1990'ların sonunda Mısır'ın yaptığını, daha zengin bir malzeme ve daha güçlü bir sunum ile yapmanın tam zamanıdır. Tarih adına, piramitler ve firavunlardan başka bir zenginliği olmayan Mısır, 1990'larda üç tane romanla Dünya'nın seyahat trafiğine ambargo koymuştu.
Christian Jaqo üç roman ile insanlığın merak eyleminin odak noktasına bu gizemli Ülkeyi ustaca yerleştirmişti.
Abartmamak kaydı ile edebiyat, Ülkelerin tanıtımında çok önemli bir silahtır. Zamanlaması ustalık gerektirir. Kitlelerin inanç ve düşünce iklimini iyi takip etmek şarttır.
İnsanoğlu, kriz zamanlarında gizeme, inanç sistemlerine, manevi iklimlere yakınlaşır. Dinin etkinliği yükselir. Duygusallık tavan yapar.
İşte bu nedenle tam zamanıdır diyorum. Merak ile karamsarlık arasında gidip gelen insanlığı bu coğrafyaya cezbedecek bir roman, bu romandan hazırlanacak bir senaryo ile bir film ve ruhları sarsacak bir müzik için tam zamanıdır.
Aklımda üç konu var.
Mevlana
Aziz Paul
Hz.İbrahim ve Urfa
Neden Dan Brown?
2003 yılında yazdığı Da Vinci Şifresi 2006 yılına kadar 60 milyondan fazla sattığı ve 44 dile çevrildiği için. Bir romanı ortalama 1.5 kişinin okuduğunu varsayarsak, tek kitap ile 90 milyon okura ulaşabilen kalitesi için.
Romanlarının geçtiği coğrafyaları çok ustaca anlattığı, okura, maceralar boyunca diyar diyar geziyor hissi yaşatabildiği için. Kendisini, gerilimin bir parçası gibi hissettirebildiği için.
Sahne olarak Anadolu'yu seçeceği bir tarihsel roman ile bu coğrafyayı en az 3-4 yıl boyunca milyonların hafızasına nakşedeceği ve gezip görme arzusu uyandıracağı için.
Neden Steven Spielberg?
Bir Musevi Yönetmenin çekeceği film ile, son zamanlarda hızla gerilen Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir yakınlaşma sağlanacağı için.
Tarihsel temalı filmlerde gereken, gerçeğe en yakın kurguyu sağlayabildiği ve konunun gerektirdiği objektif anlatım dilini başarı ile kullanabildiği için.
Schidlers List gibi bir film ile ayrımcılığa karşı en etkin mesajı verebilmiş, savaşı ve etnik ayrımcılığı ait olduğu yere, lanetliler müzesine yollayabilmiş marka bir film yapımcısı olduğu için.
Neden Vangelis?
Gerçek adı Evangelos Odysseas Papathanassiou olan sanatçı, komşumuzdur. Yunanistan doğumludur. Ege'nin havasını solumuş, suyunu içmiş, yemeğini yemiştir. En azından bir hemşerilik bağından söz edebiliriz.
Bizdendir, bizi anlar. En başta bunun için.
Hemşerilik bağlarımız sayesinde yukarıda saydığım üç konuya da vakıf olabileceği, Anadolu olarak vermek istediğimiz mesajı notalara yükleyebileceği için.
Conquest of Paradise filminde olduğu gibi, müziği bestelerken öyküyü yaşadığı, konunun özünü iliklerinde hissedebildiği için. Müziğini, filmin bütününe adeta rengarenk, şatafatlı bir asilzade giysisi gibi giydirebildiği için.
Notalarını, film izleyicisinin, üzerine binip senaryo içinde diyar diyar dolaştığı birer hayali zaman makinesi gibi kullanabildiği için.
Yakın bir zamanda…
Ülkeler değişecek.
İnsanlar değişecek.
Tatil alışkanlıkları değişecek.
Tatilden beklentiler değişecek.
Tatil kavramının aile bütçelerindeki sırası değişecek.
Kısaca, turizm sektöründe, ekmek artık aslanın midesinden de zor yerlerde olacak.
Türkiye turizminin rakip yelpazesi genişleyecek.
Sadece Ülkeler ve destinasyonlar değil, algılarla da mücadele etmek zorunda kalacağız. İnsanlar kılı kırk değil, kırkbir yaracaklar seçim yaparken.
Tatil yeri tercihlerini etkileyen küresel liberalizm, yerini sıkı bir milliyetçiliğe terk edecek. Paranın ülke içinde kalması eğilimi yaygınlaşacak. Tasarruf bir yaşam biçimine dönüşecek.
Tatil kavramı, deniz kenarında tembel tembel güneşlenmekten farklı bir içerik kazanacak. Kendi Ülkesini tanımak, kendi işletmeleri ile dayanışma içinde olmak modaya dönüşecek ve bu moda giderek güçlenecek.
Sadece ülkelerle boğuşmak bir yana, insanlarda kökleşen bu eğilimler ile de mücadele etmek zorunda kalacağız ve işimiz bir katalog ve bir broşürden daha fazlasını gerektiriyor.
Türkiye, sektörün geleceği adına, klasik satış ve pazarlama yöntemlerini aşan, insanların zihninde oluşan eğilimleri yenebilen, güçlü ve kesintisiz bir programı acilen üretmelidir. Bu görev, sektörün kurtuluş savaşı gibi bir yakıcılıkla önümüzde beklemektedir.
Broşürler, kataloglar, afişler, bilboardlar, hepsi etkili. Hepsi tüketiciye ulaşan mesajlar veriyor. Ama yetmeyecek. Yetmiyor da...
Bu yüzden bir yazar, bir yönetmen ve bir besteci diyerek söze başladım.
Önce bir roman
Bu coğrafyaya ait olduğu için bence Mevlana. Hayatı ve öğretisinin harmanlandığı, gerilimlerin ve usta işi analizlerin, okuru, uzun bir hayali yolculuğa çıkardığı, getirip Konya'ya bıraktığı bir roman...
Toroslar'ın ötesindeki yüzlerce yıllık manevi miras ile sahilleri, doğal güzelliklerimizi, tarihsel mirasımızı, kültürümüzü yoğurup okura lezzetli bir baklava tadında sunan bir roman.
Okuru meraktan çıldırtan, kitabı bitirir bitirmez hemen Anadolu'ya uçak biletini ayırtacak kadar yakıcı ve tahrik edici bir roman.
Bu romanın mesajlarının, Dünyadaki Mevlevi örgütlerinin gücü ve manevi etki alanı ile kaynaştığını düşünüyorum.
Amiyane tabirle tadından yenmez.
Bir yıl sonra da, romanın senaryolaştırılması ve Spielberg Usta'nın dehasının değdiği ve Vangelis hemşerimizin Akdeniz kokan ezgileri ile bir film.
Bu romanın ve filmin yaratacağı merak ve gezip görme arzusunu ustaca değerlendiren bir organizasyon. Bu merakı ve arzuyu kalıcı bir Anadolu bağımlılığına dönüştürecek usta işi gezi programları.
Muhteşem olur.
Bence geç kalınıyor.
Zaman farklı bir şeyler yapma zamanı.