Bir haftada birikenler

Bazen yazmak gereken konular birikiveriyor. İnsan biriken ne kadar konu varsa hepsiyle ilgili birkaç söz etmek istiyor. Uzatmadan hemen birikenlerden bir ikisini konu edelim.

Geçen haftadan kalan bir konu: Antalyaspor. Kısaca bir özet geçersek. Kulüp Antalya Havaalanını işleten ICF şirketinden forma reklamı ister gibi yapmıştı. Bu firma da talep edildiği söylenen ama kendilerine resmi olarak iletilmeyen rakamı veremeyeceğini belirtip bir paket önermişti. Antalyaspor yönetimi de “Bu bizi kesmez” deyip teklif edilen rakamı geri çevirmişti. Bundan sonra gelişen utanç verici olaylar. Galeyana gelen taraftarın arabalara binip şirketin ortağına ait oteli basmalar, havaalanını basmaya kalkmalar falan.

Geçen hafta Antalyaspor yönetiminin bu zorbalığa neden sesini çıkarmadığını merak ettiğimi yazmıştım. Yönetimden tek satır yanıt gelmedi. Ama ne oldu? Söyleyecek sözü olmayan sokak adamlarının yöntemleri kullanıldı yöneticiler tarafından. Kim olduğunu öğrenemediğim kulüp yöneticilerinin dolaylı yollardan bel altına vurmaya çalıştığını öğrendim. Yönetici ciddiyetinden uzak sokak ağzı göndermeler hiç yakışmadı beyler. Konuyu saptırmanın hiç alemi yok ama ben bunu da normal karşılıyorum. Söyleyecek bir şeyi olmayan insanlar, özür dileme ya da susmayı tercih etmeyip terbiyesizleşebilir. Normaldir.

Ama ben hala merak ediyorum ve doğrudan, açık şekilde soruyorum: Doğrudan da yanıt istiyorum. Antalyaspor Yönetimi, bu yaşananları tasvip ediyor mu etmiyor mu? Yapılanlar zorbalık ve gaspçılık mıdır değil midir? Hiç ihtimal vermiyorum ama açıksözlü olmaktan kaçanlar akla başka şeyler getiriyor.

Uzatsam bu konuda söyleyecek çok şey var da bu tatsız konuyu hemen geçiyorum, sıkılmayın.

ANTALYA MÜZESİ

Sevgili Oğuzhan Özenci ağabeyim, nam-ı diğer Entelya, geçen hafta çok eskiden beri dile getirdiği bir önerisini tekrar gündeme ‘faş etti’ kendi deyimiyle. Oğuz Ağabey’in önerisi kısaca Antalya’ya bir simge arayanlar içindi. “Dünyanın en büyük arkeoloji müzesini kuralım. Bundan ala simge mi olur?” mealinde yazıp konuyu ortaya attı. Sonra da her zamanki gibi işe yarar fikirleri es geçme, ya da aman Oğuz’un fikrini kullanmayalım fikir benimdi diye prim yapmasın düşünceleriyle başkaca kimseden çıt çıkmadı.

Ta ki Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ziyareti için Antalya’ya gelinceye kadar. Antalya Arkeoloji Müzesi’ni gezen Bakan Günay, mevcut fiziki yapıyı hiç beğenmedi ve gelen haberlere göre yeni bir müze binası yapılması talimatı verdi.

Gerçi Türkiye’de öyle müze binalarını bakanın bir sözlü talimatıyla filan yapmak mümkün değildir ama yine de tedbirli olmakta fayda var.

Eyy Kültür ve Turizm Bakanlığı bürokratları. Madem Bakan bey talimat verdi. Siz de kendisine Oğuz Ağabey’in önerisi ile gidin. Deyin ki “Antalyalılar kente bir simge arıyorlarmış. Biz de yeni müze binası yapmaya girişmişken, ‘Dünyanın en büyük müzesini Antalya’ya yapalım’ diyorlar.” Bakalım Bakan Günay’ın buna tepkisi ne olacak.

İşin şakası bir yana hakikaten dikkate değer bir öneridir bence. Dünyanın en büyük müzesini yapmak bina anlamında öyle çok zor bir iş değil. En büyük müze binasını yaparsın da içini nasıl dolduracaksın?

İşte Antalya’nın en büyük avantajı, depolarda o kadar çok tarihi eser var ve kazılarda hala çıkmaya devam ediyor ki biz hakikaten dünyanın en büyük müzesini kolaylıkla yapabiliriz. Sabahtan girersin bir ucundan, öğle saatlerinde ara bölümdeki restoranda yemeğini yersin, akşama da sen bitiremeden kapanış sinyalleri çalar. İşte öylesi.

DOKUNDURAMADIĞIMIZ

Alevi kardeşlerimizin, TV’de evlilik programına katılan yaşlı bir aptalın ağzından kaçırdığı söz üzerine bu kadar tedirgin olup açıklama ardına açıklama, gösteri ardına gösteri yapmasını bir türlü anlayamadığımızı da yazacaktık ama yer yetmedi. Alevi dostlar bu hızla giderse bu konu haftayı da işgal edecek gibi duruyor. Hadi hayırlısı.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR