PSİKİYATRİST

Anne Olmak …

DR. SEVİLAY ZORLU

“Anne olana dek kendimi sıcak, verici ya da duyarlı bir insan olabilecek kapasitede göremiyordum. Çocuk doğurmaya korkuyordum, çünkü onlara mükemmel bir anne olamamaktan, iyi bir kişilikte yetiştirememekten korkuyordum. Anne olmanın yaşadıkça öğrenilebileceğini bilmiyordum. Hissettiğim şefkat ve sevgiyi dışarı çıkarabilmek harika bir deneyimdi. Onu ultrasonda küçücük bir kese içinde gördüğüm andan itibaran ona tüm kalbimle bağlandım. Bebeğimi ilk kucaklayışımdan itibaren her geçen gün onunla öğrendim hayatı… Geliştim, değiştim ve büyüdüm… Adeta kendi geçmişimdeki eksiklikleri, yaşanmamışlık duygularını onunla onardım… “

Kadınlar “bebek istemek”ten bahsederken; ortalama iki yıl bebeklik ve 15 – 20 yıl süren bireyselleşme sürecinin sorumluluğunu da üstlenmişlerdir. Aslında ”onyıllar boyunca fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının çoğu için bana bağımlı olacak birini istiyorum” dedikleri duyulmaz… Hamilelik sınırlı sürede, doğum birkaç saatte biter. Annelik on yıllarca sürer….

Bazen düşünüyorum da anne olmak hayatın başlangıcı gibi… Çocukların olunca öğrenirsin fedakarlık yapmayı. Anne olmak, insanın bedenini ve duygularını güçlü bir biçimde yaşaması anlamına gelebilir. Sadece fiziksel ve bedensel değişiklikler değil, aynı zamanda karakter değişikliği de yaşarız. Sabır, yaratıcılık ve bir insanı topluma kazandırma özelliklerimizin içimizde olduğunu fark ederiz.

Anne olmak sizi sonsuza kadar değiştirir. Beyninizi yapı, işlev ve daha birçok yönden değiştirir. Geri dönülmez şekilde başkalaştırır. Bir kadının beyninde doğuştan kurulan bağlantılar bebeğin anne karnında büyüyüşü, bebeğin doğuşu, dokunuşu, kokusu ve teniyle teması gibi değişimlerden etkilenirler. Evlat edinen anneler, babalar, hiç hamile kalmamış kadınlar bile bebeklerle yakın temasta olduktan sonra koruyucu anaç belirtiler gösterebilirler. Beyinde yeni nörokimyasal yolların oluşmasına neden olur. Aşk iksiri oksitosin salgısı ile beyinde annelik yolakları güçlenir. Bebeğe odaklanmış, etrafındakilere saldırgan olabilecek kadar koruyucu bir beynin oluşmasına neden olur. Kendini bebeğini korumak adına üzerlerine gelen kamyonu tek eliyle durdurabilecek kadar güçlü hisseder. Annelerin görsel hafızası doğum yapmamış kadına göre daha gelişmiştir. Karakterleri daha esnek, uyumlu ve cesurdur. Değişimler anneyi hayatındaki öncelikleri düzenlemesi için zorlar. Modern toplum yaşamında anne bebeği doğurmak ve çalışma hayatına devam zorunluluğu ile derin çelişkilere neden olur.

PEKİ YA KENDİ ANNELERİMİZ…

Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, söyleyeyim: Annemdir.

Annemiz ilk bağ kurduğumuz, temel güven duygusunu öğrendiğimiz insan. Hayatımızda yaşadığımız zor anlarda her zaman yanımızda olan insan. Bir anne yüreği, dibinde daima af bulunan bir uçurumdur.

Anneler bilir; bir anneyi gözlerindeki insanın içine işleyen bakışından anlarsınız. Bir anne çocuğu ile ilgili her şeyi bilir. Ondan hiçbir şey saklayamazsınız. Sizi gözlerinizden okur. Annelerinizin onaylamadığı kişilere dikkat etmelisiniz. Siz yanlış bir evlilik yaparken ufuktaki ayrılığın çoktan farkındadır. İş görüşmelerinizde red cevabı gelmeden önce sonucu biliyordur. Hasta olduğunuzda kendinden vazgeçebilendir.

Annelerimizi kaybetmek en büyük korkularımızdandır.

Kötü hissettiğimde, ihtiyaç duyduğumda kiminle konuşacağım? Onun beni sevdiği kadar kim sevebilir? Tüm hatalarıma rağmen beni koşulsuz kabul ederek kim kucak açar ki bana?

Aslında anneler hiç bir zaman bırakmazlar çocuklarını. Ölüm bile o bağı koparamaz. Kalpleriyle, ruhlarıyla sonsuza dek bağlanmışlardır birbirlerine.

Anne olmayı, anne olmamayı seçmiş ya da henüz karar vermemiş olabilirsiniz. Bu seçeneklerin farklı unsurları hakkında duygularınızı incelemeniz yararlıdır. Kişilik özelliklerinizi bir palet üzerindeki farklı renkler olarak düşünebilirsiniz. Her biri uygun koşulda işe yarayacaktır. Hayatlarımız da seçimlerimizdir….

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist & Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

www.antalyacinselterapi.com