Roubini hep haklı çıkıyor
New York Üniversitesinin ekonomisti ve son finansal krizin kahini Nouriel Roubini Euro bölgesi hakkında çok da iyimser değil. “Bölgenin aslında iki sorunu var, yüksek kamu açıkları ve borç. Elbette rekabet nedeniyle düşük kalan büyüme oranlarını da dikkat almak gerekir. Tedavüldeki para arzını düşürmek mümkün değil ve ekonomik daralma da oldukça acı verici.”
“ Eğer ücretleri ve fiyatları önümüzdeki beş yıl için 30% oranında düşürürseniz, deflasyon hemen resesyona dönüşür ve hiçbir ülke bunun altından kalkamaz. Almanya gibi yapısal reformlara yönelmek ise on yılları alır ve bu rekabet avantajı yaratabilmek için yeterince hızlı bir çare değil. Diğer opsiyon Euro’yu keskin bir devalüasyona tabi tutmaktır. Ancak, bu kadar güçlü bir Alman ekonomisi ve Amerika’nın yüksek ticaret açığı nedeniyle bu da pek akla yatkın gelmiyor.”
“Ekonomistler, Euro’nun en zorlu sınavının İspanya olduğu konusunda hemfikir. Bu ülke, Yunanistan, Portekiz ve İrlanda’nın toplamının iki katı büyüklüğünde bir ekonomiye sahip… İspanya henüz uçurumdan düşmese de, o aşamanın sadece birkaç mil uzağında. Ama, o noktaya oldukça yüksek bir hızla koştuğu da açık bir biçimde görülüyor.”
“ Mali ayarlamaları, yapısal reformları, büyüme atılımlarını, işsizliği azaltma projelerini yeterince hızla hayata geçirebilir ve rekabet avantajlarını kazanabilirler mi, doğrusu bundan pek emin değilim.”
İsviçre’deki IMD Ekonomi Okulundan Stephane Garelli rekabet üzerine çalışmaları ile biliniyor. Garelli, “ sorun, ticaret fazlası olan ve ticaret açığı olan ülkeler arasındadır. Yani ihracatı ithalatından fazla olan yada tersini yapan ülkeleri kastediyorum. Almanya yada ABD borcu yüksek olan ülkeler, ancak onların borç ödeme kapasiteleri hakkında kimsenin bir kuşkusu yok.”
Avrupa’nın Güneyi’nde işler sarpa sarıyor
“ Ama güney Avrupa ülkeleri için aynı güveni taşımak zor. Bir dönemin ekonomik büyümesi bir illüzyon gibi gerçekleri örttü. Bu büyüme adeta kum üzerine inşa edilen bir kale gibi tanımlanabilir. Sağlam bir ekonomiyi sadece emlak, finans ve turizm sektörleri üzerine kuramazsınız.”
Dünya Ekonomik Forumu çok ince ve ayrıntılı kriterler üzerinden son 20 yılın rekabetçilik değerlendirmelerini yayınladı. Bu kriterler, hükümetleri, yasaları, etik değerleri, altyapıyı, teknolojiyi, borçları, eğitimi kapsıyordu.
Forumun önde gelen ekonomisti Jennifer Blanke liste ile ilgili bilgi verdi. Almanya, 139 ülke arasında ABD’nin hemen ardından beşinci sırada yer bulabildi. Hollanda sekizinci, Fransa onbeşinci, Avusturya onsekizinci, Belçika ondokuzuncu sırada yer aldılar.
Güney Avrupa ülkelerinin sıralamadaki yerleri içler acısı idi. İrlanda yirmidokuzuncu, İspanya kırkikinci, Portekiz kırkaltıncı, İtalya kırksekizinci ve Yunanistan ise seksenüçüncü sırada yer aldılar.
Aslında, Barcelona’nın endüstri banliyosu Badalona’ya bakarak sorun net olarak gözlemlenebilir. Plasticos Juarez S.A. sıkıştırılmış özgün plastik ürünlerden kanaatkar karlar elde eden bir aile işletmesi. Lake ya da metal kaplamalı parfüm ve kozmetik şişeleri üretiyor. Badalona’da üç tane küçük fabrikaları bulunmakta.
Avrupa’nın ekonomik krizi şirketi derinden sarstı. Ağırlıklı olarak İspanya ve Fransa’daki müşterilerle çalışan şirketin satışları 30% oranında düştü. 2010 sonlarında artan satışlara rağmen şirket küçülmek zorunda kaldı. Kadrolu çalışanlarının sayısını düşürdü ve şimdi üçer aylık kontratlarla işe aldığı geçici personel ile çalışmayı tercih ediyor.
Bay Juarez daha uzun süreli kontratlar ile daha fazla sayıda geçici personel ile çalışmayı tercih etse de, iş yasaları bunu imkansız kılıyor. İşçi çıkardıktan sonra daha düşük ücretler ile yeni personel almak ise iş yasaları nedeniyle adeta bir ölüm fermanı.
Fabrika yönetim katında çalışan Dolores Fortunato Diaz (24) bir işe sahip olduğu için çok mutlu. “ Birçok arkadaşım işsiz ve benim bir işim var. Bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum.” İspanya, 20% ile Avrupa’daki en yüksek işsizlik oranına sahip.
Avrupa Şirketleri kaçıyor
Güney Avrupa için bir başka sorun ise, dev Avrupa şirketlerinin daha avantajlı Euro bölgelerine göç etmesi. Elektronik fren sistemleri ve lastik üreticisi Alman Continental şirketi bir süredir Güney’e yatırım yapmayı durdurdu. Gerekçe ücretlerin aşırı yüksek olması… Continental’in yatırımları ağırlıklı olarak daha düşük maliyetler ile üretim yapılan Macaristan ve Slovakya gibi ülkelere kaymış durumda. Bu ülkeler yabancı yatırımcılara muhteşem vergi ve ücret avantajları sağlıyor.
Şirketin yönetim kurulu üyesi Ralf Cramer konuya açıklık getirirken şunları belirtiyor; “ Portekiz’de bir zamanlar üretim maliyetleri Almanya’nın 1/5i kadardı. Şimdi neredeyse bizi yakaladılar. Artık İspanya ve Portekiz’i düşük maliyetli bir üretim merkezi olarak görmüyoruz.”
Bir ekonominin yapısını değiştirmek, kurtarma fonları temin etmekten ya da sert tasarruf tedbirlerini hayat geçirmekten çok daha zor bir problemdir. İşin doğrusu Güney’in eksiksiz bir ekonomik transformasyona ihtiyacı var. Ama bunun için gereken ekonomik büyüme durmuş bulunuyor ve Kuzey’den de hiçbir destek yok.
Mr Roubini, “ Avrupa bölündü” diyor. Euro bölgesinin önemli bir kısmı halen çok etkili bir ekonomik durgunluğun pençesinde… Dahası bu henüz ikinci dip değil. Henüz ilk dibi aşabilmiş değiller.”