Antalya'nin Dogru, Tarafsiz, Bagimsiz Internet Sitesi

Ormanlarımız üzerindeki baskıya nereye kadar dayanabileceğiz? Biz dayanırız da ormanlarımız nereye kadar dayanabilecek merak ediyorum.

Geçen haftasonu, çocuklarla birlikte öğleden sonramızı Düzlerçamı Ormanı’nda geçirdik. Kentimizin hemen yanında nasıl olduysa kalmış bu tabiat parçasının güzelliğini bir kez daha yaşadık. Ormanda Güver Uçurumu’na doğru yürüyüş yaparken sağladığı bol oksijeni ciğerime çekerken, “Çocuklar benim yaşıma geldiklerinde bu güzellikleri yaşamaya devam edebilecekler mi?” diye düşünmeden edemedim. İçime bir hüzün çöktü. Orman havasının tadını çıkarmakta zorlandım.

Dönüşe geçtiğimizde biraz daha dikkatli baktım çevreye, beton Düzlerçamı Ormanı’nın içlerine kadar gelip dayanmıştı. Yolda otomobille ilerlerken sağ tarafa bakınca ağaçların arkasında villalar gözüme çarptı. Karamsarlık daha da bir çöktü üzerime.

Bugün SABAH Akdeniz’in sayfalarını çevirin, hatta gözünüzü bu yazıdan azıcık sağa çevirin. Daha önceki SABAH Akdeniz nüshalarındaki haberleri hatırlayın. Haksız mıyım karamsarlığa kapılmakta.

Sizce ormanlarımız dört bir taraftan gelen bu baskıya daha ne kadar dayanabilecek? Ne dersiniz?

Kurtarabilecek miyiz ormanlarımızı?

Bir yandan taş ocakları, bir yandan turizmciler, bir yandan müteahhitler, bir yandan köylüler, yerel yönetimler hatta devlet, herkes gözünü ormanlara dikmiş. Kimse gözünü diktiği alanın üzerindeki ormanla bir değerinin olduğunun farkında değil. Ormanı talan edecek,yapacağını yapacak, sonra ortada orman kalmadığı için yaptığı elinde öyle kala kalacak ortada, farkında değil.

En güvendiğim kamu görevlileriydi ormancılar. Ormanı gerçekten çok sevdiklerini düşünür, görürdüm. Canlarını verirlerdi yanan bir dönüm ormanı kurtarmak için.

Adamın biri çıktı.

Bir laf etti.

Bütün ormancıların kafalarımızdaki bu imajını yerle bir etti, gitti.

Olan gerçek ormancılara oldu.

Bugün 23 Nisan. Çocuklara armağan edilmiş bu bayram.

Gelin çocuklarımız için ormanlarımıza gözümüz gibi bakalım.

Orman yoksa, hava da yok, su da.

Orman yoksa geleceğimiz de yok.

Unutmayalım.