Bir dakika,yolunda gitmeyen bir şey var.
Kendini bütün olarak dinlemiyorsun, çok önemli bir şeyi ihmal ediyorsun. Nedir bu?”
Herhangi bir hastalık; olduğunuz kişiyi nasıl sevmemiş olduğunuzu ve olduğunuz kişi olmak için kendinizi nasıl bağrınıza basmamış olduğunuzu size söyleyen doğrudan bir mesajdır...
Deri hastalıklarının %70'i psikolojik nedenlerden dolayı ortaya çıkıyor. Sedef, kurdeşen, renk kaybı, alerjik hastalıklar, bütün veya bölgesel olarak saç veya vücutta kıl dökülmesi gibi en fazla görülen deri hastalıklarının kökeni psikolojik. Bu hastalıkların ortaya çıkmasında en önemli psikolojik nedenleri ise duygusal örselenme, bir yakın veya iş kaybı gibi maddi ve manevi kayıplar ile insan ilişkilerinde yaşanan sıkıntılar gibi travma etkisi yapan olaylar oluşturuyor.
Psikiyatri dahili görünmeyen hastalığa odaklanırken, dermatoloji harici görünür hastalıklara odaklanır. Sinir sistemi, deri ve bağışıklık sistemi karşılıklı etkileşim içerisindedir. Derinin, rahatlıkla görülebilen ve dokunulabilen bir organ olarak psikiyatride özel bir yeri vardır.
DERİ VE BEYİNİN GELİŞİMSEL İLİŞKİSİ
Deri; öfke, korku, utanç ve kızgınlık gibi duyguları açıkça ifade etme, emosyonel uyaranlara yanıt verme, kişinin kendilik imajı ve özgüvenini sağlama ile bebeklikten yetişkinliğe doğru seyreden sosyalleşme sürecinde önemli rol oynar. Diğer insanlarla olan iletişimimizin de temel organlarından biridir.
Derinin beyinle olan ilişkisi embriyonik döneme kadar uzanır; deri ile beyin aynı yapıdan köken alır ve aynı hormonlardan etkilenir. Deri zihnin bir uzantısı kabul edilir ve bu nedenle huy ve kişiliğin değerlendirmesinde gerekli kısımlarından biridir.
PSİKODERMATOLOJİ
Psikodermatoloji ise psikiyatri ile dermatoloji arasındaki ilişki ve etkileşime dayanan ortak bir çalışma alanıdır ve pratikte bu birliktelik farklı nedenlerle olabilir:
· Psikiyatrik hastalıktan köken alan deri hastalıkları
· Dermatolojik hastalıkla ortaya çıkan ve gerçekte deri hastalığı ile maskelenen psikiyatrik hastalıklar
· Psikosomatik etmenlerle oluşan ya da alevlenen deri hastalıkları
· Sosyal izolasyon ve stigmatizasyona ikincil olarak ortaya çıkan psikiyatrik hastalıklar
· Genetik ve çevresel etkilerle bir araya gelen deri ve psikiyatrik hastalıklar
· Süregen psikiyatrik hastalığı olan kişilerde ortaya çıkan deri hastalıkları (şizofrenlerde hijyene dikkat etmeme sonucu oluşan deri enfeksiyonları)
· Deri hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçlarla ortaya çıkan psikiyatrik hastalıklar
· Psikiyatride kullanılan bazı ilaçlarla ortaya çıkan deri hastalıkları
İÇ DÜNYAMIZIN DIŞ DÜNYAYA YANSIMA ALANI OLAN DERİMİZ…
Deri, fizyolojik açıdan en önemli emosyonel anlatım organlarından biridir tüylerin diken diken olması, korkudan sararma, utançtan kızarma gibi.
Stres te, depresyon, anksiyete, obsesyonlar gibi pek çok psikolojik durum gibi deride pek çok hastalığa ve belirtiye neden olabilir. Çünkü derimiz, iç ve dış ortamlarımız arasında, dış dünyayla bağlantılarımızın başladığı bir sınır oluşturan, duygu, heyecan ve tepkilerimizin ifade organı, beden imajının da en yoğun olarak somutlaştığı organımızdır. Sevgi, şefkat, aşk, nefret, kızgınlık, öfke, ceza gibi tepkilerimizin de en önemli ifadesi yumuşak veya sertçe dokunmalar şeklinde derimiz aracılığıyla olmaktadır.
