‘Alanya benim Üniversite yıllarımda ilk tatilimi yaptığım yer. Acılı 1 Mayıs 1977 sonrasındaki moral ve ruhsal yıkımdan, Alanya’nın tarihi, havası, insanı, doğallığı sayesinde kurtulmuştum. Enfes bir Alanya Mayıs’ı içimde paramparça olan istinat duvarlarının bütün taşlarını yerli yerine koymuş, bana direnme gücü ve yeni yıkım ataklarına karşı sığınabileceğim sağlam duygusal mevziler kazandırmıştı. Bu Kente kendimi borçlu hissediyorum. Birkaç yazıda, sizlerle ve Alanya’nın politika üreticileri ile hayallerimi ve önerilerimi paylaşmak istiyorum.’
Alanya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Sayın Ahmet Sert’in 21 Haziran 2008 tarihli basın açıklamasından aktarıyorum;
“Alanya’da Oteller 80% oranında dolarken turizm sezonuna umutlu başlayan esnaf zor günler geçiriyor”
“Oteller bir an önce her şey dahil sisteminden vazgeçmelidir”
“Bu gidişle kepenk kapatacağız”
“Otellerdeki doluluk oranına karşın cadde ve sokaklarda müşteri sayısı artmadı”
“Bu sistem Turizm ve Kültür Bakanlığı aracılığı ile acilen değiştirilmeli”
Açıklamaları, son cümleye kadar içim burularak okudum. Üzüldüm. Ama, Turizm ve Kültür Bakanlığına yapılan çağrıyı okuduğumda, Sayın Başkan’ın şaka yaptığını düşünmeye başladım. Ya Türkiye’yi 1990 öncesi Sovyetler Birliği, şimdilerin Kuzey Kore’si ile karıştırıyor, ya da Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın, sektörün yasal zeminini kurgulayan, yön veren ve altyapıyı sağlayan bir Kuruluş olduğunun farkında değil. SBKP Parti Komiserliği sanıyor olmalı.
Buna benzer çıkışları vakti zamanında at sırtında köy, kasaba gezen çerçiler, bakkallar açılmaya başladığı zaman seslendirmişlerdi. Birkaç yüz yıl önce matbaa devreye girdiğinde de hattatlar. Eminim,1900’lerin en gözde ulaşım aracı faytoncular da, otomobiller ve tramvay devreye girdiğinde aynı minvalde isyan bayrağını açmıştırlar. 1990’ların sonlarına doğru mantar gibi biten süpermarketlerin, alışveriş merkezlerinin de bakkal amcaların yüzünde yarattığı hüznün bizzat tanığı olduk. Liste uzar gider. Çünkü hayat uzayıp giderken ardında hep acılı, üzgün ve dışlanmış mağdurlar bırakıyor.
Sayın Başkan’ın bu çıkışı, yaklaşmakta olan oda seçimlerinde, görev süresindeki icraatını sorgulamaya hazırlanan üyelere dönük bir yatırım gibime geliyor.
Sanıyorum o da, hayatın Türkiye Turizmini günün gereklerine göre yönlendirdiğinin farkında. Her Şey Dahil, nasıl ki birkaç turizmcinin egzantrik bir atılımı olarak sisteme girmemişse, uygulamadan kalkışı da sektör içinden ya da sektör dışından bireylerin muhalefeti ile olmayacak.
Ekonominin tüm alanlarında olduğu gibi, turizmde de hem gündemi hem de işleyişi bizatihi hayatın kendisi belirler. Ki, günümüzde hayat, ilerlemenin motoru olarak rekabeti dayatıyor. Paranın sahibi olan tüketiciyi cezbetmek uğruna, rakiplerinizden bir adım önde olma zorunluluğu, hep daha iyiyi, daha kaliteliyi, daha hesaplı olanı aramaya itiyor işletmeleri. Bugün itibarıyla Antalya’da mevcut yatakları doldurabilmenin yolu iyi uygulanan her şey dahil sisteminden geçiyor.
