PSİKİYATRİST

Çeşitli Yaş Gruplarındaki Çocukların Boşanmaya Karşı Reaksiyonları (2)

            Bebekler: Henüz birçok şeyin farkında olmadığı, bebeklik çağındaki çocukların boşanmadan en az etkileneceği düşüncesi yanlıştır. Anne babanın duygu durumu ve enerji düzeyindeki değişimlere reaksiyon verebilirler. Boşanma sonrası belirgin davranış değişiklikleri; ağlama nöbetleri, uyku ve beslenme bozuklukları, oyuncaklara karşı ilgisini kaybetme sık görülür. Boşanma sonrası ayrılan eşler sorumluluk paylaşımı ve çocukla bir araya gelme planlamasını iyi yapmalıdır. Bu sırada çocuğun yanında ise asla kavga ve tartışma ortamına girmemelidir. Gündelik yaşamı sürdürmek, çocuk önünde sıcak davranabilmek, gerekirse aile ve yakınlardan yardım almak, çocuğu oyuncak gibi eşyalarından yoksun bırakmamak ve çocuğun temel ihtiyaçlarını zamanında karşılamak alınabilecek önlemlerdir.

            Küçük Çocuklar (2-4 yaş): Ebeveynlerden birinin gittiğini anlar fakat nedenini anlamaz. Uyku problemleri, bebekliğe dönme, endişe, içe kapanma, öfke, hırçınlık gibi davranışlar sergileyebilir. Normal yaşamını sürdürebileceği, destekleyici ve güven verici bir ilişki sunulması, çocuğun süreci daha kolay atlatmasını sağlayabilir.

Okul Öncesi (5-6 yaş): Belki de boşanmadan en ağır etkilenenlerdir. Çocuklar bu yaşlarda kendilerini hayatın dolayısıyla ailenin odak noktası olarak görür. Bu düşünce onları olası bir boşanmadan sorumlu hissettirerek suçluluk duygusuna iter. Çocuk aklıyla “ben akıllı durmadığım için anne ve babam kavga ediyor, bunun için ayrıldılar” tarzında düşüncelere boğulabilirler. Yeniden yatağını ıslatmaya başlama, parmak emme, yatmak için çoktan rafa kalkmış pelüş hayvanını ortaya çıkarma, beraber kaldığı ebeveyne ve çevresine saldırganlık davranışı ya da içe kapanma, geceleri kabus görme, yas tutma eğilimi sıklıkla görülen sorunlardır. Bu davranışlar çocuğun ne ölçüde korunmasız ve yardıma muhtaçlık duygusu içinde kıvrandığını gösterir. Gelecek endişesi taşıyabilir, istenmediğini düşünebilir, sakarlıklar görülebilir.

Duygularını açması konusunda yüreklendirmek, özel bir zaman ayırmak, boşanmadan sorumlu olmadığını, bakımının süreceğini ve güvende olduğunu sık sık vurgulamak, beraber kalmayan ebeveynin düzenli ziyaretini sağlamak yararlıdır.

            Okul Çağı (7-8 yaş): Anne-babanın artık birlikte olmayacağını ve birbirlerini eskisi gibi sevemeyeceklerini anlar.  Bazen annesini bazen de babasını hatalı bulur. Ayrılığın sebebi olarak bu yaştaki çocuk kendini suçlayabilir. Yaş ilerledikçe anne ve babası açısından olayı farklı farklı değerlendirmeye başlar. Kendini suçlaması azalır. Anne babadan birine kendini yakın hisseder. Ergenlik döneminde boşanma asıl anlamıyla kavranabilir. Ergen özellikle geleceği ile ilgili endişeler taşır. Anne ve babaya karşı zaman zaman farklı duygular içine girer. Olayı iki taraf açısından da değerlendirmeye çalışır. Boşanma sonrası ailedeki rol ve sorumluluk dağılımı ile ilgilenir Bir yakınını kaybetme duygusunu yaşar. Hala anne-babanın bir araya gelmesi umudunu taşıyabilir. Evden ayrılan ebeveyn tarafından istenmeme duygusu, okul ve arkadaş ihmali, gelecek endişesi, uyku ve iştah sorunları, baş ve karın ağrısı, ishal, sık tuvalete çıkma gibi bedensel sorunlar yaşayabilir. Okul çıkışı kimsenin onu beklemeyeceği korkusu taşıyabilir.

