Gelişimsel ve tanısal açıdan bakıldığında; aşkı ve sevme biçimlerini şöyle sınıflandırabiliriz:
Kaçıngan, geçişli, bağımlı, olgun
KAÇINGAN İLİŞKİ BİÇİMİ
- Çekingen kişilik bozukluğu vakalarının bir bölümü
- Şizoidler
- Şizotipaller
- Paranoidler
- Kaçıngan narsisistikler kaçıngan ilişki biçimi gösterirler.
İnsanların kendilerine yaklaşması bu kişilerde endişe yaratır. Genel olarak ilişkiden uzak durma eğilimi gösterirler. Bilinçdışında aşk yıkıcılıkla aynı görülür.
Yakınlıktan ve ilişkiden kaçınmalarına neden olan, kendi erken çocukluk dönemi tecrübelerine dayanan, yakın ilişkilerin zedeleyiciliğine ilişkin varsayımlarıdır.
Anneleriyle ilişkilerinde duygusal yakınlık gereksinimleri karşılanamamıştır. Anneleri empati kurma yeteneklerini yansıtma konusunda yetersizdir.
Çocuklarıyla yeterli empatik göz teması kurmamış, dokunmamış, onların duygusal gereksinimlerine uygun yanıtlar vermemiş ve güvenli bir bağ oluşturmamışlardır.
Çocuklukta yaşadığı früstrasyonları tekrarlamak için duygusal gereksinimleri ve bağ ihtiyacını reddetme yolunu seçerler.
Yeniden yaralanmamak, yeni hayal kırıklıkları yaşamamak için savunmacı tutum takınırlar. Yakın ilişkilerin gereksizliği, zorluğu şeklinde rasyonalize ederek bğlanmaktan kaçarak ilişki kurmakta zorlanırlar.
GEÇİŞLİ İLİŞKİ BİÇİMİ
- Histerikler
- Histrionik-Borderline'lar
- Narsisistikler
- Antisosyaller
HİSTERİKLERDE AŞK İLİŞKİLERİ
HİSTERİK KADINLAR
YARIŞMACI HİSTERİKLER: Diğer insanlarla kolay ilişkiye girerler. Özellikle seksüel anlamda, sevilmek, ilginin odağı olmak isterler. Erkekleri baştan çıkarıcı davranırlar ancak baştan çıkardıkları erkeklerin yaklaşımını şaşkınlıkla karşılarlar.
Sedüktif davranışlarına karşı bilinçsizdirler. Seksüel ketlenmeye kombine yalancı hiperseksüalite gösterirler. İlgileri başka kadınlarla birlikte olan erkeklere yöneliktir. Hem erkekler hem de erkeklerle olan diğer kadınlarla rekabet halindedirler.
UYSAL HİSTERİKLER: Fiksasyonları sıklıkla mazohizmi yansıtır. Kendilerine sadistik davranan erkeklere karşı, boyun eğerek, suçluluk duygusunun bedelini ödemeye çalışırlar.
HİSTERİK ERKEKLER
Emosyonel dramatizasyon ve affektif kararsızlık eğilimleri vardır. Özellikle yakın ilişkilerinde emosyonel patlamalar, tepinme reaksiyonları, ve impulsif ve infantil davranışlar gösterirler.
Histerik kişilikli erkekler seksüel uyum için başlıca iki tip davranış sergilerler;
YALANCI HİPER MASKÜLİNİTE:
Kültürel olarak kabul edilen maskülen davranışlarda bulunurlar. Kadınlar üzerinde baskınlık ve üstünlük gösterme çabasındadırlar. Bağımsızlıkları üzerinde özellikle dururlar.
SEDÜKTİF EFEMİNE DAVRANIŞLAR:
İncelikli flörtöz infantil davranışlar gösterirler. Kadınlara karşı bağımlı çocuksu yaklaşımları vardır. Sadakatsizdirler. Bir biçimi de dominant kadınlarla geçici gibi görünen bağımlı ilişkiler kuran Don Juan tipidir.
BAĞIMLI İLİŞKİ BİÇİMİ
- Bazı çekingen kişiler
- Bağımlı depresif kişilik
- Mazohistik kişilik
- Uysal histerikler
- Borderline’ların bir bölümü
Peşinde oldukları şey elde edilemeyen sevgilidir. İdealize bir partnerin özlemi içindedirler. Çoğu zaman partnerlerinin arzu edilmez özelliklerini inkar ederler.
Dünyayı acı dolu bir şey olarak algılarlar. Eğer dünya ve her şey gerçekte acı doluysa, gerçek bir aşk da acı dolu olmalıdır. NARSİSİSİTLER istenmeyen taraflarını karşısındakine yansıtırlar. MAZOHİSTLER de diğerinin kötü taraflarını içselleştirirler. Kendisi bizzat kötü olarak kötülük objesini temizlemiş olur. Çocuklukta ebeveynleriyle yaratılan narsisistik incinmeleri tekrardan yaşarlar. Memnun ederek, alttan alarak, hizmet sunarak, hayranlık duyulacak insanın sevgisini kazanmaya çalışırlar, ama ebeveynin yedeği olan partner eleştirel biridir.
Mazohistler bir bebek gibi doyurulmak ve beslenmek isterler, bunun için de kendilerini güçsüz bırakırlar. Kendi güçlerini partnerlerine teslim ederler ve aynı zaman da o kişiyi emniyetlerinden sorumlu tutarlar. İlişkide hizmetçi olma eğilimindedirler, başkalarına kendilerine davranılmasını istediklerini gibi davranırlar.
Dolayısıyla partnerlerinin kendilerine yansıttıkları kötü yanlarının kendilerine değil, partnerlerine ait olduğunun farkına varamazlar. Sadistik bir obje karşısında çocuk, hem objeyi hem de onun sevgisini kaybetme korkusu içinde tüm dikkatini bu tehlikeli objenin memnun edilmesine verir. Karşısındaki değersizdir, hiçbir işe yaramaz, her türlü mutsuzluğun ve sorunun kaynağı odur sanki.
Bu ilişkide sürekli ebeveyni memnun etmeye zorlanan çocuk, hiç memnun olmayan ve sürekli eleştiren objeyle ilişkiyi sürekli aynı duvara çarparak tekrarlama eğilimi geliştirir.
Kendi hiçliği ve değersizliği dolayısıyla yetişkin olarak mazohistler yalnız kalmaktan korkarlar ve idealize ettikleri ve hayran oldukları acı veren sevgi objesi ile bağlantılarını sürdürmeyi tercih ederler.