Sen!…
Evet sen…
Bu Cumartesi Anaları’nın kuzularını, sırtlan gibi kapıp kaybeden şerefsiz!
Sen bir şerefsizsin. İnsana zulmeden en büyük şerefsizdir çünkü…
İşkence eden…
İnsanı eziyet ile öldüren ve mezarı bile çok görüp kaybedenlere verilebilecek en yakışır paye şerefsizliktir, alçaklıktır, çirkefliktir.
Seni normal bir anne ve baba doğurtmuş olamaz.
Bu vicdansızlık ve bu acımasızlık için sen olsa olsa bir çift iblisten fırlamış olmalısın.
Ya da şerefsizler mi demeliyiz?
Artık sürüde kaç çakal ya da sırtlan iseniz…
Gecenin bir vakti kan uykusundaki bir gencin üzerine çakal sürüsü gibi atlayıp kaçıran, işkencelerden geçiren, katleden ve kaybedenler…
Alayınıza yazıyorum bu yazıyı…
Alçaklar…
Hatta alçak kere alçaklar…
Tek başına sokağa çıktığında bir yarasa kadar korkak, aciz, ruhsuz, silik, zavallı…
Eline silah aldığında, bir de çakallar sürüsü tamamlandığında cengaver kesilen çirkin ruhlu, alçak, şerefsizler…
Bakın, sonunda o yıllardan beri ağlattığınız analar Başbakan’a kadar çıktılar…
Dahası da gelecek…
O Cumartesi Anaları milyonlara büyüyecek, alanlara gelecek ve yakalarınıza yapışacak.
Yok öyle yaptığınız şerefsizliklerin yanınıza kar kalması…
O kara kuyulara, kimsesizler mezarlıklarına sakladığınız gencecik bedenlerin hesabı sorulmayacak mı sanıyorsunuz siz şerefsizler?
O çürümüş bedenlerden geri kalan kemikleri bir tarafınıza yerleştirmek bile az gelir sizin çirkefliğinizin bedelini ödetmek için…
Ama daha da beteri olacak ey alçaklar…
Ey çakallar…
Ey sırtlanlar…
Ey şerefsiz kere şerefsizler…
Her kim iseniz…
Her ne amaçla bu alçaklığı yaptıysanız…
Hangi alçak kere alçaktan emir aldıysanız…
Hazır olun… Utançların en büyüğünü yaşamaya…
Biraz kalp ve surat varsa tabi…