         Bazı anne babalar ayrılma yada boşanma niyetlerinden çocuğa bahsetmenin gereksiz olduğunu, kararı kendileri aldıklarından bu konunun çocukların işi olmadığını düşünürler. Boşanma kararı anne ve baba tarafından alınır. Ancak çocukların eşlerin böyle bir tercihleri olduğunu bilmeleri gerekir. Yoksa çocuğun sabah kalktığında annesini evde bulamaması ya da okuldan eve geldiğinde babasının artık o eve gelmeyeceğini öğrenmesinin yıkıcı etkisini tahmin edebilirsiniz. Zaman zaman aileler ayrılığı gizleyebilmek için farklı bahaneler ortaya atarlar. Babanın uzaklara çalışmaya gittiği yada annenin hastalığı nedeniyle hastanede yatmak zorunda olduğu gibi açıklamalar çocuğun zihnini karıştırır ancak gerçeği öğrenmesini engellemez. Bu tür açıklamalar çocuk ile ebeveyn arasındaki güveni sarsar ve ilişkiyi zedeler.

Kırıcı ifadeler kullanmadan duygularını açma cesareti verilmeli, bütün soruları yanıtlanıp diyalog kapısı sürekli açık tutulmalı, korku, depresyon gibi ruhsal sorunların işaretlerine karşı duyarlı olunmalı ve gerekirse profesyonel yardım istenmelidir. Birlikte geçirilecek özel zamanlar oluşturulması, her şeyin normal olduğu, ancak eskisine göre daha farklı yaşanacağının anlatılması, çocuğun özel yaşantısına saygı gösterilmesi yararlıdır.

         8-12 yaş: Bu yaştaki çocuklar her ne kadar kendilerine sunulan boşanma sebeplerine anlayışlı davranıyormuş gibi görünse de aslında yoğun bir kaybetme duygusu içine bürünürler. Bununla birlikte bu yaştaki çocuklar küçük yaştakilerin aksine suçu kendi üzerlerine almaz ve anne-babalarını suçlarlar. Büyüklerine öfke duyar, hayal kırıklığı yaşar ve kendilerini reddedilmiş olarak görürler. Yer yer anne ya da babadan birinin tarafını tutmak zorunda oldukları düşüncesiyle diğer tarafa düşmanlık besleme gibi davranışlar da ortaya çıkabilir. Hemen hepsi boşanmayı takiben okulda sıkıntı yaşar ve ders başarıları azalır.

         Bu yaştaki çocuklara boşanma ile ilgili sebepleri yalansız olarak aktarmak en iyisidir. Onlara çocuk muamelesi yapmak yerine bir yetişkin gibi davranmalıdır. Ayrıca çoğu çocuk aile içinde cereyan eden bu durumu arkadaşlarından ve öğretmeninden gizleme eğiliminde olduğu için, okulda ortaya çıkabilecek problemlerin biraz olsun önüne geçebilmek için öğretmenine mutlaka bilgi verilmelidir.

            Ergenler: Ergenlik çağının problemlerini üzerinde taşıyan çocuk boşanmanın ilave stresi ile karşı karşıya kalacaktır. İlk tepkileri genellikle anne ve babalarına daha mesafeli davranmaya başlamaları, ebeveynlerinden çok kendi arkadaşları ile vakit geçirmeleri ve aile içerisinde yaşanan bu olaydan dolayı çevrelerine karşı utanç duygusu beslemeleridir.
         Kız çocuklar genellikle erkeklerden biraz daha hassas tepki verir. Anne-babasına karşı ortaya çıkan güven kaybı nedeniyle karşı cinse karşı ilgisi artabilir ve bir koruyucu erkek arkadaşı olabilir, erken yaşta cinsel deneyimi olabilir.

