DÜŞ-ünü-YORUM

Yine ve son kez: Engelliler.

Bundan önceki iki yazımda, Dünya engelli hareketi ve Türkiye turizmi üzerine araştırma sonuçlarını ve düşüncelerimi arz ettim.

 

Şimdi Engelliler Haftası’nın içindeyiz. On Mayıs’a kadar Büyüklerimiz epey nutuk atacaklar.

 

Esip gürleyecekler.

 

Bu vesile ile kürsülerden, öğrencilere,öğretmenlere,astlardan oluşan memurlara,azıcık da meraklı taifesine uzun uzun konuşacaklar.

 

Meraklı taifesinden, canı sıkılan ‘ aman ya,laf laf laf..biraz da iş üretin kardeşim ‘ diye hafiften uzayacak,cızlamı çekecek.

 

Okullardan getirilen öğrenci,öğretmen kalabalığı, büyüklerimizi hazırolda dinlemeyi sürdürecek. Onların uzamak gibi bir şansları elbette olmayacak.

 

Büyüklerimiz, içlerinden , ‘ Çok şükür Devlette 3 milyon memur, birkaç katı kadar ilköğretim ve lise öğrencisi var da,şu kürsülerde günün mana ve ehemmiyeti üzerine konuşurken, bize kulak veren birilerini buluyoruz,ne güzel ‘ diye geçirecekler.

 

 ‘ Nerede o eski ,Devletin Devlet,Milletin de teba olduğu günler?Şimdi şurada onbinleri yığmak ve Hamlet’in başkahramanı gibi döktürmek vardı. Burada yırtınıyoruz,karşı kaldırımdan dönüp de bakan bile yok’ diye ah edecekler.

 

O gün ve o saatte güneşin altında pişmeye mahkum olan memurin ve öğrenci,öğretmen kalabalığı  dışında kalan siviller,Üniversiteliler ise o nutukları dinlemek yerine STK’larda,bireysel  girişimlerde,gönüllü hareketlerinde engelliler ile daha fiili,daha etkin ve daha verimli bir dayanışma içinde olacaklar.

 

Peki sen ey okur?

 

Sen bu senaryonun neresinde olacaksın?

 

Bu hafta vesilesi ile sokaklara çıkan engellileri görüp;

‘’ Vah  vah ‘’  diyeceksin?

‘’ Ulaaan,yazık yahu’’ diye iç geçireceksin.

‘’ Halimize şükredelim hanım’’ gibi bir dengeleme cümlesi attıracaksın.

 

Yapma. Etme. Böyle düşünme.Bu tarzda  konuşma.

 

Bu da bir başka ötekileştirme biçimidir. Sen ve O ,ya da ,Siz ve Onlar.

 

( Sana göre ) eksik olan O  üzerinden ,sağlam olan Seni tanımlamaktır.Bunu bir sosyal tatmin vasıtası olarak değerlendirmektir. Gizli de olsa bu böyledir. Dışa vurmasan da, ruhunu bir engelliden ‘ üstün’ olma gururu ile yüceltmektir. Kişiliğin derinliklerinde saklanmış saldırganlığı besler,kolayca ırkçılığa,şiddete,ayrımcılığa dönüşebilir.

 

Yapabileceğin o kadar çok şey, engellilerin uzun yolculuğunda yanlarına katabileceğin o kadar çok azık var ki.

 

Önceki yazılarımda Engelliler için Seyahat Hakkı üzerine, turizmcilere öneriler geliştirdim.

 

Ulaşım araçlarında rahatça seyahat edebilmeleri imkanından başlayarak, konaklama tesislerinde engelliler için hayatı kolaylaştıracak fiziki yatırımları anlattım.

 

Sen de , Kentinde ,engellilerin hayata tutunmaları için gereken dönüşümün bir parçası olabilirsin. Sokağında bazı düzenlemelere öncü olmak senin elinde.

 

Önce engellilere bakış açını değiştir ,onlarla arana giren duygusal bariyerleri yıkarak   başla.

Onların da birer insan olduğu gerçeğini benimse. Sonrası kolay.

 

Önce sahillere bir bak. Ilık yaz gecelerinde denizin kenarına kadar inip yaşadığın keyfi onlar da yaşayabiliyorlar mı? Sahile  inip,zorlanmadan denize ellerini,ayaklarını değdirebiliyorlar mı? Bir cafede oturup denizi dinliyor,sevdikleri ile güneşin batışını izleyebiliyorlar mı?

 

Cevabın ‘ hayır ‘ değil mi?

 

O zaman iş başa düşüyor. Hayatın bu güzelliklerini onlarla paylaşmana yardımcı olacak muhatap kim?  Yerel yönetimler.

 

Carettalara,Akdeniz foklarına, Belek ormanlarına,Kaz Dağlarına gösterdiğin militan ilgiyi onlardan esirgeme. İmza topla. STK’ların gündemini onlar lehinde zorla. Engelliler için pozitif ayrımcılığı körükle. Yerel ve ulusal medyaya yazılar,yorumlar gönder. İnternetin uçsuz bucaksız gücünü değerlendir.

 

Engelliler için çalışan derneklere,gönüllü insiyatiflere omuz ver. Boş zamanlarını engellilere dönük eğitim ve rehabilitasyon çalışmaları için harcamaya çalış.

 

Semtlerdeki parklarda ve spor sahalarında engellilerin kullanabileceği üniteler olması için girişimlerde bulun. Gördüğün eksikleri rapor et.

 

Antalya’mızın gurur abidesi Müzemizi biliyorsun. Mutlaka gezmişsindir. En azından yurtdışından gelen konuklarına , Antalya’nın tarihi hakkında iki söz edebilmek adına.

 

Müze iki katlıdır,ama asansörü yoktur. Görme engelliler için Braille alfabesi ile müzeyi anlatan broşürler yoktur. Duyma ve konuşma engelliler için işaret diline vakıf rehberler yoktur.

 

Aspendos,Perge,Xsanthos,Limyra,Termessos bu Kentin onurlu geçmişinin ışıldayan yıldızlarıdır. Engelliler için bu yıldızlar gökyüzündeki yıldızlar kadar uzaktadır. Bu mirası onların da gezebilmeleri ve yurtdışında anlatacak kadar bilgi sahibi olmaları için gereken altyapı yatırımlarını talep et.

 

Muhatap, Kültür ve Turizm Bakanlığıdır. Bu eksikliklerin giderilmesi çabaları her seferinde ödenek engeline takılmaktadır. Müzemizi gezmeye gelen yabancı engelliler bu eksiklikler nedeniyle yeterince gezemeden,bilgilenmeden ayrılmaktalar.

 

Bu da koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ayıbıdır. O zaman vergine sahip çık, senin vergilerinin kaderini sorgula, Bakanlığın müzelere ödenek ayırması için mücadele et..

 

Engellilerin de aramıza katıldığı gün hayat daha bir güzelleşecek. Daha mutlu olacağız.

 

Mutluluğa giden yolun kilometre taşlarından birisi de, ayrımcılığın her türlüsünü yenmek için verilen mücadeledir.

 

Kendinle gurur duymak için omuz ver.

 

 

 

Yayın Tarihi
03.05.2008
Bu makale 528 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!