TSK Terör Örgütü!

“İlklerimizle” iftihar edebiliriz: Türkiye tarihinde, hatta dünya tarihinde “ilkler” başarmaktayız… Yedi yüz kişilik Türk Ordusu’na komuta etmiş emekli Orgeneral–eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, iç ve dış düşmanlara karşı korumaya and içtiği Türkiye Cumhuriyeti hükümetini devirmek için terör örgütü kurmak, yönetmek suçundan, yani Ergenekon “çetesinin başı olmaktan yargılanacak!
Başbuğ Paşa, Org. Başbuğ, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 Ocak’ta tutuklanmıştı. İddianamenin hazırlanması sona ermiş: Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan 39 sayfalık iddianamede, Başbuğ için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor… “Yüce Divan”da değil, Özel Yetkili Mahkeme’de yargılanacak!
İddia bu olduğuna göre TSK, PKK gibi bir terör örgütü!
Bu mantıkla ve bu çığır açıldıktan sonra, makara geriye sarılarak suçlamalar Mustafa Kemal’e, İsmet Paşa’ya, Mareşal Feyzi Çakmak’a kadar, hatta Enver Paşa’ya gidebilir. Malum ya, Damat Ferit’in, Vahdettin’in zamanında onların Nemrut Mustafa Divan-ı Harbi’nde yargılananları için ve zamanın Şeyhülislamı tarafından da idamları için fetva çıkarılmıştı!
**
Türk Ordusu’na ve komutanlarına karşı Fino köpeklerinin havlamalarıyla başlayan sürek avı devam ediyor. Bazı malum yazarlar ve de savcılar için Koca Genel Kurmay Başkanı’nı ve generalleri karşılarında esas vaziyette durdurmak ne keyiflidir kim bilir!
“Şeriatın kestiği parmak acımaz” derler; bilmem başkaları selefi Sayın Orgeneral Yücel, Komutanlar ve geçme subaylar bu durumda ne hissederler, ne derler… ama ordusuna bağlı bir vatandaş olarak benim yüreğim acıyor. Sadece sevgili Başbuğ Paşa’nın bu duruma değil, Türk Ordusu’nun PKK gibi bir terör örgüsü yerine konmasına!
**
Diğer taraftan Balyoz Planı" davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu, eski Genelkurmay başkanları emekli orgeneraller Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ'un, tanık olarak dinlenilmeleri amacıyla 2 Mart Cuma günü yapılacak duruşmada hazır bulunmaları için ilgili yerlere yazı gönderdi.
Bakalım bu davadan de hangi iddialar ameller ve tutuklamalar, suçlamalar çıkacak?
***
Yarıya ve adalete güvenmek gerek… Ama hangi adalete ve hangi yargıya? Bakın Başbakan danışmanlarından milletvekili ve köşe yazarı Yalçın Akdoğan’da adalete pek güvenmiyor. Savcıların MİT mensupları ifadeye çağırmaları üzerine ve savcılara hitaben: “Ya bir adım ötenizi bile görmüyorsunuz ya da bu tezgahın bir parçasısınız!” diyor ve ekliyor: “Her türlü oyunun farkındayız.”… “Erdoğan’ın, kendisinin görevlendirdiğini söylediği Hakan Fidan hedefe konularak, Başbakan’a karşı hamle yapılıyor… Bazı savcı ve polisler mi böyle bir durumu planladı mı, yoksa onların girişimi sonrası birileri bu görüntüyü oluşturmaya mı çalışıyor? İstemeden böyle bir duruma sebep oldularsa, bir adım sonrasını göremeyecek bir yetersizlik içindedirler. Bilerek yaptılarsa, bir tezgahın parçası olmuşlardır!”
***
Evet hangi yargı.. Başbuğu suçlayan yargı mı, yoksa Hakan Fidan’ı suçlayan yargı mı veya TBMM’de kabul edilen yeni yasa değişikliğine göre Fidan’ın ifade vermesine engel olacak ve dolayısıyla Erdoğan’ı koruyacak yargı mı?
Sonunda herhalde, ilahi adalete güvenmek gerek… Allahın adaleti de ağır olur ama biraz geç olur!
Türkiye’de erkler hiç bir dönemde bu ”Muhteşem On Yıl”da olduğu kadar bölünmemiş ve adalet bu kadar çelişmemişti!
***********
Aziz Yıldırım’a şike davasından dolayı Silivri’de çadırlar kuracak kadar ilgi ve destek gösteren necip halkımızın Başbuğ ve komutanların davalarına adeta seyirci olarak kalmalarına hayret ettim … Demek asker olmak yerine sporcu olmak lazımmış.
Ben 27 Mayıs’tan sonra Yassıada’ya tıkılırken ada komutanı Tarık Güryay, futbolcu Baba Günz’ün kardeşi olduğunu öğrenince üzülerek” Neden sende futbolcu olmadın “demişti. Bu da çok acı bir durumun” latifesi”!