         Erkekler ise daha agresif tepki verir. Dikkat edilmesi gereken ve olası en önemli sonuç küçük yaşlarda suç işlemeye meyil ile ıslahevlerinin yolunu tutmalarıdır.

         Öfke ve hayal kırıklığı içinde olabilirler, utanabilirler. Beraber olmadığı ebeveyn tarafından terkedilmişlik duygusu, ailede kontrol kurma çabası, abartılı davranışlar gösterme (olumlu ya da olumsuz), riskli davranışlar sergileme; okuldan kaçma, hırsızlık, madde kullanımı, kendine zarar verme yaşanabilir. Aileyi bir araya getirmeye yönelik “melek” olma gayreti görülebilir. Çabucak büyüyecekmiş gibi hissederler. İstenmediği düşüncesiyle ebeveynin birini ya da her ikisini hayatından çıkarma eğilimi gösterebilirler.

Boşanmanın her basamağında konuşmak, iki yönlü iletişim kurmak, gündelik yaşamın sürdürülmesine devam etmek yararlıdır. Ayrıca; bunun anne-babanın problemi olduğunu anımsatmak ve suçluluk duymasını engellemek, onu ebeveyn çatışmalarının içine sokmamak, çocuğu diğer ebeveynin (anne ya da baba) yerine koymamak önemlidir. Gerekirse profesyonel yardım alınmalıdır.

Görüldüğü gibi çocuklu ailelerde boşanmanın çocuklara göre ideal yaşını bulmak hemen hemen imkânsızdır. Anne ve babanın ayrılması her yaş grubundaki çocuğa oldukça ağır olabilen problemleri de beraberinde getirecektir. Çünkü ‘kutsal ve sağlıklı aile’ rüyası bebeklikten ergenlik çağına kadar her çocuk için aynıdır.
            ÖNERİLER

Çocukların birçoğu anne babalarının kendisi yüzünden anlaşamadığını ve boşandığını düşünebilir. Bu nedenle ebeveynler boşanma nedenlerini çocuklarına onların anlayacağı bir dille mümkünse birlikte açıklamalıdırlar.

Boşanmanın ne olduğunu ve boşanmadan sonra anne, baba ve çocuğun yaşamında ne gibi değişiklikler olabileceği konusunda çocuğu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek gerekir. Yeni düzenlemelerle ilgili kararlar alınırken çocuğun onayı alınmalı ancak çocuk karar verme sorumluluğu altında ezilmemelidir.

Boşanma sürecinde bakıcı, şehir veya ev değiştirme gibi yaşantı değişiklikleri ertelenmelidir. Yaşanması zorunlu bazı değişiklikler varsa, bunlara kademeli geçişler yapmaya gayret edilebilir. Çünkü her değişim, olumlu da olsa ekstra çaba gerektirir ve çocuğunuz için hepsine birden uyum sağlamak güç olabilir. Bu nedenle, boşanma sonrası çocuk, eşlerden hangisiyle kalacaksa, o ve çocuk ailenin boşanmadan önce yaşadığı mekânda yaşamaya devam etmelidir.

*       Evden ayrılan anne veya babanın çocuklarıyla birlikte geçireceği zamanlar, gerçekleştirilebilir ölçüde ve periyodik olmalıdır. Çocukların anne veya baba evden ayrılsa da ayrılanı düzenli olarak görebileceğini bilmeleri güven duygusu kazanmalarına ve bu durumu daha kolay kabullenmelerine yardımcı olabilir.

*       Söylenecekler kadar söylenmeyecekler de önemlidir. Çocuğa gereğinden fazla bilgi vermek ve sindiremeyeceği kadar detayları anlatmaya kalkışmak onun zihnini bulandırır ve sıkıntısını artırır. Konuşmaya başlarken keskin ifadelerden kaçınılmalı daha yuvarlak ve genel ifadeler kullanılmalıdır. Ayrılmanın nedenini açıklarken örneğin, baban başka biriyle yaşıyor diye söze başlamak çocuğun bu olaya saplanmasına ve başka açıklamalarımıza kulak vermemesine neden olur. Babanın başka biriyle yaşadığı ancak daha sonraki konuşmalarda açıklanmalıdır.