Yoğun bir stresle karşılaşıldığında kişi bunu kendi olanaklarıyla aşamıyorsa, bir ruhsal gerileme ve bazen organik yansımalar şeklinde belirtiler karşımıza çıkacaktır.
CİLT HASTALIKLARI MI PSİKOLOJİMİZİ BOZAR ya da TERSİ MİDİR?
Hastalarda genellikle hastalığın sebebi ve sonucu birbirine karışır. Bazı hastalıklar depresyon ve anksiyete bozukluğu zemininde oluşabildiği gibi, bazı hastalıkların uzun sürmesi, görsel rahatsızlık sonuç olarak depresyona neden olabilir.
Emosyonel strese deri kadar çabuk tepki gösteren hemen hemen herhangi başka bir organ yoktur
Psikodinamik açıdan benliğin organik örtüsü, en dış sınırıdır, insan bedeninin dünya ile temasını sağlayan kısımdır.
Önemli libidinal işlevi olan bir organdır: dokunma, okşamanın yanı sıra ağrı ve acıyı da algılar. Duygusal durumun "aynası" olarak kabul edilir. Sözsüz iletişime aracılık eden, açığa vurulmamış duyguların yaşatıldığı bir yataktır
Deri lezyonlarının varlığı da kişide önemli düzeyde strese neden olmaktadır. Deri bütünlüğünün bozulması, estetik ve sosyal sorunları birlikte getirmektedir.
Beden algısının değişmesine, benlik saygısının azalmasına neden olmaktadır.
Deri lezyonlarının başlaması, ya da alevlenmesinden önce genellikle kaygı, depresyon ve suçluluk duygularının varlığı nedeniyle deri lezyonları "duygu durumu eşdeğeri" olarak kabul edilebilir.
- yaygın kaşıntının (pruritis) agresyon,
- genital-anal pruritisin cinsel engellenme,
- hiperhidrozisin anksiyete ve sosyal fobi,
- rozeanın suçluluk,
- ürtikerin kızgınlık,
- atopik dermatitin ise sevgi gereksinimi ile ilişkili olduğu söylenmektedir.
NÖRODERMATİT
Genetik etkenlerin yanı sıra çevresel etkenlerle de tetiklenebilen bir hastalıktır. Başlangıcından önce stresli yaşam olayı görülme oranı % 70. Hastalığın şiddetinin artmasında hastalığa bağlı ya da ailevi nedenlerle ortaya çıkan stres önemli rol oynamaktadır.
Yetişkin hastalarda depresyon, hipokondriak semptomlar, sürekli kaygı ve öfke fazladır.
Anksiyete ya da depresyon kaşınma davranışını ortaya çıkararak dermatiti alevlendirirler ve depresif belirtiler kaşıntı algılamasını artırmaktadırlar
Dinamik açıdan hastalığın ortaya çıkışının derinlerde bulunan başka bir insan tarafından bedensel bir yakınlıkla sevilme arzusu , göstermecilik, suçluluk ve mazoşizm eğilimleri arasında bir çatışma sonucu olduğu bildirilmektedir. Tedaviye dirençli süregen ekzemada ailede ana - baba/çocuk sorunları sıktır.
ÜRTİKER VE ANJİOÖDEM
Halk arasında kurdeşen diye bilinen “Ürtiker”, ciltte 1-2 santim çapında kırmızı, kabarık, kaşıntılı ve yer değiştiren döküntülerdir. Kabarıklıklar genellikle; yüzde, kollarda, bacaklarda ve parmaklarda oluşur. Toplumun yaklaşık %20’sinde görülebilen yaygın bir hastalıktır. Bu, alerjik bir hastalık olup, bazen nefes alamamaya kadar gidebilen, insan hayatını tehdit edebilecek boyutta kötü sonuçlar doğurabilir.
Ürtiker ve angioödem hastalarının % 79’unda neden bulunamazken, hastalığın ortaya çıkışında % 11-21 oranında psikolojik nedenlerin doğrudan rolü olduğu ve % 24-68 oranında da kolaylaştırıcı rol oynadığı bildirilmektedir.
Ağır emosyonel stres nedeni ne olursa olsun ürtikeri alevlendirmekte, deprem gibi yıkıcı olaylar ise hastalığı başlatabilmektedir.
Ürtiker olgularının % 51’inde stresli yaşam olayları ile hastalık başlamakta, bu oran kolinerjik ürtikerde % 77, dermografizmde ise % 82’ye ulaşmaktadır.
