10 yıl sonra

İçinde bulunduğumuz hafta, düzenlenen etkinliklerden de anlayacağınız üzere Trafik Haftası. Haftaya, sürücülerimize yakışır bir kazayla başladık. Kazanın yaşandığı anda Trafik Haftası’nın açılış toplantısı yapılıyordu.

Ben, mevcut sürücülerle trafikte herhangi bir düzelme yaşanmasının mümkün olmadığına inananlardanım. Eğitim düzeyinden midir, insanlarımızın yapısından mıdır bilemiyorum hiçbir kampanyanın fayda sağlayacağına inanmıyorum.

Bu nedenle geleceği kurtarmak gerektiğini düşünüyorum. Anladığım kadarıyla Antalya Emniyet Müdürlüğü’nün trafikten sorumlu birimleri de mevcut sürücülerden umutlarını kesmişler ki bu yıl çocuklara yönelik kampanyalara ağırlık verdiler.

“Ailemin trafik polisiyim” filan gibi kampanyalarla mümkün olduğunca çok çocuğa ulaşmaya ve trafik bilincini arttırmaya çabaladılar. 10 yıl sonrasına yatırım yaptılar yani.

Bugün 8 yaşında olan minikler 10 yıl sonra sürücü belgesi alabilecek yaşa gelecekler. O nedenle bugün bu çocuklara bir şey öğretebilirsek ve aileleri kötü örnek olup öğretilenleri yıkmazsa 10 yıl sonra trafikteki düzgün sürücü sayısı artmaya başlayacak.

Bugünkü sürücüler için yapılabilecek en iyi şey ise mümkün olduğunca trafiğe çıkmalarına engel olmak. Nasıl mı?

Yapımı süren raylı sistem bunlardan biri ve en önemlisi örneğin. Antalya’da toplu ulaşım sistemi tam bir felaket olduğu için (minibüs ve otobüsler yenilense de değişen bir şey yok) herkes iyi veya kötü bir dört tekerlek, olmazsa iki tekerlek edinmeye çalışıyor bu kentte. Hatta, evde yaşayan sürücü belgesi sahibi her fert için bir motorlu taşıt edinenler de az değil.

Bunun sonucunda da “İki yıl önce 350 bin olan motorlu taşıt sayısı 550 bine yükseldi” filan gibi demeçler dinliyoruz.

Raylı sistemi açıklanan güzergahlarıyla tamamlayabilirsek ki onunda tamamının hayata geçmesi herhalde en az bir 6-7 yıl alır. Trafikteki araç sayısının bu hızlı artışı duracak. Hatta benim gibi düşünen pek çok kişi otomobilini garaja çekmeye başlayacaktır.

Yani trafikle ilgili bütün umutlarımız 10 yıl sonraya.