PSİKİYATRİST

Yaşamın Akışı İçinde Ne Kadar İyimser Olabiliyor sunuz?

Gelecekle ilgili olumlu duygular; İNANÇ, GÜVEN, ÖZGÜVEN, UMUT ve İYİMSERLİK…

Kötü olaylar meydana geldiğinde, İYİMSERLİK  ve UMUT depresyona karşı daha iyi direnmeyi sağlar. Zorlayıcı işlerde performansı artırır ve fiziksel sağlığı iyileştirir.

Kolay havlu atan insanlar, başlarına gelen kötü olayların nedenlerinin kalıcı olduğuna , sona ermeyeceğine, her zaman orada olup yaşamlarını etkileyeceğine inanırlar.

ÇARESİZLİĞE KARŞI DİRENEN İNSANLAR…

Kötü olayların nedenlerinin geçici olduğu inancındadırlar.

           KÖTÜMSER : Kötü olayların uzun süreceğine ne yaparlarsa yapsınlar bu olaylardan zarar göreceklerine ve bu olayların kendi yaradılışlarından kaynaklandığına inanır. Hemen  yenilgiyi kabullenip ve daha sık çökkünlük yaşarlar.

       İYİMSER: Başlarına benzer kötü olaylar geldiğinde; tersliklerin geçici olduguna ve bunların nedenlerinin tek bir olguyla sınırlı olduğuna inanma eğilimi gösterirler. Söz konusu olayların kendi yanlışlarından kaynaklandığını düşünmezler.

İyimserler söz konusu tersliklerden kötümserler denli etkilenmemektedir.Ters bir durumla karşılaştıkları zaman, onu üstesinden gelinmesi gereken bir zorluk olarak görür ve bu durumun üzerine gitmekten çekinmezler.

Okul ve iş yaşamlarında genelde daha başarılı oldukları saptanmıştır.

ÖNEMLİ OLAN BİR BAŞARISIZLIK GÖSTERDİĞİMİZDE NE DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDÜR…

Daha doğrusu olumsuz düşünüp düşünmediğimizdir. Yolunda gitmeyen durumlar karşısında kendi içimizde yaptığımız yıkıcı konuşmaları değiştirmek,iyimserliğin önde gelen becerisidir. Dolasıyla olaylar kişisel denetim başarıları ya da başarısızlıkları olarak görülebilir. Gerçekten ”sakınılan göze  çöp batar”.

Kötü olayları HER ZAMAN ya da HİÇBİR ZAMAN olarak düşünüyor, bunları değişmez özellikler olarak görüyorsanız olaylara kötümser bir yaklaşımınız var demektir.

Terslikleri ZAMAN ZAMAN ve SON ZAMANLARDA diye düşünüyor bunlar için nicelik gösteren anlatımlar kullanıyorsanız ve bunları geçici koşullara bağlıyorsanız, iyimser bir yaklaşımınız var demektir.

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK…

Yaptığımız ya da yapacağımız hiç bir şeyin bir değerinin olmayacağı düşüncesinden kaynaklanan, bir yenilgiyi kabul etme, tersliğin üstesinden gelmek üzere yapacaklarını artık yapmaz olma tepkisidir.

İyimser bir yaklaşım yaşanan çaresizliğe son verirken kötümser bir yaklaşım yaşanan çaresizliği  geneller.

Kötü olaylar karşısında ne denli çaresiz kaldığımızı önemli ölçüde belirleyen, bu olaylar karşısında kendi kendimize ne söylediğimizdir.

Başarısızlıkları için genel birtakım açıklamalar getiren insanlar; belirli bir alanda başarısız oldukları zaman her şeyden geri çekilirler.

Başarısızlıkları için özel birtakım açıklamalar yapan isnsanlar ise yaşamlarının o alanında çaresizlik yaşayabilirlerken diğer alanlarında yollarını yüreklilikle sürdürürler.

KÖTÜMSER “derslerde hiçbir şey öğrenemiyorum”

İYİMSER      “hiç bişey öğrenemedim”

KÖTÜMSER “Erkeklere güvenilmez, bundan sonra girilecek bütün ilişkileri olumsuz  ”

İYİMSER “bana güven vermeyen bir ilişki yaşadım, bugüne dek güven vermeyen ilişkiler yaşamış olmam bundan sonrada yaşamayacağım anlamına gelmez “

İnsanın başından geçmiş olaylara kalıcı açıklamalar getirmesi uzun süreli çaresizliğe neden olurken geçici açıklamalar getirmesi ona esenlik kazandırır.

Başımıza kötü bir şey geldiğinde bundan yalnızca KENDİMİZİ ya da BAŞKALARINI ve DIŞ KOŞULLARI sorumlu tutabiliriz.

Başarısız oldukları her zaman yalnızca kendilerini suçlayan insanlar benlik saygılarını yitirirler. Kendilerini değersiz ve yetersiz biri olarak görürler.