Aslında, hayatın dayattığı sistemi sorgulamak bu yazının konusu değil. Ben Alanya özeline geçeyim ve bazı sorularımı seslendireyim;
Sayın Başkan,
Alanya, Türkiye’nin en eski, en bilinen, kimliği en pırıltılı ve tarihi geçmişi en ışıltılı Kentlerinden birisi. Alanya ismini ön plana çıkaran bir sosyokültürel derinlik de cabası. Kimi talihsiz gelişmeler imajını bir parça flulaştırmış olsa da, bugün Avrupa’da herhangi bir Ülkede ‘ Alanya ‘ deseniz, bence en az beş kişiden bir tanesinin gözleri parlar ve son derece olumlu düşünceler ifade eder.
Alanya’yı, bir bütün halinde, Dünya Turizm pazarına sunabileceğiniz tek bir ürün olarak hayal ettiniz mi hiç? Kaç üyeniz olduğunu bilmiyorum. Ama Alanya nüfusuna bakarsak en az 5000 üyeniz olması muhtemel. Bir gün bu beş bin üyenizi Alanya Stadyumuna toplayıp hem kendi gelecekleri adına, hem Alanya’yı bir marka olarak Dünya pazarlarına tanıtma adına neler yapabileceğinizi bir beyin fırtınasında tartıştınız mı?
Sanmam. Ama yanılıyor olmayı da şiddetle isterim.
Alanya’da çok güçlü ve entelektüel derinliği olan bir sosyal yaşam birikimi var. Sivil Toplum Kuruluşları da oldukça güçlü .
Bütün bunlara ek olarak bir de yabancı kültürde yetişmiş, Dünyayı takip eden ve gelip hemşeriniz olmayı seçen gönüllü müttefikleriniz de cabası. Bir dönem zirveye çıkan konut satışlarına güvenerek konut fiyatlarını akıl almaz noktalara çıkartıp, bu satışları dibe vurdurmanıza rağmen, hala hatırı sayılır ölçüde AB kökenli hemşeriniz yaşıyor Alanya’da.
Her ne kadar siz onlara bir ibadethaneyi uzun ve zorlu bir süreçten sonra bahşetmiş olsanız da. Her ne kadar, her yabancı düşmanı harekette pır pır eden yüreklerine geleneksel konukseverliğinizden damıtılmış bir serinlik veremeseniz de. Her ne kadar ‘ yabancılara mülk satışı vatan hainliğidir’ fetvasını marifet sanan Devletçi dönem artığı, Politbüro özlemcilerine karşı onlara kol kanat geremeseniz de, onlar Alanya’lı hemşerileriniz.
Siz onların enerjisini Alanya’nın gelecek mücadelesine kanalize edemiyorsunuz
Bu dağınıklık nedeniyle yapamadıklarınıza gelelim;
Tarihi ile, coğrafi konumu ile, popülaritesi ile bugün İl olan birçok ilden daha fazla İl olan Alanya’yı hala hak ettiği bu payeye kavuşturamadınız. Alanya, bu durumu ile sofraya çağırılması hep unutulan evin üvey oğlundan farksız. Ya da mahalledeki oyunlarda hep dışarıda bırakılan, oyunu, uzaktan, gözlerinden yaşlar aktı akacak bir halde izleyen mahzun çocuk diyelim.
Alanya-Gazipaşa bandının talihini değiştirecek olan Havaalanını hala açtıramadınız. Açtırmak bir yana doğmamış çocuğa don biçer gibi ismi üzerinde tartışıyorsunuz. Enerjinizi bu tali konuya harcıyorsunuz. Bana, politik dezavantajlardan, konjönktürden bahsetmeyin sakın. Alanya’yı Dünyanın vitrininde en cazip yerlere taşımak için muhteşem bir fırsat olan bu Havaalanı için yüz binleri , yasallığı aşmadan Ankara’ya taşıyamıyorsanız, yaşadığınız sıkıntıların kaynağı için Her şey Dahil uygulamasına saldırmayacaksınız. Abes olur.
O Havaalanı ki, açıldığı anda, Avrupa ve BDT Ülkelerindeki satış ofislerinde Alanya broşürleri tozlu raflardan müşterinin hemen gözüne çarpacak tezgahlara inecek ise, kusura bakmayın ama kaybedilen her günün sorumlusu sizlersiniz.
