Milyonlarca insan zihinsel olarak acı çekiyor ve yardım bulmak için amaçsızca çabalıyor. İnsanlar sorularına sadece cevap aramakla kalmıyorlar, hedeflerine nasıl ulaşabileceklerini, rüyalarını nasıl hayata geçirebileceklerini de merak ediyorlar. Sadece istemedikleri alışkanlıklarını ortadan kaldırabilmek için maddi manevi yatırımlar yapıyorlar.
Hızlı tüketim kültürünün gelişmesiyle, isteklerini daha hızlı hayata geçirmek için yeni metotlar arayan insanların sayısı giderek artıyor. Alternatif terapilere olan ilgi şimdiye kadar hiç olmadığı kadar çok.
Herkesin hayatında zaman zaman profesyonel destek alması gereken durumlar olabilir. Stressiz yaşam ne yazık ki yok. Kafamızı dinlemek için mekan değişikliği bile yaparız bazen. Ancak kafamız ve içindekiler de bizimle gittikleri için çoğu zaman sonuç alamayız. İşte bu durumlarda psikoloji eğitimi almış uzmanlara danışmak hem süreci rahat aşmanıza hem de güvenilir biri ile sorununuzu paylaşmanıza yardımcı olur.
Travma açısından fazlasıyla risk taşıyan ülkemiz insanına götürülecek ruh sağlığı hizmetlerinin gerek koruma gerekse iyileştirme yönünde var olandan daha kapsamlı olmasına ihtiyaç vardır.
YARATICILIK NE ANLAMA GELİR?
YARATICILIK, kendi için kendi zamanını doğru kullanmak, kendi yaşam enerjisini istediği yönde üretken kılmak, ruhsal dinginlik, ruhsal ve bedensel sağlık için keyifli, esprili bir insan haline gelmek anlamındadır.
İçimizde varolan yaratıcılık aslında günlük hayatın bir parçasıdır. Ancak, çoğu insan yaratıcılık gücünün farkına bile varmaz. Yaratıcılık, duyguları tanımayı ve ifade etmeyi, kendi ile iletişim kurmayı ve sorunlara farklı bir noktadan bakmayı sağlamaktadır. Sanatla terapi, içimizde varolan büyük gücün -yaratıcılığın- açığa çıkmasını ve bu güç sayesinde kendimizi ifade etmemizi, geliştirmemizi ve sorunlarla başa çıkabilmemizi sağlayan bir terapi tarzıdır. Resim, heykel, müzik,dans, drama ve edebiyat yoluyla uygulanan sanat terapisi, kendimizi ve çevremizi farklı bir gözle algılamamıza, anlamamıza yardımcı olur.
Yaratıcılık bireyin en büyük gizidir. Sanat terapistleri ve diğer ruh sağlığı profesyonelleri, yaratıcılık sürecinin doğal bir iyileşme sağladığına inanırlar. Çünkü mental sağlık için sanatın kullanılmasında, yaratıcılık süreci öncelikli öneme sahiptir
Yaratıcılık ile mental hastalıklar arasındaki olası bağlantılar 20. yy başında araştırılmaya başlanmıştır. Çünkü mental sağlık için sanatın kullanılmasında, yaratıcılık süreci öncelikli öneme sahiptir. 1950’lerde ABD’de ortaya çıkan bu yöntem günümüzde de dünya çapında hızla yayılmaktadır. Sanat terapisinin bir terapi biçimi olarak ortaya çıkmasının hikayesi de oldukça ilginçtir. ABD’li psikologlar eski zamanlarda insanların mağaralarda çizdikleri resimleri incelemişler. Psikologların dikkatini bu kişilerin çeşitli katliamları, göçleri sanat yoluyla ifade ettikleri çekmiş. İlkbaharın ya da yazın başlangıcını neden kutladıkları, neden değişik ritüeller yaptıkları, dansın ne işe yaradığı gibi konular üzerine kafa yormuşlar. Ve bütün bunların insanları rahatlatıcı bir yönü olduğunu keşfetmişler. Sözle ifade edilemeyen bazı şeylerin sanat yoluyla ifade edilebildiğini görüp “neden bu yöntem terapide de kullanılmasın?”diye düşünmüşler.
SANAT VE PSİKOTERAPİ
SANAT ve TERAPİ arasında bir benzerlik vardır: Her ikisinde de İÇE ATILMIŞ veya İÇE ALINMIŞ YAŞANTILARIN, gerçek dünyadaki insanlarin, fikirlerin ve gerçekliğin yeniden var edilmesi veya yapilandirilmasidir. ŞİMDİ VE BURADAKİ yaşantıya etkileri, yansımaları vardır.
