Kürdilihicazkâr makamında

 "Kürt sorunu" konusunda AKP ile CHP arasında "âkil adamlar" sayesinde "toplumsal mutabakata" varılması çalışmaları devam ededursun, Erdoğan ve AKP hükümetinin pek de "milli" olmayan Eğitim Bakanı Dinçer tebşir ettiler; sorun "dört dörtlük". Yeni eğitim sisteminde "Kürtçenin" okullarda seçmeli ders olarak okutulmasıyla çözülecek!..
 
Erdoğan, Habur'da fiyasko ile sonuçlanan "açılımın" proje mimarı idi. Beşir Atalay da "ustabaşı"! Şimdi bu ustabaşının yeni açılımına, eşkıya ile müzakerelere, silah bıraktırma teşebbüslerine gerek kalmayacak. Anahtar kapıda!
 

***
 

Malum yalakalar, "fahri Kürtçüler", Birand, Kürtlerin sevgili "Hasan abi"si Hasan Cemal "tarihi adım" diyorlar. Güneydoğu'da "Kürtlerin, dillerini, kültürlerini inkar dönemi kapandı, barış başlayacak" diye umutlular. Fakat aynı zamanda "yetmez" diyorlar ve zımnen de olsa bu adımın sonunda "Büyük Kürdistan"a varacağını kabul ediyorlar. Ve bundan pek de rahatsız değiller...
 
Atatürk'ün kurduğu fakat şimdi hasbel "montaj-şantaj" Kılıçdaroğlu ve ekibinin yönetimindeki CHP buna dünden razı. Siyasi Partiler Yasası'nın iki maddesinde değişiklik öngören bir teklif götürülüyor. Siyasi partilerin her türlü çalışmalarında... Tüzük ve programlarının yazımı ile yayımlanmasında... Kongrelerinde, açık veya kapalı toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında "... Türkçeden başka dil ve yazı kullanamazlar" ibaresini kaldırıyor.
 
Bu çalışmaların başka dillerde de, dolayısıyla Kürtçe de yapılabilmesine izin ve imkân veriyor. Sıkı durun; seçme dersten de beter bu teklif ve proje, BDP'nin veya AKP'nin değil CHP'nin!
 

***
 

Kürtçe seçme ders olursa, neden diğer etnik toplulukların, mesela Çerkeslerin, Lazların, Arnavutların vb.. ana dilleri de seçmeli ders olmasın ve TBMM'de de konuşulmasın, yazılmasın. Sonra Kürtçenin hangi lehçesi? Zazaca da mı seçmeli ders olacak?
 
Bu kararları alanlar destekleyenler ve sevinenler acaba o anahtarla "Pandora"nın kutusunun kapağını açtıklarını ve içinden türlü musibetin, solucanların çıkacağının farkındalar mı? "Çözüm, çözüm" derken ve Türkiye'nin "çözülmesinin" böyle başlayacağını görmüyorlar mı?
 
Ana dillerini konuşmaları ve öğrenmeleri tüm insanların hakkıdır. Ancak etnik kimliklerin en çok olduğu Amerika'da "tek dil" ülkeyi birleştirmiştir. Mesela insanların büyük kısmının ana dilleri İspanyolca olduğu halde, bu dili ikinci resmi dil yapmak önerisi hep geri çevrildi.
 
Tek dil, tek vatan, tek millet ve tek bayrak, Türkiye Cumhuriyetinin değişmez, değiştirilemez değiştirilmesi teklif dahi edilemez "temel ilkeleri"dir.. Ama şimdi arkadan dolanıyorlar, "laiklik" ilkesi ve "Türklük" kavramını da değiştirerek Cumhuriyetin temellerini yıkacaklar!
 

***
 

Mustafa Kemal engin dehası ve vizyonuyla Kürt sorununu kökünden çözmüş, Cumhuriyetini "Ne mutlu Türküm diyene" kavramı üstüne kurmuştu. Kürt isyanları karşısında başka seçenek de yoktu. Aksi halde Türkiye o zaman parçalanacaktı. Bütün etnik toplulukları, aynı Türklük kazanında kaynaştırmak politikası "asimilasyon" değil "entegrasyon"du.
 
Bu yeni açılımın bam teline BDP'li Gülten Kışanak vurdu; "Seçmeli Kürtçe dersi asimilasyondur" diyor. Ona göre Kürtçeyi yabancı dilmiş gibi seçmeli yapmak "asimilasyon". Bütün dersler, matematik, kimya da Kürtçe olmalı ve tabii arkasından resmi dairelerde, mahkemelerde ikinci dil olacak. "Büyük Kürdistan"a hoş geldiniz!.. O zaman acaba "Kürdistan"da kalacak Türklere ne olacak? Azınlık olurlarsa "Türkçe" seçmeli ders olacak mı?
 
Kürtler-Kürtçüler, ne istediklerini ne yapacaklarını bizlerden çok daha iyi biliyorlar. Biz abesle iştigal eder, havanda su döverken onlar hedeflerine "emin adımlarla" yürüyorlar...
 

***
 

Aslında "Kürt sorunu", Türkiye'nin Türklerin hatta Kürtlerin sorunu olmaktan çıktı. Artık dünyanın, ABD'nin, Avrupalıların konusu. Başından beri öyleydi de şimdi daha bir ayyuka çıkmakta. Şimdi müstakbel Kürt devletinin, Büyük Orta Doğu Projesi'ndeki petrol kaynaklarını enerji hatlarını kontroldeki önemi söz konusu.
 
Kısacası "sorun" Türkleri de Kürtleri de aştı. Bu çok katlı satranç tahtasındaki oyun karşısında ben içimden geleni "harbi" söylemeliyim; Kürtlerin dilleri, hakları artık beni ırgalamıyor. Ben Türklerin haklarını ve Cumhuriyetin varoluşu ile ilgili ve endişeliyim vesselam. Gerisi boş laf...

 

Yayın Tarihi
15.06.2012
Bu makale 10389 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!