Dış etkenlerin de önemli bir etken olabileceğini düşünen insanlar ise benlik saygılarını yitirmezler.Kendilerini hemen suçlayıveren insanlara göre kendilerini daha az severler.Ancak başarı kazanmakiçin, başarısızlıklarımızda ki sorumluluk payımızı doğru saptamamız gerekir. İnsanlar başarısızlıklarının yeteniksizlik, düşük zekalılık gibi kalıcı bir nedenden kaynaklandığına inanırlarsa bunları değiştirmek için çabalamazlar.

Oysa yeterince çalışmamak gereken önemi vermemek gibi geçici bir nedenden kaynaklandığına inanırlarsa bu etkenleri ortadan kaldırmaya çalışırlar. Dolasıyla daha başarılı olmabilmeniz için kötü olayları geçici etkenlerle açıklamanız daha doğru olur dolayısıyla kötü olayın nedeni her neyse onu değiştirebileceğinize inanırsınız.

Kişinin kendini yenik düşüren düşünme biçimi, kötü olaylara kişisel kalıcı ve genel bir takım açıklamalar getirmesinde yatar. Bu tür bir yaklaşım sergileyen insanlar bir kez başarısızlık gösterdiğinde bunun tek sorumlusunun kendileri olduğuna başarısızlık etkenlerinin hiç değiştirilmeyecek kalıcı etkenler olduğuna inanırlar ve bu başarısızlıklarını genelleyerek bunları tüm yeni durumlara yansıtırlar.Söz gelimi bir işe kabul edilmeyen biri “hiçbir işveren beni işe almıyor” (genelleyici bir açıklama) ve hiç birzaman iş bulamayacağım (kalıcılaştıran bir açıklama)diyebilir. Bu tür açıklamalar, kişide daha sonra hiçbir işe kabul edilmeyeceği beklentisi yaratır. Ona göre yalnızca bu işe kabul edilmemiş değildir, artık hiçbir işe kabul edilmeyecektir. Dolasıyla, bu tür bir açıklama biçimi gelecekteki tüm iş başvurusu girişimlerini engelleyecektir.Bir de buna kabul edilmeme nedeninin büyük ölçüde kişisel olduğuna inanmanın “ben işe alınacak biri değilim” eklenmesi benlik saygısına büyük ölçüde zarar verecek dolasıyla onu hem başarılı olmaktan alıkoyacak hem de mutsuz edecektir. Buradan olmak üzere istenmedik olaylar karşısında kötümser bir açıklama getiren insanlar büyük bir olasılıkla çökkünlük yaşayacaktır. Öte yandan iyimser bir açıklama getiren insanlar çökkünlük yaşamaya karşı koyma eylemi göstereceklerdir. Bu yüzden kötümserlik çökkünlük geliştirmeye yakınlaştıran çok öenmli bir etkendir. Kötümserlerin çökkünlüğe girme olasıklarının iyimserlere göre sekiz kat daha yüksek olduğu bulunmuştur.

ÇOCUK EĞİTİMİNE YANSIMALARI…

Çocuk eğitiminde de benzer birtakım etkenler söz konusudur. Gündelik olaylar karşısında getirdiğiniz gelişigüzel çözümlemeleriniz genelde iyimser ise çocuğunuzdakiler de iyimser olacak, genelde kötümser ise çocuğunuzunkiler de kötümser olacaktır; çocuğunuz yaklaşımları konusunda sizi örnek alacaktır. Ayrıca çocuğunuz bir başarısızlık gösterdiğinde onu eleştirme biçiminiz kalıcı ve yaygınsa, çocuğunuzun kendisiyle ilgili görüşü kalıcı ve kötümser olacaktır.

Diğer bir etken de çocugun erken dönemlerde yaşadığı yitimlerin ve örselenmelerin ne ölçüde gerçek olduğu ya da ne ölçüde bir gerçeklik olarak algılandığıdır. Çocuk başına gelen kötü olayların değiştirilebilir ve atlatılabilir olduğu algısı geliştirirse iyimser olur. Ancak tersi bir algı gerçekleştirirse ya da söz konusu olaylar gerçekten kalıcı ve yaygınsa iyimser olmakta zorlanabilir.

DEĞİŞİM….

İyimserlik yaratmanın iyi belgelenmiş bir yöntemi, kötümser düşüncelerin fark edilmesi ve bunlara karşı çıkılmasından oluşur. İstenmedik bir durumla karşılaştığınız zaman bu durumla ilgili olarak kendi kendinize yaptığınız açıklamalara kulak vermelisiniz. Açıklamalarınız kötümser açıklamalarsa bunlara etkin bir biçimde karşı çıkmalısınız. Düşüncelerinize karşı çıkarken bir seçenek olabilecek yeni düşünceler üretmeye çalışın. Bunlar daha gerçekçi daha mantıklı daha işlevsel ve işe yarar düşünceler olmalıdır. Geliştirdiğiniz bu yeni alışkanlığın kendiliğinden yapıverdiğiniz kötümser açıklamaların yerini almasını sağlayabilirsiniz.

 

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist & Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

www.antalyacinselterapi.com

Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.

1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5

Tel: 0 (242) 316 98 99

twitter/ Dr.SevilayZorlu

 

Yayın Tarihi
12.08.2017
Bu makale 1463 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!