Bu hastalarda depresyonun da sık görüldüğü ve depresyon şiddeti arttıkça ürtiker plaklarının daha fazla kaşındığı belirtilmiştir.
Kişilik özelliği değerlendirildiğinde bu hastaların öfke ve düşmanlıklarını çok dile getiremedikleri ve diğer insanlardan onay alma ihtiyaçlarının fazla olduğu görülmüştür.
Özellikle kronik ürtikeri olan hastalarda daha az iletişim kurma, daha fazla bastırılmış olma ve ilişkilerde daha az baskın olma, agresiflik gibi özeliklerde anlamlı düzeyde farklılıklara rastlanmıştır
SEDEF HASTALIĞI (PSÖRİA)ZİS
Psöriasis denilen ve halk arasında sedef hastalığı olarak bilinen sorun, strese bağlı oluşan cilt hastalıkları içinde yaygın olarak görülmektedir. Her ırkta, her cins ve yaşta görülebilen bu hastalığa, sedef rengi kabuk tutmasından dolayı sedef hastalığı denilir. Kaşıntı oluşmadan sadece dış görünüşümü etkileyebilecek şekilde görülebileceği gibi tüm yaşamı etkileyebilen ve vücutta yaygın olarak görülen türleri de bulunur. Stres bu hastalıkta çok önemli bir rol oynamakta ve ilaçla müdahale edilen tek bir tedavi yöntemi bulunur.
Hastalar stresli yaşam olaylarından çok kozmetik şekil bozukluğu ve psöriazisin sosyal etiketlemesi sonucunda ortaya çıkan hastalıkla ilgili stresler tanımlamaktadır.
Psöriazisli hastalarda psikodinamik açıdan erken çocukluk döneminin bireyselleşme sürecindeki bozukluğundan söz edilmektedir
Çalışmalar psöriatik hastalarda yüksek düzeyde anksiyete ve depresyon olduğunu ve şizoid, kaçınan, pasif-agresif ve obsesif kompulsif kişilik bozuklukları dahil birçok kişilik bozukluğunun sık olduğunu göstermektedir. İntihar girişimleri ve alkol kullanımı ile de ilişkili olabilir.
SAÇKIRAN (ALOPESİ AREATA )
Toplumda saçkıran olarak bilinen bu rahatsızlık herhangi bir belirti ortaya çıkarmadan, saçlı deri, kaşlar, kirpikler, sakal bölgesinde ve vücut kıllarının lokal olarak başlayan, daha sonra yaygınlaşabilen kıl dökülmesidir.
Alopesi areatanın ortaya çıkışında psikososyal nedenlerin etkisi çocuklarda % 22-29, yetişkinlerde ise % 17 oranında olmakla beraber alopesinin şiddeti ile hastanın ruhsal durumu ve duygusal stresin şiddeti arasında doğrudan ilişki bulunamamıştır
Psikolojik stresin en önemli kaynağı kozmetik yönle ilgilidir. Bu grup hastalarda başta anksiyete ve depresyon olmak üzere çeşitli psikiyatrik rahatsızlıkların görülme oranı % 33 - % 93 arasında değişmekte ve bu psikolojik problemler saçlar çıktıktan sonra da yıllarca sürebilmektedir.
Psikozu da içeren ağır psikiyatrik hastalıklar, hastaların % 11’inde görülebilmektedir. Bu hastaların bağlanma ilişkilerinde kaçınma yaşadığı, daha fazla aleksitimi gösterdikleri ve sosyal desteklerinin daha az olduğu belirtilmektedir.
PSİKOJENİK EKSKORİASYON
Tipik olarak hastanın kolay ulaşabileceği beden bölgelerinde yer alan lezyonlarla karakterli bir tablodur. Tekrarlayıcı, törensel ve gerilimi azaltıcı olması ve hastanın ekskoriasyona direnmesi (genellikle başarısız) açısından psikojenik ekskoriasyondaki davranışlar bazen obsesif kompulsif bozukluğa benzer.
Hastanın sürekli olarak kendine saldırması, kendiliğinden oluşan bir kısırdöngüye neden olmaktadır.