Akdeniz ve Atlantik, artık, onlarca kez ziyaret ettikleri bilinen limanlardan ve aynı karşılama ritüellerinden bıkmış, farklı kültürler, farklı coğrafyalar, farklı lezzetler arayan dolar,euro milyoneri zengin kruvaziyer yolcuları kaynayan gemilerle dolu ve siz hala bu gemilerin önüne Alanya’nın binlerce yıllık mirası, muhteşem coğrafyası, binbir lezzetli mutfağı ile çıkıp rotayı Alanya’ya çevirmelerini sağlayamıyorsanız, Her şey Dahil’e saldırmak çok abes olur.
Nerede dev gemilerin yanaşacağı büyüklük ve kalitede limanınız? Nerede cıvıl cıvıl liman lokantalarınız, Alanya’ya özgü karşılama ritüelleriniz, müziğiniz? Nerede bu gemilerden inenleri ‘ Alanya’ya geldik ‘ diye mutlu edecek Alanya kimliği ve davetkarlığı ?
Tarihi aidiyetlerinizden birisi olan Pamphlia’nın ‘’çok ırklı, çok cinsli’ anlamına geldiğini, bu mirasın bile doğru işlenmesi ve parlatılması halinde en güçlü pazarlama ve tanıtım silahlarınızdan birisi olabileceğini ben yeni öğrendim.
Siz, Alanya’da yaşayan Norveçliler, İrlandalılar, Almanlar, İngilizler, Türkler, diğer İskandinavlar ile birlikte adeta bu tarihi mirası yaşatan Alanyalılar, bu tanımlamayı bugüne uyarlayarak neden değerlendirmezsiniz ki? Büyük İnsanlık idealinin hayata geçtiği bir yeryüzü köşesi olarak bu muhteşem avantajı, rakiplerinize tur bindirmek için kullanmaktan sizi alıkoyan nedir?
Sayın Başkan,
Hele mutfağınızın detaylarına hiç girmeyelim. Şimdi size, konuklarınıza evsahipliği yapacak Alanya kimliğinin olağanüstü bileşenlerinden olan yemeklerinizi sayacağım, çoğunu bilemeyeceksiniz. Ben üzüleceğim. Bütün caddeleriniz fast food restoranları ile dolu. Bir zamanlar Çin Mutfağı bile vardı, bilmem duruyor mu? Ama nerede Alanya mutfağı? Alanya’ya gelsem bana Yarpuzlu Akdarı Çorbası, Şepit, Döğme Aşı, Laba, Bumbar, İlibada sarması, Göleviz, Taze Ülübü Yemeği, Taze Bakla yemeği, Gocaağaç mantarı, Öksüz Helvası,Çigirdik, Kırtakı, Çağla cacığı yedirebileceğiniz bir yer var mı?
Siz bakmayın bugün başka yerlerin geçici doluluklarına. Onların, Anadolu’yu yansıtmayan ürünleri bir süre için revaçta olabilir. Ama yarın o ürünlerin daha kaliteli ve daha ucuz muadilleri tıpkı Çin ürünleri gibi pazarı sardığında kökü olmayan bu tarzı benimsediklerine pişman olacaklar, emin olabilirsiniz.
Gelin. Sayın Belediye Başkanı’nın öncülüğünde en az on yıllık bir master plan ile Alanya turizminin, alternatifi olmayacak ürününü, tarzını yaratın. Bu tarzın nüfus kağıdında Alanya yazsın. Pamphilia yazsın. Alanya’nın kadimden beri insanoğluna beşiklik yaptığının kanıtlarını mutlaka sürün piyasaya. Kadıini Mağarasında bulunan kemiklerde yapılan incelemeler buralarda tarih öncesinde kafatası ameliyatları yapıldığını kanıtlıyor. Bu geçmişe sahip çıkın. Köklerinize tutunun.
Ama önce gidin şu Ankara bürokrasisinden Havaalanınızı söke söke alın.
Un, yağ, şeker hepsi var sizde.
Öncü olun. Ateşi hep birlikte yakın. Ömrümüz olursa on yıl sonra bana hak verirsiniz sanıyorum.
Gönül borcumu hala şiddetle hissediyorum. Bu satırların yazarına ihtiyaç duyarsanız Alanya’nın emrindeyim.