Buyurun, tepe tepe okuyun...
Konu ile ilgili olarak iki görsel paylaştım. Ege’de hangisini görmek isterdiniz?
Tercih sizin.
*******
Bazı turizmciler Yunanistan turizminin krizde olmasından bir sevinç payı çıkartıyorlar, bunun Türkiye’ye yararlı olduğunu düşünüyorlar.
Gerçekten de öyle midir, bunu tartışalım…
Düz mantıkla düşünürsek, “ Avrupa’nın belirli bir seyahat kitlesi var, Yunanistan’ı tercih etmeyen doğal olarak Türkiye’ye yönelecektir” diyebiliriz.
Fizikteki bileşik kaplar teorisi gibi…
Ama küresel ekonomi fizik kanunlarına göre işlemiyor ki.
Çin, parası yuan ile kafasına göre oynayabiliyor mu?
Ya da BP bütün dünyayı karşısına alıp “ sızıntı olan kuyu benim, ben zarar ediyorum, size ne oluyor?” diye babalanabiliyor mu?
İki asır önce insanların, işletmelerin, sistemlerin bütün marifetlerini 15-20 kilometre içinde sergilediği bir ekonomik yapı yok artık.
Dünya bir bütün…
Dünya artık tıpkı bir insan bedeni gibi yekpare…
Bedenin bir noktasındaki minicik bir sivilce bütün bedeni ateşlere atabiliyor. Dünyanın minicik bir köşesindeki hafif bir arıza da yerküreyi ateşe sarıyor.
Bir tarafın krizi, acısı diğer tarafın kazancı, mutluluğu diyemiyoruz artık.
Sadede gelelim; Yunanistan’daki kriz derinleşirse…
Turizmi devreden çıkarsa…
Finans krizi topyekün bir iflası tetiklerse…
Maaşlar, dış ve iç borçlar ödenemez, tesisler kapısına kilit vurur, üretim biterse…
Bu tehlikeli gelişmelerin etkisi Ege ile Adriyatik arasına sıkışmış bu minik ülke ile sınırlı kalır mı sanıyorsunuz?
Politik açıdan bakın.
Ekonomi açısından bakın.
Sosyal açıdan bakın.
Bölgenin jeostratejik realitesi açısından düşünün.
Dünya’nın yaşadığı faşizm deneyimini hatırlayın. O acı deneyimler gösterdi ki, açlık faşizmin ebesidir. Açlık her insanın dnasında gizli yok etme güdüsünün prangalarını çözen anahtardır.
Başıboş, aç, umutsuz kitleler, hele bir de en hassas yerlerinden, ırkçı/ulusal damardan yakalanırsa, birkaç hafta içinde olacakları tahmin bile edemezsiniz.
Bu, muhtemel sürecin politik yönüdür.
Ya ekonomik açıdan neler olur?
Batısı ve Doğusu ile Dünyanın Yunanistan ekonomisine yaptığı bütün yatırımlar batar. Küresel finans piyasalarında Yunanistan bonoları, tahvilleri tuvalet kağıdına döner.
Zaten suni teneffüs ile şişirilmiş bütün borsalar iğne batırılmış balon misali patlar.
Sadece Yunanistan ya da Türkiye borsaları değil, New York, Tokyo, Londra, Pekin, Moskova, tümünden bahsediyorum.
Yunanistan sermayesinin küresel yatırımları iflas eder. Somut bir örnek vermek gerekirse Türkiye’deki Finansbank’ın kaderi belirsizleşir. Ki, Yunanistan finans kapitalinin dünyanın bir çok ülkesinde bu tür banka yatırımları vardır ve hepsi sıtma nöbetine tutulur.
Yunanistan ve yakın komşularından başlayan nakite hücum global bir histeriye dönüşür, insanlar genlerinde saklı varlıklarını koruma güdüsü ile varını yoğunu satıp nakit stoklamaya başlar.
Tezgahlar durur.
Ticaret biter.
Üretim tehlikeli boyutlara kadar iner.
Açlık başlar.
2008’i bırakın, gelmiş geçmiş bütün krizlere rahmet okutacak bir karanlık çağa girilir.
Bakın, Yunanistan turizminden girdik, nerelere geldik.
Ama bunlar bir gamlı baykuşun hayali kehanetleri olmayacak kadar net, muhtemel olasılıklardır, zira artık Dünya yek pare bir insan bedeni gibidir.
Orada ne olursa olsun, bana dokunmayan yılan bin yaşasın dönemi bitti.
Gelelim radikal önerimize;
Yunanistan’ın yaşadığı krizin kat kat şiddetlilerine direnmiş ve başarmış Türkiye turizm endüstrisi, vizyoner ve ehil bir turizm profesyonelini Yunanistan’a önerirse...
Küresel ilişkileri olan, Dünyaya 21 yüzyıl penceresinden bakan, cesur, donanımlı bir turizm profesyoneli Papandreu tarafından Yunanistan’a Turizm Bakanı olarak atanırsa…
Tam yetki ile göreve başlayacak olan bu profesyonel, krizi ustaca yönetmeyi ve Yunanistan turizmini ayaklarının üstüne kaldırmayı başarırsa, neler olur?
Kısa bir süre sonra Türk Bakan, önce Yunanistan ile Türkiye arasında bir ortak turizm stratejisini önerir, kabul ettirir ve zaman içinde hayata geçirirse…
Ardından bu başarılı stratejiye ilkin Bulgaristan, Arnavutluk, Bosna, Sırbistan, Hırvatistan, Makedonya, Slovenya ve diğer yakın Balkan ülkeleri katılırsa…
Sağlam bir belkemiği ile hayata geçecek olan bu bedene zaman içinde Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan, Kıbrıs, Gürcistan, Azerbaycan da eklemlenirse…
Doğu Akdeniz Turizm Koordinasyonu
Neler olur?