Genelde yaşanan şudur: Bir sosyal medya uygulaması üretilir, meraklı kullanıcılar hemen kayıt olur ve severek kullanmaya başlarlar ve bir süre sonra da markaların bu sosyal ağı mahvettiklerini söylemeye başlarlar.
Her ne kadar bir çok insan, markaların müşteri servisi, yarışmalar ve her türlü ticari paylaşım için sosyal medyada olmasını istese de, bu hikaye genelde yaşanır.
Bu durumda, bazı markaların insanları hayal kırıklığına uğratan pratikleri nelerdir? Amerika’da bir araştırma şirketi twitter takipçilerine bu soruyu sordu. Gelen cevaplar genellikle iki büyük hataya işaret etti; kendilerine çok fazla odaklanmak ve bir de odadaki en cool delikanlı gibi görünmek için aşırı çaba harcamak.
İnsanlar ile iletişim yerine ısrarla kendini öne çıkarmak
Twitter takipçilerinin çoğunun verdiği cevap bu gerçeğe işaret ediyordu. Sosyal medyayı tamamen reklam kanalı olarak gören markalar insanları öfkelendiriyor. İletişim boyutunu bir tarafa bırakıp sadece kendinizi anlatırsanız, sosyal medyanın sosyal tarafını boşaltmış olursunuz.
Sosyal medya sizi ve müşterilerinizi kişisel etkileşimler için birleştirme gücüne sahiptir. Paylaşımlarınızda kişisel etkileşim boyutunu ihmal ederseniz sadece zaman kaybetmekle kalmaz, bir de işinize zarar verirsiniz. Sizi takip eden kullanıcılar sizden yoğun reklam bombardımanı değil, basit, keyifli ve düzenli bir sosyal iletişim bekliyor. Sayfalarınızı, markanıza dönük bir kitlesel yürüyüşü hedefleyen satış reklamları ile doldurduğunuz zaman geçmiş olsun. Markanızı saracak bir öfke zarını kendi elinizle üretmiş olursunuz.
Hepsinden önemlisi sosyal medyada sadece en iyi içerik hayatta kalabilir. Sadece markanıza odaklı bir içerik paylaşımı zaman kaybıdır, buna inanın. Bu içerik paylaşılmaz, beğenilmez, uzun süre gündemde kalamaz. Paylaşılabilir, kolay kolay unutulmaz ve takipçilerinize bir değer sunan içerik yaratmak sosyal medyada başarının anahtarıdır. Takipçilerinizi kızdırmaktan uzak durun.
Markanızı gördüğünüz her yeni trend ile ilişkilendirmek
Markaların sosyal medyada kitlelere ulaşmak için denedikleri yöntemlerden birisi de kültürel referanslara, yeni hikayelere, argoya ve hatta grupların arasındaki özel iletişim biçimlerine kadar karışmaktır. Bu tarz belki markalara daha çok ilgi uyandırabilir. Kurumsal sosyal medya profillerine daha kişisel bir duygu katabilir. Eğer doğru uygulanırsa harika sonuçlar ortaya çıkar.
Ama bir yerde yanlış yapılırsa, markanızı trend ile hatalı bağlantılandırmak ciddi zararlar verebilir. Topluma mal olmuş trendleri, kültürel değerleri ya da yayılan hikayeleri sadece markanızın parlaması için kullanmaya çalıştığınızı anladığında, insanlar sinirlenebilirler. Sizinle hiç ilgisi olmayan haberlere balıklama dalıp insanları kızdırmayın. Çocuklarına karşı ciddi bir imaj yaratmak isteyen, ama beceremeyen babaların durumuna düşersiniz.
Bu durumda bütün bu risklerden nasıl sıyrılırsınız? Trendleri doğru olarak nasıl kullanabilirsiniz? İşte size birkaç öneri;
Öncelikle markanızın kendi sesine odaklanın. İnsanların sizden duymaya alıştıkları doğal sesi terk etmeyin. O sese uygun bir programınız olsun. Takipçilerinizin ilgisini çekeceğinden emin olduğunuz trendleri seçin. Sizin kendiniz olduğunuza inandıracak referanslar verin.
Bunun sonrasında trend olan olay ya da hashtag ne anlam ifade ediyor, bunu anlayın. Bu hikaye okuyanlar arasında tartışma mı yaratıyor? Hırslı insanlar bir anda iki karşıt kampa mı bölünüyorlar? En iyisi, içinizde minicik bir endişe bile varsa bu trendlere asla girmeyin. Örneğin esprili bir tartışma ise sorun yok. Bu trendler ya da olaylar politika ile mi ilgili? Kimi kültürel, sosyal veya dini hassasiyetler ile mi ilgili? Hiç bulaşmayın. Mesela bir hashtag gördünüz… #lovewins, bu trende takılın. Hatta kendi hikayenizi de anlatın.
Sonuç olarak, çabalayın ve sürmekte olan sohbetin bir parçası olun. Sohbetin merkezine dalmak ve konunun sizin evrenizde dönmesi için çalışmayın. Sevimsizleşirsiniz. İnsanlar aralarında konuşuyor ise, katılmak için çabalayabilirsiniz. Kendinizi sohbetin moderatörü konumuna yerleştirmeyin. İnsanların bütün ilgisini markanıza çekmek için çalışmayın. Büyük risktir. İnsanları irrite eder. Sizi takip etmeyi bırakmakla kalmazlar, bir de yaptıklarınızı herkese afişe ederler ve sonuçta da engellerler.
Trendlerden çekinmeyin. Sadece, oyunu, yukarıda anlatılan kurallara göre oynayın. Siz olun. Samimi olun. Kalıp cümleler, talimat verir gibi istekler, ilgiyi üstünüze çekme çabalarından kaçının. Basit ve olumlu yaklaşımlar etkisini hemen gösterir.
Çeviren. Adil Gürkan
Link: http://blog.hootsuite.com/what-people-hate-most-about-brands-on-social-media/