PSİKİYATRİST

Tek Başınalık mı? Yalnızlık mı

 

            İnsan insanın yurdudur. Zeka ortama uyum kabiliyetidir. Şartlar nasıl olursa olsun uyum sağlayabilmek insanın manevi zekasının göstergesidir. Protesto etmek yerine kabul etmek önerilir.

            Otokontrol yapamadığımız için sıkıntı yaşarız. Bilinç ve bilinçaltı uyumumuzu her zaman dengede tutabilmek kolay değildir.

            Kişilerle mücadele etmek yerine kavramlarla mücadele etmeyi öğrenmeliyiz. Maddi bilgiyi kalbi bilgiye çevirmeliyiz. Herkesin bir anlama zamanı vardır. Kalp aydınlanmazsa bütün bilgiler havada kalır.

            Yaşadığımız bazen bizi mutsuz eden olumsuz yaşantılar kendimizi ve varoluşumuzu anlamak için bir fırsat. Keşfi bilgi ve kurallar sınanır ve geliştirilir. Bir evi yakmadan yenisini yapamıyoruz.

Her insan değer verdiklerini biriktirir. Sevgi, değerlilik yeterlilik temel ihtiyaçlarımız. Sevilmeden yaşamak bir kuşun kanadını kırmaya benzer. Acı bize bunu yapar, bir şekilde dindirilmesi gerekir.

            Yalnız kaldığımız zaman kendi iç gerçekliğimizi görmek istemeyebiliriz. Kendimizle yüzleşmekten kaçabiliriz. Pek çok şey için başkalarına ihtiyaç duyarız. Başkalarına sandığımızdan daha çok saygı ve itibar için ihtiyaç duyarız. Bazen büyük sorular yalnızlıkta yanıt bulur yolcu olmak yolda olmak zordur. Cesaret gerektirir.

            İnsanlar yaptıklarına değil sahip olduklarına değer verir. Sahip olduklarımız büyüdükçe, içimizdeki boşlukta büyür. Kısır döngü devam eder insan ne kadar büyük ve görkemli şeylere sahip olursa benliğinin de görkemli olduğunu düşünür. Özünde ki güzelliklerinden zamanla uzaklaşır. Yaşam sırasında defalarca o perdeyi ortadan kaldırma fırsatının önüne çıktığını fark etmeyebilir. İyiliğinde kötülüğünde yeri var.  Bu dünyaya dair beklentilerin ne kadar yüksek olursa hayal kırıklıkları da artar. Arzular artara gaflete kapılmak kolaylaşır. Yol seni eğip bükecektir.

Açgözlülük bir çeşit çılgınlıktır. Tuzlu içtikçe susamak gibidir. İçtikçe doymazsın, içtikçe daha çok susarsın. Hiçbir şey bilmez kaygılanırsın, hiçbir şey bilmez her şeyi bildiğini sanırsın.

Her şeye rağmen nefes aldıkça ümidimizi korumak için bir sebep vardır. Kalbi çektiği acılarla incelmiş biri nerede görse tanır samimiyeti.

            Bedeli ağır olsa da doğru yolu seçenler tadar huzuru. Vicdanın rehberi pişmanlık ve ümididir. Yaşama cesareti candan bir muhabbetin sesine kulak vermektir. Paran pulun ve gücün haykırışına değil. Alçak gönüllü bir sestir. Ayrılıklar olmasa kavuşmak mümkün olmazdı. Bazen varmak için zorlu yollardan geçmeyi göze almak gerekebilir. Bazen de ümidinizin bittiğini düşündüğünüz anda her şey yoluna girebilir. Bir insan ismi en son söylediği an ölürmüş.

Kendi kendime kalırken sıkılıyor muyum? Yalnız insan ötekine ihtiyaç duyar. Kişilik örgütlenmelerinde bozulmalar nedeniyle de ikili ilişkilerde tepkiler farklı olacaktır. Narsistik ben bana yeterim. Paranoid herkes bana karşı. Borderline ille de biri olsun.  Nevrotik  kişilik yapılanması ise bu mu doğru değil mi şüpheli yaklaşır.

            Anksiyete üç yaşında bir çocuğun karanlıkta kimsenin sesini duyamamasıdır. Karanlığı anlamlı hale getirmek için uğraşırken karanlıkları canavarlarla doldurabilir. Birbirimizin elini tutarsak, destek olursak, birbirimize ses olursak daha az kaygılı oluruz.

Bizim çoğu zaman bütün derdimiz öteki ile. Bastırılmış olan kendi içsel hikayemize denk geliyor hiçbir davranışımız ötekini anmadığımız yok hepimiz birbirimize çok benzeriz. Yalnızlık yabani vahşi bir at gibi sizi yerden yere vurur. Ehlileştirirseniz sizi ileriye götüren dosta dönüşebilir.

            Tek başına kalabilme kapasitesine ulaştığımızda ötekinden farklı olan birey olduğumuzu görür ve ayrışırız. Düşünce ve inançlarımızı genellikle içsel olaylar gibi görmeyiz. Onları gerçeklikle bir tutarız dış dünyayı da olanları ve kendimizi onlar kanalıyla görürüz her şeyi algılama şeklimize renk veren filtrelere dönüşürler. Düşüncelerimizi asıl kendiliğimizden ve hayattan ayrı, sadece içsel bir temsilci ya da yapıdan ibaret görmeyi başaramayız.

