Büyük sürpriz

Gözlerimiz “Işık Şehri” Paris'te, kulaklarımız, Anayasaların, hürriyetlerin vatanı Fransa'nın Senatosundaydı. Nefeslerimizi tutmuş bekliyorduk; 1915’te zamanın Türk devleti tarafından Ermeni Soykırımı yapıldığı iddialarını inkar edenleri hapis ve para cezasına çarptıracak yasa kabul edilecek mi diye! Ve sonunda, “Hayret!" Yasa Senatoda da, 86’ya karşı 127 oyla kabul edildi. Bunun böyle olacağı yıllardan beri bu konuda olanlardan belli idi. Karalarını vermişler. Ama bazılarının, hatta Erdoğan'ın umudu, Parlamentoda 60 kişinin Anayasa Mahkemesine başvurup yasanın iptalin istemelerinde... Ham hayal!
***
Bu ortamda gerçekleri dile getirmek hatta tartışmak güç! "Kararı tarihçilere bırakın" demek boşuna. İngiliz tarihçi Profesör Bernard Lewis bunu yapmaya çalışmıştı ama cezalandırılmıştı. ASALA'dan bomba tehdidi almıştı.
Ben şahsen bu konudaki gerçekleri, asıl Türklere karşı Ermeni mezalimi yapıldığını, tanıklarından bildiğim kadar dışarıda ve içeride anlattım. Şimdi artık abesle iştigal etmeyeceğim.
***
Önceki akşam İngiltere'de BBC'den aradılar ve senato kararı konusunda yorumumu istediler. Gerçekleri anlatmaya çalıştım. Dedim ki: “Bu konuda asıl hayretten öte dehşet verici olan, hürriyetlerin vatanı bildiğimiz Fransa'nın Parlamentosunda Sarkozy'nin politika ve oy çıkarları uğruna söz ve ifade hürriyetine bu derecede aykırı bir yasanın kabul edilmesidir!" Ve sonunda ekledim: “Farz edin ki, Türk Parlamentosunda 'Ermenilere soykırımı yapıldı ve Türkiye özür dileyecek demek hapisle cezalandırılacak' şeklinde bir yasa kabul edildi. Türkiye'de hürriyetler kısıtlanıyor diye dışarıda ve Türkiye içinde koparılacak yaygaraları düşünün!"
Ve farzı “muhal” ya: Fransa'da Ermenilerden fazla Türk olsaydı, Sarkozy oy hesaplarıyla böyle bir yasa ç1ıkarmaya teşebbüs eder miydi? Ama o zaman belki Türk oyları için, “Ermenilere soykırımı yapıldı” diyenleri cezalandıracak bir yasa çıkardı!
Evet, "Aydınlanma” çağının öncüsü, anayasalar, hürriyetlerin vatanı Fransa'da işte böylesine bir çifte ölçü ve "küçük politikacılık" ayıbı!
***
Ermenilerden özür kampanyası cengaverlerinden Birand, D kanalında bu haberi sunarken, Başbakanı soğukkanlılığından ötürü övdü. Bir bakıma haklı. Bundan önce benzer durumlara iktidar kükrerdi, tehditler savururdu. Fransa'ya karşı yaptırımlardan söz edildi. Ama arkası gelmedi. Saman alevi gibi söndük. Bu da düşmanlara cesaret verdi… Ama galiba şimdi Erdoğan da biraz aşırı fazla soğukkanlı… Adeta “Dur bakalım neler olacak” beklentisi içinde. Ama artık ne olacağı besbelli. AKP iktidarının bu konuda en kesin yaptırımları hemen uygulaması gerek. Tabii Fransa ile ekonomik ve ticari ilişkilerin kesilmesi bazılarını Fransa ile işlerine sekte vurmayacaksa!
***
Ben bu yaşımda Fransa'ya gidip Concorde Meydanı'nda televizyon kameralarına, "Ermenilere soykırım yapılmadı" diye bağırmak isterim. Bugünkü Fransa'nın Bastil zindanına sokulmaktan onur duyardım. Keşke Erdoğan da böyle yapsa! Onu hapse atarlar mı bilmem ama işte o zaman Türklerin “Kahramanı” olurdu.
Fakat Ermenilere ve destekçilerine cesaret veren bir şey var: Bizim içimizde buna inanmış, Ermenilerden özür dilemek çabasında adamlar, kadınlar var. Ve tam şu sırada, "Hepimiz Hrant Dinkiz, hepimiz Ermeniyiz" diye İstanbul sokaklarında ayaklanmışlar! Düşmanları neden hâlâ dışarıda ararız!
***
Erdoğan bu sırada “Eski Türkiye"ye, yani, Atatürk Türkiye'sine karşı kendi “Yeni Türkiye"sini çıkarıyor ve bu arada İstiklal Mahkemelerinden, babam Kılıç Ali'nin de aralarında bulunduğu "Üç Aliler"den söz etmiş. Düşmanla işbirliği yapan ve İstiklal Mahkemesi'nde idam edilen İskilipli Atıf Hoca'ya takılı kalmış. Cevap hakkım var ama şimdilik şunu söyleyeyim: O mahkemeler az yapmış ve tohumlar kalmış. Ve "Eski Türkiye" olmasaydı, Erdoğan “Yenisini" kurmak imkanını bulamazdı!