STRESİN SEBEP OLDUĞU DİĞER RAHATSIZLIKLAR
- “Trikotillomani” denilen kıl çekme hastalığı,
– “Verrukalar” denilen halkın siğil dediği birçok çeşidi bulunan oluşumlar,
– “Pitiriasis rosea de gibert”, halkın madalyon ya da gül hastalığı dediği hastalık,
– Saçlı deride, dilde, vücudun birçok yerinde bazen tarif edilen, yanma, karıncalanma, acıma, uyuşma gibi yakınmalar,
– Alerjik nedenlerden dolayı ortaya çıkan bir hastalık olarak bilinen “egzama”,
– “Hiperidrozis” olarak bilinen aşırı terleme,
– Tırnak üzerinde çukurcuklar, sararma, tabakalanma, değişik şekil bozuklukları,
– Derinin melanin pigmentinin kaybolması ile ortaya çıkan, tedavisi de oldukça zor olan bir hastalık olan “Vitiligo” yani “ala hastalığı”.
TEDAVİDE NELER YAPILABİLİR?
Cilt sorunlarında tedavinin başarılı olması için stresten uzak durmak gerekiyor.
Çağımızın rahatsızlığı olan stresin sebep olduğu cilt hastalıklarının tek bir sebebi olmadığı gibi tek bir çözümü de yok. Kimi zaman ilaçlar tedavide başarı sağlarken kimisinde psikolojik destek çözüm olabiliyor. Stresin sebep olduğu hangi hastalık olursa olsun, tedavinin başarılı olabilmesi için her şeyden önce altta yatan psikolojik sorunun olabildiğince ortadan kaldırılması gerekir. Cilt sorunları için ise haricen uygulanabilecek ilaçlar kullanılır.
Kişinin çevresindekiler tarafından anlaşılması, sorumluluklarının paylaşılması, bu tür rahatsızlıkların ortaya çıkmasını ya önlemekte ya da iyileşmesini kolaylaştırmaktadır. Birkaç günlük tatil, yakın akraba ya da arkadaş ziyaretleri, spor, sağlıklı beslenme, kişinin gevşeyip rahatlamasıyla problem hafifleyebilir. Kişinin sevdiği meşguliyetlerle uğraşması, iç enerjisini uygun şekilde kanalize etmesi de yararlıdır.
Bu tür problemlerin tedavisi çok yönlü bir yaklaşım gerektirmektedir. Tedavide cilt hastalıkları uzmanı ile birlikte psikiyatristin vereceği ilaç tedavisi yararlı olmakla beraber psikoterapiler esastır. Psikoterapiler, kişinin konuşup rahatlaması kadar benlik düzenlemesini ve alışkanlığını bırakması için profesyonel destek görmesini amaçlamaktadır.
Tüm bu konular dikkate alındığında psikodermatoloji hastalarının ele alınmasında psikiyatri ve dermatoloji uzmanlarının birlikte çalışması gereği açıkça ortaya çıkmaktadır. Psikodermatoloji birimlerinin nasıl çalışacağı ve nasıl eğitim vereceği konusunda tartışmalar yapılmakta ve değişik modeller öne sürülmektedir. Ağırlıklı olarak dermatoloji bölümlerinde kurulan bu birimler psikodermatoloji birimi adı altında işlev görmekte ve biriminin içinde psikiyatrist, psikolog, dermatoloji asistanları ve uzmanları yer almaktadır.
Bu nedenle psikodermatoloji gibi ortak çalışma alanının oluşturulduğu bir yapıdan psikiyatriye yumuşak geçişin yapılması, hastanın tedaviye uyumunu ve tedavi şansını artırmak açısından önem taşımaktadır. Psikodermatolojik yaklaşımda deri hastalıklarının tedavi edilmesinin yanında hastanın kişilik özellikleri, eşlik eden psikiyatrik rahatsızlıklar, ailevi durumu, mesleği, sosyal durumunun ele alınması ve bu alanlardaki sorunlara işaret edilmesi tedavi planı içinde yer almalıdır.
Ailenin, hastayı, davranışı bırakması için zorlaması ve kınaması, problemin daha çok artmasına neden olabilir. Hastanın tedaviyi kabul etmemesi de problemin gittikçe artmasına sebep olmakta ve tedaviyi zorlaştırmaktadır. Elbette her şey kişinin kararı ile ilgili olup kişi pozitif enerjisini kullandığı takdirde hiçbir destek almadan da bir davranış bozukluğunu bırakabilmektedir. Fakat bu, kişinin içinde bulunduğu şartlara göre değişir. Kendiliğinden geçmesi beklenerek tıbbi tedavi geciktirilirse hastalık hasar bırakabilir
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
www.antalyaterapipsikiyatri.com
www.antalyacinselterapi.com
Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.
1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5
Tel: 0 (242) 316 98 99
facebook.com/antalyaterapipsikiyatri