarına rağmen yıkadılar ve öldü.
BİLİNÇALTI İNANÇ SİZİ ÖLDÜRÜR DE İYİLEŞTİRİR DE…
4. BILINÇALTI HAYALLERIN, YARATICILIĞIN OLUŞTUĞU YERDIR.
Çocuklar canlı hayaller görür. Büyüdükçe acı olayların etkisiyle hayalleri bastırmaya başlarız. Hayal etmekten korkarız. Hayaller hayal kırıklığı yaratır. İstenmeyen duyguları tetikler. Ama hayaller bilinçaltında çalışmaya devam eder. Gelecekle ilgili kalıplaşmış hayaller üretir hale gelir. Gelecekle ilgili sadece olumsuzlukları görür hale gelir. Başarısızlık hayalinin sonucu başarısızlıktır. Bilinçaltının hayali bilincin iradesini yener.
Yaratıcı hayal kurmak başarının sırrıdır. Tüm başarılı sanatçı, mühendis ve mimarlar yeteneklerini bilinçaltında yarattıkları çizimlere borçludur. Sanatın hayranlık uyandıran birçok eseri sanatçının bir çeşit self-hipnozu sırasında ortaya çıkarılmıştır. Hipnozdayken yaratıcılık hakim olur. Hayaller kendiliğinden ortaya çıkar.
Mozart eserlerini rüya görür bir haldeyken içine doğduğunu söylemiştir. Newton bir çok matematik problemi uyku gibi bir haldeyken çözmüştür.
Göte en önemli şiirlerini rüya halindeyken yazmıştır. Bu bir iki örnek istisnalar değil kuralı ortaya koymaktadır. Buna benzer yüzlerce örnek vardır. Ressamların çoğu ellerini serbest bırakır. Ellerinin resmi yapmasına izin verir.
Yani HAYAL GÜCÜNÜZ SİZİ YARATICI DA YAPABİLİR, YAŞAMINIZI MAHVEDEBİLİR DE.
İnsanların sizi sevmediğini hayal ederseniz ona göre yaşarsınız. Aksine samimi, kolay arkadaş edinen bir kişi olduğunuza inanırsanız çok kolay arkadaş edinirsiniz. Hayal gücünüzü kontrol etmeyi öğrenirseniz ondan yaratıcı yönde yararlanırsınız. Bu enerjiyi ortaya çıkarmanın en kolay yolu hipnozdur.
5. BİLİNÇALTI ALIŞKANLIKLARIMIZIN OLUŞTUĞU VE KORUNDUĞU YERDİR.
Birçok günlük eylemimiz otomatiktir. Bir eylemi öğrendikten sonra bilinçaltının malı olur. Otomobil kullanmak gibi. Tenis oynamak gibi. Giyinmek gibi. Bu işleri öğrendikten sonra bilinçli aklımız devre dışı kalır. Bilinçaltı sorumluluğu alır ve iyi iş çıkarır. Merdivenden inerken her adımda hangi ayağınızı atacağınızı düşünseniz bir süre sonra merdivenden yuvarlanırsınız.
6.BİLİNÇALTI ENERJİMİZİ YÖNETEN BİR DİNAMODUR.
Yaşamdaki hedeflerimizi gerçekleştirmek için İÇ ENERJİYE gereksinimimiz vardır. Bilinçaltı bu enerjiyi oluşturur ve kullanır. Bilinç bu enerjiyi yönlendirmezse enerjinin kullanımı olaylara ve şansa kalır. Davranışlar bu enerjinin ifade bulmuş şeklidir. Bu enerji yaratılamaz, yok edilemez, sadece yönlendirilebilir. Bilinçaltı bu enerjiyi bir hedefe doğru kullanır. Dinamo böyle işler. Eğer bilincin tanımladığı bir hedef yoksa bilinçaltı kendi bildiği hedeflere doğru ilerler. Ya da başkalarının hedeflerini kendi hedefi olarak seçer. Yönetim olmazsa sonuç sağlıksız, yıkıcı, başarısız hedeflerdir.
BİLİNÇALTI HİZMETKARDIR. Kişi onu yönetici olarak atarsa, kabul ederse sonuç hüsran olur. Bilinçaltı düşünmez. Ama düşüncelere tepki verir. Düşüncelerin oluşturduğu emirleri yerine getirir. Bilinçaltını yönetmek, bilinçaltının sizi yönetmesinden daha basit ve kolaydır. O hizmetkar olmalıdır. Bilincinizde patron.
Bazı durumlarda enerjimizi tükenmiş hissederiz. Aslında bilinçaltında aynı miktarda enerji vardır. Ama olumsuz duygular bu enerjiyi tüketir. ÖFKE, KORKU, SUÇLULUK gibi duygular enerjiyi emer bitirir. Üretilen enerji aynıdır ama yönlendirilmesi bozuktur. Bir duyguyu kullanamıyorsanız bir süre sonra size zarar vermeye başlar.
Kişi vardır. Daima hedefe kitlenmiş füze gibi adım adım ilerler. Sürekli enerjiktir. Başarılıdır. Bu kişilerin ya kendi hedefleri vardır. Ya da anne babadan ekilen tohumlar onu hedefe kilitlemiştir. Boşa enerji harcanmaz. Öte yanda kişi vardır. Her işi yarım kalır. Başarısızlık hedefidir. Çünkü çocukluktan bir şeye değer olmadığı yönünde programlanmıştır.
Bilinçaltı bir hedef arar. Bu nedenle bilinçten rehberlik etmesini ister. Doğa böyledir. Doğal bilinçaltı kendine söyleneni yerine getirir. Onu hedefe yönlendirebilirsiniz. BAŞARIYA, SAĞLIĞA, ARZU EDİLEN HER ŞEYE…. Kişi bilinçli olarak hangi emiri verdiğini unutsa da bilinçaltı unutmaz. Sabitler ve sizin hizmetinize sunar.
İYİLEŞME HÜCRE DÜZEYİNDE BAŞLAR:
Hücre düzeyi aynı zamanda zihin düzeyi olduğu (ve kuantum fizik yasalarına dayandığı) için , her türlü tedavinin ilk nedeni zihinsel olmak zorundadır.
Dumont’a göre “Bütün tedaviler sonuçta zihin tedavileridir”
İyileşme süreci her zaman için atık dokuların tamir edilmesi ve hücrelerin etkinlikleriyle karşılıklı ilişki ve koşulların uyumlu bir şekilde yeniden düzenlenmesinden oluşur.
HİPNOZUN KULLANIM ALANLARI
Ú Psikonevrozlarda,
Ú Psikosomatik hastalıklarda,
Ú Cerrahide,
Ú Diş hekimliğinde,
Ú Jinekolojide,
Ú Alışkanlıklar ve davranış bozuklularında, Çocuk hekimliğinde,
Ú Ürolojide,
Ú Anesteziolojide,
Ú Eğitimde,
Ú İş motivasyonunda,
Ú Sporda,
Ú Güzel sanatlarda
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
www.antalyaterapipsikiyatri.com
www.antalyacinselterapi.com
Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.
1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5
Tel: 316 98 99