Kırklama

Farkında mısınız, "kırk" sayısının, "kırk" kelimesinin günlük hayatımızda, halk kültürümüzde ayrı bir yeri var. Acaba nedendir araştırılmaya değer...

Bugün "kırk yılın başında" aklıma gelenleri yazacağım. Erzurumluların deyimiyle "kırklama" yapacağım. Unuttuklarım varsa, okuyucularım hatırlatsın.

***

Önce ve özellikle ve bugünlere ve siyasete denk düşenler:

Derler ki; adam çok kurnaz; kafasında "kırk" tilki dolaşır kuyrukları birbirine değmez. Ben devam edeyim; gün olur devran döner kuyruklar birbirine karışır...

***

Diğer "kırklamalar":

Kırk küp kırkının da kulpu kırık küp.

Kırk küpü üst üste koysalar, en alttakini çekseler seyreyleyin gümbürtüyü.

Delinin biri kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış...

Sarımsağı gelin etmişler, kokusu kırk gün sonra çıkmış.

Kırkından sonra azanı teneşir paklar.

Kırk gün kırk gece düğün.

Daha adamın kırkı çıkmadan.

Kırk yılda bir.

Kırk basmak.

Kırk dereden su getirmek.

Kırk evin kedisi.

Kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr.

Kırk gün taban eti, bir gün av eti.

Kırk kapının ipini çekmek.

Kırk tarakta bezi olmak.

Kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş.

Kırkı çıkmak.

Kırkı (veya kırkları) karışmak.

Kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak. Kırkından sonra saz çalmak.

Kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar.

Birine kırk kere deli dersen sonunda deli olur.

Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.

Gözde arpacık çıkarsa, tedavi için kırklanır.

Kırkambar.

Kırkayak.

Kırk basması.

Kırkbayır.

Kırkbeşlik.

Kırkbudak.

Kırkgeçit.

Kırk hamamı.

Kırkikilik.

Kırkikindi.

Kırk kere.

Kırkmerak.

Kırkmerdiven.

Kırk para.

Kırkyama.

Kırkyıl.