YALNIZLIK İSTEĞİ
Gelişim döneminin başından itibaren diğer bireylerle bir arada olmaya ve hareket etmeye alışmış olan çocuk bu döneme girdiğinde çevreden uzaklaşarak yalnız kalmak istemektedir. Bu evrede arkadaşları ile küsüp haftalar boyu yalnız kalmayı tercih edebilir.
ÇALIŞMA İSTEKSİZLİĞİ
Dönemin özellikleri itibariyle bu evredeki ergenler üzerinde önemli bir değişiklik vardır. Eskiden yorulmak bilmeden saatlerce oynayabilen çocuk bu evreye girdiğinde çok kolay yorularak bitkin hale gelebilmektedir. Bunun sonucunda çalışma isteksizliği belirgin hale gelmektedir. Çocukluk dönemi içerisinde çok fazla hareketli ve çalışkan olan çocuklar bu döneme girdiklerinde ortalara gerilemekte, ortalama başarı sınırında olanlar ise zayıf duruma gelebilmektedirler. Eğer dönem itibarı ile enerji tüketimi ve harcaması artıp çalışması ve verimi düşen çocuklar tembellikle suçlanacak olursa çalışmaya karşı direnç daha da artacaktır ve bunun sonucunda da çocuklar kendisinden bekleneni göremez ve değerlendiremez hale geleceklerdir.
CAN SIKINTISI
Bu dönem içerisinde yer alan gençler daha önce zevkle yerine getirdikleri etkinlikleri ve oyunları çocukça bulmaktadırlar. Öte yandan erişkin döneme ilişkin sosyal yönlü aktiviteleri de beğenmemektedirler. Bütün bunların sonucunda ya toplumsal kökenli etkinlikler aptalca ya da çocukluk dönemindeki etkinlikler çocukça bulunmakta ve kendi dünyası içerisine kapanan gençler can sıkıntısı içerisine girmektedirler. Çoğu kez şu cümlelerle bu durum ifade edilmektedir. “Beni kimse sevmiyor” veya “Olan bitenden bana ne?”
HUZURSUZLUK
Beden gelişimi ve ilgileri değiştikçe çocuklar yeni gelişmeler ve yeni ilgiler içerisine girerler. Büyüyen bedeninde bir huzursuzluk vardır. Uzun süre bir yerde kalamazlar.
TOPLUMSAL ZITLIK
Çocukluk dönemine baktığımızda her tür etkinlik sonrasında bir aferin veya pekiyi beklentisi içerisine girebilmektedirler. Ancak ergenlik dönemi içine girildiğinde temel görev herkese ve her şeye karşı olmak şeklinde algılandığından başta anneye, kardeşler ve babaya yaptığı etkinlik için karşı çıkılır. Kardeşleriyle hep kavga halindedir. Evin içerisinde olan bu zıtlaşma evin dışında da geçerlidir. Gruptan ve en iyi arkadaşından kopmalar bu dönemde olur. Bu zıtlıklar yetişkinliğe yaklaştıkça azalır.
OTORİTEYE KARŞI DİRENİŞ
Olay yaratmak, insanları kızdırmak, kabalık, dikkatsizlik bu dönemde sık görülür. Bu dönem cinsel olgunluğa erişince kaybolur.
KARŞI CİNSLE ZITLIK
Kızların cinsel olgunluğa erkeklerden önce girmesi onları sarsar. Erkekler bu durumdan kızlar kadar etkilenmezler. Bu evrede kızlar ve erkekler birbirlerini küçük düşürmek ve aşağılamak için ellerinden ne gelirse yaparlar.
DUYGULARIN YOĞUNLUĞUNUN ARTMASI
Karamsarlık, asık suratlılık, üzüntü, sevinç, öfke, korku gibi duygularını ifade ederken yoğunluk göze çarpar. Artan duygululuk ve coşku hali ergende duygularını dışa vurma ifade etme ihtiyacını doğurur. Olumsuz duygular el-kol hareketleri, yüz ifadesi ve bağırma gibi sözlü ve sözsüz davranışlarla dışa vurulurken, heyecan, coşku ve karşı cinse yönelik duygular şiir veya öykü yazma, hatıra defteri tutma aracılığı ile kağıda yansıtılır. Bu dönemde duygular ergenin tüm yaşamında etkili olurlar. Küçücük bir kırgınlık yakın çevresindeki ilişkileri etkiler. Duyguların şiddetlenmesi sonucu gerginliğin doğurduğu belli alışkanlıklar görülür. Bu alışkanlıkların en yaygın olanı; tırnak yeme alışkanlığıdır. Gerginlik azaldıkça ve genç dış görünümüne önem vermeye başladıkça tırnak yeme davranışında azalma görülür.
KENDİNE GÜVENSİZLİK
Çocukluk döneminde çocuklar kendilerine çok fazla güvenerek her türlü etkinliğe girebileceklerini söylerler ve kendilerini denemelerden geri bırakamazlar. Oysa ergenlik döneminde bu duygu yerini güvensizliğe bırakmıştır. Bu güvensizlik duygusunun kalıcı hale gelmesinde temel sebeplerden bir tanesi çevrenin gençlerden başaramayacağı görevler beklemesidir. Böyle bir durumda var olan güvensizlik pekişir ve diğer dönemlere de taşınması muhtemel hale gelebilir.
CİNSİYETLE FAZLA UĞRAŞMAK
Cinsiyet organlarının gelişiminin hızlı olması ilgiyi bu bölgelere çeker ve erkeklerde 13, kızlarda da 12-13 yaşlarında tatmin veya mastürbasyon en üst noktaya ulaşır.
AŞIRI ÇEKİNGENLİK
Ergenlik öncesinden başlayan ve ergenlikte de devam eden çıplak görünmekten utanma ve mahcubiyet duygusu ergenlerde oldukça yaygındır. Bu evredeki gençler doktor önünde bile soyunmaktan çekinirler. Organlardaki büyümenin farklı zaman ve hızlarda olmasından ortaya çıkan orantısız vücut görünümünü saklamak için yapıldığı veya ergenlerin ana ilgi merkezleri olan kendi vücutlarını başka meraklı gözlerden saklama amacı taşıdığı düşünülebilir. Anne-babası tarafından baskıcı bir şekilde yetiştirilmiş çocuklarda çekingenlik ve mahcubiyet kalıcı bir özellik olarak ergenlikte de devam eder.
GÜNDÜZ RÜYALARI VE HAYALLER
Ergenlik dönemindeki gençler zamanlarının büyük bir bölümünü hayal kurarak geçirmektedirler. Çocukların sosyo-ekonomik düzeyi düştükçe hayallerin şiddeti de artar. Çünkü doyurulmamış isteklerine zemin hazırlarlar. Bu dönemin kız ve erkekler üzerindeki davranış etkileri farklıdır. Kızlar bu döneme hem erken girerler hem de toplumun baskısı kızlar üzerinde fazladır. Erkeklere çok daha fazla özgürlük vardır. Eğer bundan önceki çocukluk döneminde iletişim kurma konusunda başarılı olunmuşsa bu dönemde sorunların üstesinden gelmek daha kolaylaşacaktır. Eğer gençlerin olgunluk düzeyleri ile ondan beklenen toplumsal tutumlar arasında orantısızlık büyürse sorunlar daha da artar.