Ayrılığı izleyen ilk yıl taraflar açısından “duygusal şok” dönemi olduğundan anne veya baba ikinci bir evlilik yapacaklarsa bu dönemden sonra olursa daha iyi olabilir.

Anne babalar birbirlerinden ayrıldıklarını ancak, anne ve baba olmaktan ayrılmadıklarını unutmamalı ve bunu çocuğun anlamasını sağlamalıdırlar.

Anne babalar çocuklarını hiçbir şekilde birbirlerine karşı kullanmamalıdır. Eşler boşanmaları konusunda çocuklarından taraf tutmalarını, hakem olmalarını, haklıyı- haksızı, iyiyi- kötüyü belirlemelerini istememelidirler. Aynı zamanda anne babalar birbirlerine olan olumsuz duygularını çocuklarının yanında ifade etmemelidir.

Çocuklara boşanmadan dolayı suçluluk duygularını pekiştirecek söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Örneğin “.................. yapmasaydın. Yok yere senin yüzünden kavga çıktı” gibi.

Anne - babalardan her birinin aileleri, boşanma sonucunda alınan kararlardan haberdar edilmelidir. Çocuğun yaşayabileceği duygusal zorlanmaları daha kolay atlatabilmesi konusunda işbirliğine gidilmelidir.

Çocuğun yanında karşılıklı olumsuz duygular ifade edilmemelidir. Özellikle ailenin diğer fertleri, arkadaş ve komşularla boşanmayla ilgili konular paylaşılırken, çocukların aynı ortamda olmamasına dikkat edilmelidir.

Çocuğa her iki evde de dengeli ve eşit yaklaşım tarzında bulunulmalıdır. Taraflardan her biri hangi gerekçeyle olursa olsun çocuğun her istediğini yerine getirme davranışında bulunmamalıdır. Örneğin her istediğini alarak ve yaparak çocuğunuzun boşanma olayından daha az etkilenmesini sağlayamazsınız; sadece doyumsuz bir çocuk olmasına yol açmış olursunuz.

*       Bu durumun okul çağında olan çocuğunuzun derslerine de yansıma ihtimalini göze alarak, sınıf öğretmeni ve okul psikolojik danışmanı ile görüşülüp ortak bir çalışma içine girilebilir. Çocuğun, bir sorunu olduğunda danışabileceği profesyonel kişilerin olduğunu bilmesi önemlidir.

*       Anne – baba kendilerinde yaşanan bu sorunlarla baş edebilecek güç bulamıyorlarsa; kendileri için uzman bir kişiden yardım almalarında yarar vardır.

*       Çocuğunuza mümkün olduğu kadar fazla zaman ayırmalısınız. Onunla birlikte olabildiğiniz zamanlarda oyunlarına katılınız ve birlikte oyun oynayınız.

*       Çocuğunuzun duygularını rahat ifade etmesini sağlayacak ortamlar sağlayınız. Örneğin, “Babanın evden ayrılması bizi oldukça sarstı, seninde farklı duygular içinde olduğunu biliyorum” diyerek söze başlayabilirsiniz. Çocuğunuza onu dinlemeye ve anlamaya hazır olduğunuz fikrini vermelisiniz. Bunu yaparken ısrarcı olmayınız. Çocuk duygularını bir çırpıda ifade edemeyebilir. Onun ağzını arar ve ondan laf koparmak istercesine yaklaşmayınız.

*       Çocuğunuzun duygularını anlamaya çalışınız. Yargılayıcı ve suçlayıcı olmayınız.

*       Çocuğunuzun yanında eski eşinizi eleştiren, aşağılayan suçlayan sözlerden kaçınınız.

*       Bu süreçte çocukta yaşına göre beklenenin altında davranışlar görülebilir. Çocuk adeta geriye dönmüş ve bebeksi bir hal almış olabilir. Bu nedenle çocuğu cezalandırmayınız.

 Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist &  Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

www.antalyacinselterapi.com

Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.

1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5

Tel: 0 (242) 316 98 99

Yayın Tarihi
05.02.2012
Bu makale 8520 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!