Gaspçı mısınız?

Antalya Temsilcimiz Mevlüt Yeni, her hafta aksatmadan yazmadığım için bana kızıyor. O hafta yazmamışsam her seferinde “Neden yazmıyorsun” diye soruyor.

Ben kendimi yazar olarak görmüyorum. Çünkü bunun çok ciddi bir iş olduğunu düşünüyorum. Okuyucuya olan saygımdan, o gün önem verdiğim ya da beni çok rahatsız eden söyleyecek bir şeyim yoksa yazmamayı tercih ediyorum. Kimi zaman da sayfalarda yer bulmakta zorluk çekersek dışarıdan yazanları kesmemek adına kendi yazımızdan feragat ediyoruz.

Bizler 12 Eylül gençleri, yani 1980’li yıllarda okur yazar durumda olanlar, mektup kuşağıyız da aynı zamanda. Uzaktakilerle iletişimi mektuplarla sağlamaya alışık olduğumuz için, derdimizi konuşmaktan çok yazarak anlatmak daha kolay bir yöntem bizim için aslında. Ama öyle çok çala kalem yazılarla okuyucu karşısına çıkmak da içimize sinmiyor.

Bu durumlar dışında yazı yazılamaz mı? Elbette yazılır. Ama onun için bu işe zaman ayırıp, değinilecek konunun etraflıca incelenip, doğru dürüst bilgi sahibi olup ondan sonra fikir sahibi olmak gerekir ki ne yazık ki bizde o zaman yok.

Konuyu buradan, geçen günlerde beni çok rahatsız eden bir konuya bağlayacağım. Şimdiye dek hiç girmediğim bir alan, Antalyaspor.

Pek çoğunuzun bildiği gibi sezon başında, Antalyaspor ile Antalya Havaalanı’nı işleten ICF arasında bir forma reklamı krizi yaşandı. Konuyu ayrıntılarıyla öğrenme fırsatım oldu. Bu konuda kimin haklı, kimin haksız olduğu konusuna, Antalyaspor’a zarar vermek istemeyen taraflardan birinin isteği doğrultusunda girmeyeceğim. Zaten işin beni rahatsız eden tarafı da burada değil. Forma reklamı işinin olmayacağının anlaşılmasından sonra yaşananlar.

Bilmem gazetelerde dikkatinizi çekti mi? Bu iş ortaya çıktıktan sonra Antalyaspor taraftarları iki kez toplu gösteri girişiminde bulundu. Birincisinde akşam vakti arabalarına atlayıp ICF ortaklığının Türk tarafı olan IC Grubu’nun havaalanı girişindeki oteli önüne gittiler. Burada gürültülü bir protesto yapacaklarken, nasıl olduysa içlerinden çıkan aklıselim insanlar otelde konaklayan turistleri rahatsız etme hakları olmadığını düşünüp buna engel oldu. Böylece bu öfkeli gruptan birkaç kişi otel yetkilileri ile görüşüp protestolarını iletti.

Asıl vahim olanı ise bundan sonra gelişti. Bu taraftar grubu gemi azıya alıp forma reklamı vermeyen firmayı tehdide kadar götürdü işi. Tehdit de yüzlerce araba ile havaalanına gidecekleri ve yolları tıkayarak yolcuların uçakları kaçırmasını, uçakların zamanında kalkamamasını sağlayacakları yönünde oldu. Neyse ki duyarlı davranan Antalya Polisi hemen devreye girerek bölgede tedbir aldı ve bu tatsızlık yaşanmadı.

Bir şirket size reklam vermedi ya da veremedi diye eleştirebilir, kızabilirsiniz. Ama bu olmaz. Bunu yaparsanız gasp olur.

Şimdi “Nedir seni rahatsız eden” derseniz söyleyeyim: Tüm bunlar yaşanırken, Antalyaspor’dan ne başkan, ne de bir yönetici çıkıp da: “Yahu siz ne yapıyorsunuz. Forma reklamı vermedi diye bir şirketi nasıl tehdit edersiniz. Biz gaspçı mıyız?” demedi. Yönetimden kimse taraftarı sükunete davet etmedi.

Gerekli gereksiz konuşan Antalyaspor yöneticileri neden çıkıp tek laf etmedi merak ediyorum.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR