En başta işlerin yoğunluğu nedeniyle yeterli zaman ayıramadığım için ve ufak tefek başka nedenlerle bir süredir köşe yazısı yazma işinden uzak kaldım. Ama artık, “Dayanamayacağım benim bunu yazmam lazım” dediğim noktaya geldim. Amiyane tabirle tepem attı. Çünkü çocukluğumu, gençliğimi çaldılar. Çaldıkları yetmedi geri vermeyeceklerini de beyan ettiler.
Uzun zamandır gündemde, biliyorsunuz. Işıklar caddesi yeniden düzenleniyor. Bu proje başladığında en çok sevinenlerden biriydim. Kıvırmaya gerek yok, açıkça söyleyeyim. Çünkü, diş hekimi olan eşimin muayenehanesi ve kayınvalidemin evi bu cadde üzerindedir. Dolayısıyla bu cadde, en çok gidip geldiğim aynı zamanda çok sevdiğim yerlerden biridir. Çocukluğum ve lise yıllarım da bu cadde üzerinde geçmiştir diyebilirim.
Proje yürütülürken bir gelişme oldu, okurlarımız da haberlerimizden takip ettiler. Yeniden düzenlenen Işıklar Caddesi kaldırımlarında yer alan ağaçların hemen tamamı (bir ikisi hariç) kaldırıldı. Daha sonra Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Aktekin, bir açıklama yaparak ağaçların kesilmeyip başka nakledildiğini ama geri dönmeyeceklerini, ağaçlandırmanın sadece orta refüjde yapılacağını, çünkü ağaçların, engellilerin kaldırımı kullanmasını zorlaştırdığını söyledi.
Buyur buradan yak! Şimdi bu uygulamanın neresinden tutacaksın.
Büyükşehir Belediyesi bir kampanya yürütüyor, “Hepimiz Antalyalıyız” sloganıyla. Güzel… Destekliyorum, Antalya’da yaşayan insanlarda bu bilinç oluşturulmalıdır mutlaka.
Peki, hepimiz Antalyalıysak, Işıklar caddesinin peyzaj düzenlemesiyle ilgili kararları verenler ve projesini hazırlayanlar neden Antalyalı değil?
Bırakın Antalyalı olmasını, Antalya’da sadece bir yaz geçirmiş olan herhangi bir kişiye bu projeyi verseniz, kaldırımları ağaçsızlandırmayı düşünebilir mi?
Kestirmeden gideyim. Sevgili Hocam, Antalya’nın gölgede 45-50, güneş altında 80 dereceye kadar varan sıcağında, ağaçsız Işıklar kaldırımlarında nasıl yürüyeceksiniz? Yoksa bu caddede yürünmesin, sadece otomobiller geçsin diye mi düşünüyorsunuz?
Yöneticinin işi, önüne getirilen her projeyi beğenmek değildir. Peyzaj mimarınız kimdir bilmiyorum. Bu aklı size kim verdi onu da bilmiyorum? Ama ne o projeyi hazırlayan ne de beğenip kabul eden Antalyalı olamaz. Mimarınız, hem ağaçların olduğu hem de engellilerin kolayca kullanabileceği bir kaldırım çözümünü bulmak zorundadır.
Antalya’da kaldırımlar, yayaları yazın sıcağından, kışın yağmurundan koruyacak türden ağaçlar barındırmalıdır.
Hadi bütün bunları geçtik, çünkü alıştık Antalyalı olmayan mimarların, mühendislerin muhteşem projeleriyle Antalya’nın başına ördükleri çoraplara. Ama siz benim çocukluğumu, gençliğimi nasıl çalarsınız? O caddedeki kauçuğu, çınarı ne cüretle kaldırırsınız. O ağaçların altında ne anılarım var biliyor musun? Bu hakkı size kim verdi?
Hepimiz Antalyalıyız diye proje yürüteceksin, sonra Antalyalıyı yaşadığı sokağa, caddeye güzelleştiriyorum diye yabancılaştıracaksın.
Yok öyle yağma.
SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR