Öncelikle kendimizi daha iyi hissetmeyi hak ettiğimiz fark etmeliyiz. Her insanın içinde mutlu olmak ve acıdan uzak olma isteği vardır.
Gerçekten kötü hissettiğimizde kendimizi çoğu zaman cezalandırma yoluna gideriz. Kendimize şefkat göstermeyiz, eleştiririz. Bunu kişisel bir kusur gibi görebilirim. Bir yeriniz incindiğinde ya da yaralandığında onu tedavi etmeye çalışmıyor muyuz ? Duygusal olarak acı çektiğinizde neden tedavi etmeye çalışmıyorsunuz?
Tehlike ile karşılaştığımızda verdiğimiz tepki stres tepkisi “ savaş ya da kaç ya da olduğun yerde donup kal” bu strateji fiziksel olarak bizi korur fakat duygu dünyamıza faydası yoktur. Strese verilen yeni içgüdüsel yanıt keşfedilmiş “ savaş ya da kaç “ ya da “hizmet et ve dost ol”.
“Hizmet et dost ol” yanıtı oksitosin ve östrojenle ilişkilidir. Bu yanıta kadınlar daha yatkındır ve “savaş ya da kaç “ tepkisine bir tampon oluşturur.
İkili ilişkinizde yaşadığınız çatışma ve sorun çocukluk travmaları ile depoladığınız yalnızlık ve utanç gibi olumsuz duygular dalgasını tetikleyebilir. İşlevselliğinizi bozarak odaklanmanızı, iş görme becerinizi yok eder. Olumsuz duygular geçmişte onarılmayan yaralarınızın bilinçaltınızda depolanan eski acılarını da beraberinde getirir. Tepkileriniz olması gerekenden daha fazla olur.
Geçmiş yaşantıların kurbanları her zaman saldırgana dönüşmez. Travmatik çocukluk anıları olan kişiler insanlara, evcil hayvanlara küçük çocuklara karşı yoğun bir sevgi şefkat gösterebilirler.
Kendinize şefkat göstermek zor gelse de başkalarına hissettiğiniz şefkati kendinize yönlendireceğiniz bir araç olarak kullanabilirsiniz.
Hepimizin geliştirmemiz gereken yönleri vardır. Ne kadar beceriksiz kusurlu olursak olalım bugün ki halimizle dost olmakla işe başlayabiliriz.
Beynimizin insula bölümünün bedenimiz ve zihnimiz arasında bağlantı görevi vardır. Empati gücü yüksek insanların insula bölgesinin daha gelişmiş olduğu tespit edilmiş. Yakın bir dönemde beynin insula bölgesi hem fiziksel hem de psikolojik sıcaklıkla ilintilidir. Sıcak bir çay, kahve içmek ya da ılık bir duş almak içimizi ısıtabilir, duygusal olarak bizi iyileştirebilir. Size en çok neyin iyi geldiğini, duygusal olarak yatıştırabildiğini ancak siz bilebilirsiniz.
Fiziksel sıcaklıkla zihinsel sıcaklık yakından ilişkilidir. Araştırmacılar elleri sıcak olan insanların duygusal sıcaklığa da sahip olduklarını tespit etmişler. Katılımcılara ellerinde tuttukları sıcak ya da soğuk yastıkların tedavi edici etkileri konusunda tahminde bulunmaları istenmiş. Çalışmaya katıldıkları için ödül olarak verilen yiyecekleri kendilerinin tüketebilecekleri ya da arkadaşlarına verebilecekleri söylenmiş. Soğuk yastığı tutanlar yiyeceği kendilerine alırken, sıcak yastığı tercih edenler yiyeceklerini arkadaşlarına vermişler. Çocukluk döneminde fiziksel sıcaklık ile ilgi, sevgi, şefkat görmek ile ilgili bilinçaltı bir kodlama olabilir.
Tüm olumsuzlukları ve yetersizlikleri aynı öykünün farklı versiyonları ile açıklayamazsınız. Yeni öyküler oluşturmak gerekir. Ancak ne olduğundan vazgeçersen ne olabileceğini görürsün. Gerçek ilginin ne olduğunu iyi anlamaya çalışın. Bazı insanlar soğuk havalarda içtiği bir fincan kahve ile bazıları çay bazıları da kahve ile iyi hissederler. Bazı insanlar kısa bir uykudan sonra bazıları masaj yaptırarak bazıları spor yaparak mutlu olabilirler. Peki ya siz? Siz nasıl iyi ve dengede hissediyorsunuz kendinizi? Çok stres altındayken ya da işler yolunda gitmediğinde ihtiyacınız olan ne oluyor?
Mantra; akıl için araç anlamına gelir.
Bu da geçer yahu, anı yaşa, ne olacaksa olacak, işte bir sorun daha,nasıl bilebilirdim ki, bilmiyorum…bilmiyorum… bilmiyorum…, düşüneyim, evet…evet…, kahkaha terapisinde hoho hahaha... Bazı sözcük ya da sözcük grupları sözcüklerin anlamı ve odaklanma sağladıkları için rahatlacı ve teskin edici olurlar. Bir çeşit otohipnoz gibi zihnimize demir atan olumsuz düşüncelerden bizi kurtarır. Hangi mantranın iyi geldiğini siz bulabilirsiniz.
Beynimiz beden ağırlığımızın %2 ‘sini oluştururken soluduğumuz oksijenin %25 ine ihtiyaç duyar. Geceleri uyuyamama nedeniniz çözümleyemediğiniz düşünceleriniz için beyninizin fazla mesaiye kalması olabilir.
Belirsizlikle yüzleştikçe toleransımız artabilir. Her şey göründüğü gibi olsaydı psikoloji olmazdı. Gerçeklerle öyküleri ayırt etmek gerekir. Algılanan buzdağının görünen kısmı gibidir. Altında hep öyküler vardır. Gerçekliği reddetmek gerçekliği değiştirmez. Gerçekliği değiştirmek için ilk önce gerçekliği kabul etmek gerekir. Acıdan kaçamayız. Doğanın bizlere bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterme şeklidir.
Kabul çok önemlidir. Her gün kendimize “neleri kabul etmeliyim ki yoluma devam edebileyim ?” diye sormalıyız. Kabul kapıları açar, kabul yolun başlangıcıdır. Yola çıkmak kaygıyı çoğaltmaktır. Yola çıkmak kendini kaybetmektir. Ve en üst anlamıyla yola çıkma kendi benliğinin farkına varmaktır.
Şefkatle kalbinize dokunmaya ya da dokundurmaya başladığınızda kalbinizin derin engin, dipsiz ve sınırsız olduğunu keşfetmeye başlarsınız. Kalbinizde ne kadar çok yer olduğu kadar, içinin ne kadar sıcak ve yumuşak olduğunu keşfetmeye başlarsınız.
Müzik devam ederken sen müzik olursun. Katılımsız an, zamansızlığın zamanla olan kesişim noktası. Çoğumuz için sadece katılımsız an var. Zamanın içinde ve dışında olan an. Güneş ışığının hüzmesinde kaybolmuş zihin dağılması. Görünmeyen yabani kekik, kışın çakan şimşek veya şelale ya da aslında hiç duyulmamış olan çok derinden duyulan müzik. Müzik devam ederken sen müzik olursun. -T.S Eliot The Dry Salvages
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
Kognitif Davranışcı Terapist, Hipnoterapist (Regresyon),
Aile Terapisti, Cinsel Terapist, Sanat Terapisti
Tel: 0242 316 98 99
https://sevilayzorlu.com/
www.antalyaterapipsikiyatri.com
www.antalyacinselterapi.com
https://neorezonansantalya.com/
YouTube: https://www.youtube.com/results?search_query=sevilay+zorlu
Facebook: https://PsikiyatristSevilayZORLU
Twitter: https://mobile.twitter.com/DrSevilayZorlu
İnstagram: https://www.instagram.com/psikiyatrist_sevilay_zorlu/…
https://www.instagram.com/neorezonans_biorezonans/...