            Kendi kişisel tarihimizde bağırdığımızda ses vermeyen kaygı yaratan bastırılmış yalnızlık herkeste var. Gerçek kimlik dediğimiz gerçek mi_? Sahte kimlik ile sunulan kişilikler sahte kendilikler. Bizi bize yaklaştıran temsillerden görüntüler seçiyoruz.  Sahte kimlik ile kişi başkasının yaşam öyküsünü kendisinin gibi sunabilir. Bu kişinin kendisiyle ilgili. Kendisini gerçekleştirmenin patolojik yolu olsa da bazen bize kabul geliştirmek düşer. Birbirimize eleştiri de ısrar etmeden şefkat ve anlayış gösterebiliriz.

Yalnızken birini istersiniz biri olduğunda yalnızlığın ne olduğunu anlamaya başlarsınız.

İkili ilişki acılarla dolabilir.  Farklı iki kişi ortak nokta bulup haz alarak mutluluğu yakalayabilirler. Diğer yandan birbirlerinin farklılıklarına katlanırken oluşan acıya dayanabilmek zorunda kalabilirler.

Kendi başınalığına ulaşan diğerinin dikenlerine katlanır. Anlayamazsa sonsuza dek sürer. Sağlıksız ilişkiler narsist-bağımlı ilişkisine dönüşebilir. Katlanılan uyumsuz davranışlar patolojik ilişkiye sürükleyebilir ilişkiyir.

Aşk iki tane kendi başınalıktır. İnsanın kendi kendisi ile vakit geçirememesi sonucundan çevresine ıstırap verir. Kendi kendimize yetecek meziyetler edinebiliriz.

            En güzel üzümden en keskin şarap oluşurken en güçlü bağlardan da o kadar şiddetli ilişki tepkileri olur. İlişkilerde hep tolere eden biri var. Kabul eden, edebilen. Roller bir süre sonra diğerinin görevi gibi oluyor. Yapmayınca sorgulanıyor. Rollerin keskin olduğu ilişkilerde sorunlar daha çok.

Hakların olmadığı yerde sorumluluğu konuşmak zorlaşır. Zinciri oluşturan halkalardan birine sürekli zayıf halka olduğunu söylerseniz halka kırılır ve zincir bozulur.

Mutlu ilişkilerde de sorunlar var, sorunlar aynı fakat sorunun tanımlanma ve çözüm şekli farklı, sorunların eşler arası ilişkilerden kaynaklandığını düşünüp sorunu karşılarını alanlar çözüm üretebilir.

Ekip oluşturan espiri gücü olan çiftler sorun odaklı olmaktan sıyrılabilir. Şikayet ederek devam edilen ilişki üstümüzde yük olabiliyor. Olayları olaylardan çok algılarımız belirler.

Farkındalık arttıkça yalnızlık tek başınalığa dönüşebiliyor. Benzer insanların olduğunu görebiliyoruz. Yanımızda olanla bazılarına da bize eşlik edemeyebiliyorlar bu süreçte.

Dinlerken karşı tarafın bir kelimesine, cümlesine takılıp bütünü kaçırabiliyoruz. Beni duyuyor musun? Sana kızdığım da sana öfkelendiğimde? Bütün bu duyguların arkasında yoğun şekilde kırgınlık var. Farkında olmadan seni kırmış olabilirim. Duygularımızı tanımlayamıyoruz. Bize hep bilgi veriliyor duyguları kendi yaşadıklarımızdan deneyimleyerek analiz edebiliyoruz.

Ne hissediyorsun sorusunun yanıtı, çoğu zaman düşünceler oluyor. Bilgi koşarak geliyor, analitik olup çıkarım yapabilecek zaman gerektiriyor.

Hayatlarımızdan neden kaçınıp uzak duruyorsak bastırmak istediğimiz duyguları gösteriyor. Dinlemek, bilmek, uygulayabiliyor olmak. En uzun mesafe insanın kalbi ile beyni arasında ki mesafedir.

Evde kalma dönemi ilişkiler için çok iyi bir öğretmen çiftler için öğrenme süreci olabilir. Hayallerinizle değil, kiminle evli olduğunuzun farkında olun. Dışarı da bir yaşam  var. Evlilik rutinin için de biz olabilmek mutlu olabilmek. Aynı ev sadece ev arkadaşı gibi kullanan çiftler var.

Mutlu, ağır koşullarda çalışan birbirine vakit ayıramayan “deliler gibi seviyoruz zamanla yarıştığımızda zamanı ne kadar anlamsız olduğunu öğrendik” diyebilir.

Yeni başlayan ilişki az tanıyor tanıyabilir.

Konuşmaya çalışan konuşunca tartışan çiftler gerçeği görüyor. Resmin bütününü eğrisi ve doğrusuyla görürler. Çözümü içerde üretmek için bir fırsat.

 

Uzm. Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist & Psikoterapist

Şirinyalı Mah. 50/3

ANTALYA

Telefon: 02423169899

 

 

 

Yayın Tarihi
10.10.2020
Bu makale 3326 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!