Sanat ögeleri simgeler yolu ile içte olanın dışavurumunu sağlar. Bilinç dışına itilmiş ve deforme olmuş yaşantı ve duygu içeriği sanatın renk, ses, biçim, hareket, ezgi, ritm, dil araçları ile dışa vurulur. Dışa vurulan bu içerik, ruhsal aygıtın iyileşmesi ve tekrar organizasyonu için terapiste imkan verir ve zengin ipuçları sağlar.
Giderilememiş ihtiyaçların simgesel yoldan gerçekleşmesini sağlamakla geçmişte yaşanan travmaların etkileri değişir. Hasta geçmişin etkisinden kurtulup şimdi ve burada olanı yaşama gücü kazanır.
Psikoterapi ve insan gelişimi ve sağaltımı alanında içe atılmış, birikmiş olanların üstüne sağlıklı bir yapı inşa edilemez. Gerek terapist gerekse eğitimci, öncelikle kişinin İÇ DÜNYASINI, DUYGU, DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ PATERNLERİNİ TANIMAK, GELİŞİMİ BU PATERNLERDEN YOLA ÇIKARAK TASARLAMAK durumundadır. İşte sanatla çalışma, bu tanıma sürecini kolaylaştırma ve hızlandırma işlevi görür.
Sanat terapisi sözün bittiği, yetersiz kaldığı yerde başlar. İnsanları iyileştirir, onarır, dönüştürür. Benzer bir yöntem olan psikodramada kişilerin problemleri doğrudan ortaya konmakta ve dolayısıyla daha sert geçişler yaşanmaktadır. Oysa ki sanat terapisinde geçişler çok daha yumuşaktır. Kişi kendisinin anlatmak istediği kadarını ortaya koyar. İstemediklerini ise kendisine saklar. Yani bu yöntemde doğrudan probleminiz hakkında konuşmak durumunda kalmazsınız. Bunun yerine, bu problemi sanat yoluyla, daha estetik, daha yumuşak bir şekilde ortaya dökersiniz.
Sanat terapisinde metaforlar ve semboller kullanılır. Yani ortaya dökülen şeyler problemi birebir yansıtmak zorunda değildir. Kişilerin kendi acılarıyla yüzleşmesi imkansız ya da çok zorsa bu yöntem etkin bir şekilde kullanılabilir.
Sanat Terapisi grup halinde, bireysel olarak ya da çiftlere uygulanabilen, iletişimi kolaylaştıran ve eğlenceli hale getiren bir tekniktir..
Sanatla terapi grupları, birçok farklı amaçla oluşturulabilir. Depresyon, kaygı bozuklukları (panik bozukluk, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu), bedensel hastalıklarda ( kanser, fibromyalji, kalp damar hastalıkları,endokrin, gastrointestinal, nörolojik hastalıklar gibi) görülen psikolojik sorunların teraisinde, öfke yönetilmesi, yoksunluk veya kayıp yaşamış insanların desteklenmesi, iki farklı ortamdan gelen insanların kaynaştırılması, yaşlıların kayıp veya yalıtım duygularının yatıştırılması veya ruh sağlığı çalışanlarına sanat terapisi tekniklerinin kazandırılması gibi amaçlarla grup çalışması düzenlenebilir.
SANAT, DIŞAVURUMCU NİTELİĞİ İLE YENİLENMEYİ VE KENDİNİ YENİDEN YARATMAYI SAĞLAR
Sanatla tedavi ve eğitim bireyin yaratıcılığını tetikleyip, ortaya çıkarırken aynı zamanda kişinin "BİR" ve "BİRLİKTE OLMA" kapasitesini geliştirebilir.
Sanatla çalışma KORUYUCU VE İYİLEŞTİRİCİ RUH SAĞLIĞI İşlevlerini içerir.
Ailelerden, okullara, öğretmenlerin yetiştirilmesinden iş ve çalışma ekiplerinin oluşumuna kadar her türlü kurumsal ortamda var olan bütün işleyiş korunurken insanın birey olarak mutluluğu ve ruhsal sağlığı da korunabilir.
Eğitim, yönetim, işleyiş, yapılanma ve yeniden yapılanmalarda durumsal analizler, veri toplama değerlendirme ve iyileştirici önlemlerin planlanıp uygulanması, sanat terapisi yöntemleriyle sağlanabilir. Alışılagelmiş analiz ve değişim metotlarının aksine zaman tasarrufu sağlamak ve değişime dirençli yapıları eğlenceli bir çerçevede çözmek mümkündür.
Özellikle psikodinamik, fenomenolojik ve gelişimsel kuramları temel alan felsefi yaklaşımlar ve yönelimler içinde ve bu yönelimleri benimsemiş olan çalışmacıların kullanabileceği tekniklerle uygulanır.
Yaşamın resmi, geçmişin renkleri ve geleceğin ritmini birlikte yoğurup bizden sonraya kalacak değerli bir eser olabilir aslında…
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist