CESUR KALEM

Yükselen Değer: Milliyetçilik

Türkiye siyasetini son dönemlerde “milliyetçilik” ilkesi şekillendiriyor. Siyasi Parti Liderlerinin bir şekilde milliyetçilik kavramını ön plana çıkartması, milliyetçiliğin ve Türkçülük ideolojisinin ülkemizdeki politik gündemde yükselen bir değer olduğunu gösteriyor.

“Stratejik göç” dediğimiz sığınmacıların bir beka sorunu haline gelmesi ve terör örgütü PKK’nın dış güçlerce desteklenerek ülkeyi bölme çabalarına bir de FETÖ’nün hain darbe teşebbüsü eklenince milliyetçilik dalgası ülkemizde çığ gibi büyümeye başladı. Bunu ilk gören Erdoğan oldu ve MHP ile ittifak yaparak seçimlere girdi. Siyasal İslamcıların özgül ağırlığı olan AKP’de Erdoğan’a ses çıkaramadı. Aynı Erdoğan, “Kimse bizim karşımıza Kürtlükle, Türklükle çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız” diyordu.

Başlangıçta Erdoğan’ın bu stratejisini pek çok kişi algılayamadı. Hiç hazzetmediği halde söylemini neredeyse tamamen 'milliyetçilik' üzerine neden kurduğunu göremedi. Üstelik iktidarın uyguladığı milliyetçi’’ ve ‘’güvenlikçi’’ politikalar nedeni ile Kürt seçmeni tamamen kaybedeceğini iddia ettiler. Lakin sonuç, onların beklediği gibi olmadı. Küresel ve ekonomik sarsıntılar karşısında geminin dümenini sağlam tutan bir lider arayışında olanlar "yaparsa o yapar" diyerek devleti temsil eden Erdoğan'a sığındı. Ve seçimin sonuçlarını Kürt oylar değil, Türk milliyetçileri belirledi.

Türk milliyetçileri bir araya gelerek ülke yönetimine talip olabilir mi? Matematiksel olarak mümkün görülse de oldukça zor görünüyor. Milliyetçi oyların bir potada toplanmaması için içerden ve dışardan siyaset mühendisleri “böl-parçala yönet” stratejisi ile gece gündüz çalışıyor.

Geçmişte Batılı bir Parlamenter; "Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar değerlidir" demiştir. İşte bu itiraf Batılının bize uyguladığı temel politikasını yansıtmaktadır. Bu cümle Türk’e düşman olanların da sloganıdır; onlara göre Türkiye'yi hiç bir zaman Türk kimliğine sahip biri yönetmemelidir. Bu nedenle devletin yönetimi, tam olarak “yerli ve milli” unsurların eline geçmemiştir.

Onlar da biliyorlar ki, Türk milliyetçileri uyanır ve yönetime talip olursa ellerindeki iktidar kayıp gidecektir. Lakin milliyetçiler bunun farkında değildir. Zira özel olarak yetiştirilmiş, kukla liderler tarafından yanlış istikametlere yönlendirilmeleri söz konusudur. Hor görülmelerini ve yanlış ellerde olmalarını, Atsız’ın; “Saraylarda süremem, dağlarda sürdüğümü/ Bin cihana değişmem, şu öksüz Türklüğümü!” sözleri ile aşmaya çalışmaktadırlar.

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde de Türkler hep aşağılanmış; askere giderken ve vergi alınırken hatırlanır olmuştur. Ezik ve hor bırakılan Türk halkını ayağa kaldırmak ve kendi benliğini kazandırmak için Atatürk; “Ne Mutlu Türküm Diyene…” sözünü söylemiştir.

Gelelim 2023 seçimlerine… 14 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerde ve CB seçimlerinde milliyetçi oyların baskın ve etkin olması dengeleri değiştirdi. Zira milliyetçilik karşıtlığı eskisi gibi rağbet görmüyor. Milliyetçilik, ”Sen mi daha milliyetçisin, ben mi?” yarışına dönüştü.

Nedir milliyetçilik; Milliyetçilik en kabul görür haliyle “ait olduğu milletin varlığını sürdürmesi ve yüceltmesi için diğer bireylerle birlikte çalışmaya, bu çalışmayı ve bilinci, diğer kuşaklara da yansıtmaya denir. Yani, Türk milletinin ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi bir görüştür.

Atatürk, "Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur” demiştir. Atatürk, milletin birlik ve beraberliğinin önemini şu sözler ile ifade etmektedir: ‘’Türk milleti, kendinin ve memleketin yüksek menfaatlerinin aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak bir topluluk değildir.’’

Ne yazık ki CHP, kurucu liderinin önem atfettiği milliyetçilik ilkesine gereken önemi vermemiş, önce asker ve sivil seçkinlerin; bir dönem de Kürtçü, radikal solcu ve mezhepçilerin çatışma arenasına dönüşmüştür. Son yıllarda milliyetçilik söylemleri ve helalleşme adı altında geniş halk kesimleri ile buluşma girişimleri başlamışsa da maalesef geç kalınmıştır. Kılıçdaroğlu CHP’de ilk defa bir şeyi daha yapmıştır. Prof. Dr. Sezgin Çelik ve E. Ülkü Ocakları genel Başkanı Alaattin Aldemir gibi kamuoyunda Ülkücü olarak bilinen ve tanınan donanımlı insanları kendisine danışman olarak atamıştır.

Milliyetçilik, sadece Türkiye’de değil dünyada yükselen bir değerdir. “2022 yılında Avrupa’da 11 ülkede yapılan seçimlerin yedisinde milliyetçi/muhafazakâr partiler seçimleri birinci olarak tamamlamıştır.” ABD söz konusu olduğunda, "Büyük Amerika" peşinde koşanlar… İngiltere denince, “Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk” adını koyanlar… Türk milliyetçilerinin “Büyük ve Güçlü Türkiye” ülküsünden rahatsız olmaktadırlar.

Türk milliyetçiliği güvenlikçi ve militarist bir ideoloji midir? Ben aynı fikirde değilim. Dönemsel olarak militarist düşüncelerin öne çıktığı günler olmuştur. Lakin Mevlana’nın dediği gibi, “Dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım…”

Türk milliyetçileri; piyasa güçlerinin ve sivil toplum örgütlerinin öne çıktığı, demokrasinin derinleştiği, hukukun üstünlüğü ve insan hakları kavramlarının benimsendiği ve siyasal alanın genişletildiği bir nizama karşı olamaz. Zira demokrasi; “daha az devlet daha çok toplum demektir.” Türk milliyetçileri devletin koruyucuları değil, milletin savunucularıdır. Bu anlamda devletin yeniden yapılanması, kamu işletmeciliği, kamu yönetiminde toplam kalite yönetimi gibi konuların öne çıkması… Yoksulluk, yolsuzluğun ve yasakçı anlayışın bitmesi gerekir.

2024 Mart ayında Türkiye’de yerel seçimler yapılacak. İktidar her yol ve yöntemi kullanarak 2019’da kaybettiği yerleri alma peşinde… Oyunu da muhalifleri bölüp parçalama üzerine kuruyor.

İYİ Parti, tüm seçim bölgelerinde seçime yalnız ve kendi adayları ile gireceğini açıkladı. Bunun anlamı, İYİ Parti’nin tüm milliyetçi-ülkücü çevreleri İYİ Parti'de buluşturma niyetinde olduğudur. Ayrıca İyi Parti’de “merkez” olma serüveni bitmiştir. İYİ Parti, bütün seçmen kitlelerini hedef alan, "Milliyetçi Parti" olma yolunda ilerlemektedir. Bu yıllarca beklenen ve özlenen büyük buluşmayı sağlar mı? İleride göreceğiz. Doğru kişilerle, doğru stratejiler uygulanırsa, AKP de MHP'de çok büyük kayıplar yaşanabilir.

Mayıs ayında yapılan seçimlerde CHP, AKP-MHP bloğunun CHP'yi ve Kılıçdaroğlu'nu Kandille özdeşleştiren propagandasına güçlü bir şekilde cevap veremedi. HDP ve Kandil’de iktidara hizmet eden açıklamalar yaptı. Ayrıca “küskün ulusalcı-Atatürkçü” seçmen üzerinden bir siyasetin de bir karşılığı olmadığı ortaya çıktı.

CHP'nin 6 okundan biri milliyetçilik değil mi?” CHP aynı zamanda laiklik, halkçılık, devrimcilik ve cumhuriyetçilik ilkelerine… Kurucu değerlerine sahip olmak durumundadır. Milliyetçilik de dâhil tüm ilkelerini gözden geçirerek çağın şartlarına göre uyarlamalı ve ona göre siyaset üretmelidir.

Ülkenin İYİ Partiye ve CHP’ye ihtiyacı var.

Yayın Tarihi
23.09.2023
Bu makale 567 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!