Haziran ve Temmuz aylarında yaptığım seyahatler, bu coğrafyanın bana, benim de bu coğrafyaya yakıştığım hissini güçlendirdi yüreğimde. Aidiyet duygum tazelendi. Ülkem ile varlığım arasında doğduğum an kıyılan nikahın evlilik cüzdanını derledim, toparladım. Bir zamanlar yaşanan fırtınaların silikleştirdiği imzalarımızı içimdeki duygu imbiklerinde damıttığım mürekkep ile koyulaştırdım.
İlk kez Haziran ayında ziyaret ettiğim Sardes ile Temmuz ayında da birkaç kaçamak yaşadım.
Lidya Krallarının ihtişamlı başkentinin henüz minicik bir parçası uykudan uyanmış, güneşle buluşmuş. Koca bir kentin sadece bir sokağı diyelim. O bile insanı alıp zamanda ışıltılı bir yolculuğa çıkarmaya yetiyor.
Kralların, Padişahların dizleri dibinde, kellelerini kaybetmek ile birkaç kese altınla ödüllendirilmek tahteravallisine binmiş ödlek tarihçi taklitlerinin yazdığı yalanlara lanetler okuyor insan. Yalanlara isyan ediyor.
Roma zamanından kalma gimnazhamam*, kilise, sinagog, agora yükselmiş Sard Kasabasının alçak damlı, tek katlı evlerinin arasından. Birkaç kilometre ötede Artemis’e adanan tapınak zamanın savaşçılarına karşı direnmenin ve ayakta kalmanın gururu ile dimdik ayakta.
Tapınağın önünden, Lidya Krallarının zenginliğinin kaynağı Bozdağların altınını Sardes’e taşımış olan Sard Irmağı akıyor. Krallık hizmetlileri, Sard Irmağı’nın dağlardan söküp getirdiği altın parçalarını eleklerle toplayıp işler ve külçe külçe altın yığarmış Krallık hazinesine.
Karun diye bildiğimiz Lidya Kralı Krezüs yeryüzünde cenneti yaşamış. Akıl almaz bir zenginlik bir yanda, sağlık ve şifa kaynağı termal sular bir yanda. İhtişamlı hayatı, adını binlerce yıllık bir yolculuk ile bugünlere kadar taşımış. Zenginliği Karun’un adı ile tanımlar olmuş insanlık.
Mısır’ın çok iyi pazarlanan piramitlerini küresel bir değere dönüştürenler, bir gün Lidya Kralları’nın mezarlarını koruyan toprak piramitleri keşfedince geç kalmanın pişmanlığı ile hemen orada kağıt kaleme sarılıp çok satan romanlar yazmaya başlayacaklar, adım gibi eminim.
Sardes Kentinin yirmi kilometre kadar güneybatısında değişik yüksekliklerde sıralanan piramit mezarlar tam doksan bir tane. Bugün BİNTEPELER olarak biliniyor. Coğrafi konumu bile Kralların doğa aşkının kanıtı. Sonsuz uykuya yattıktan sonra bile güneşin doğuşunu ve batışını izleyebilecekleri biçimde inşa edilmiş.
Sardes’i ve Bintepeler’i, Bozdağlar’ın eteklerinden, Lidya Sardes Hotel’in terasından hem sabah, hem de akşam izledim. Kendimi, yakma, yıkma, talan üzerine kurulu barbar tarih senaryolarından ziyade bu masum ve yaratıcı uygarlığın mirascısı olarak hissettim, bu coğrafyada doğup büyümemin hayatın bana bir hediyesi olduğuna hükmettim.
Şükrettim…
Bu geçmiş ile gurur duydum. Onbinlerce yıllık bir varoluşun masalsı kayıtlarını resmi tarihten silseler de, dilden dile ileterek, gerçek tarihi bugüne taşıyan kadim atalarıma şükranlarımı sundum. Yeryüzünün bu en güzel coğrafyasının sosyal tarihini geçen asrın başında sıfırlayan ve hayatı 1900’lerde başlatan resmi söylemi reddettim.
Belleğimin bana ait olduğunu haykırdım. Yeryüzünün bütün resmi tarihçileri, bütün yalancı tarihçiler, bütün toplum mühendisleri bir araya gelip en güçlü sosyopolitik sabunları kullansalar bile beynimin yıkanamayacağını anladım.
Sardes, kazılar ilerledikçe ve yirmi birinci yüzyılın estetik modasına uygun ışıltılı kıyafetlerini kuşandıkça, bütün Dünyaya önünde Türkiye’nin gülümseyen yüzüne anlam katan bir çizgi olacak. Anlam ve tarihi bir derinlik kattığı coğrafyaya küresel bir değer katacak.
Tarih ve Sardes’in şifalı termal sularının süslediği Salihli kısa zamanda bir turistik cazibe merkezine dönüşürse kimse şaşırmasın. Hayallerimin, becerikli ve idealist yatırımcıların kalemi ile gişe patlaması yapmaya aday bir senaryoya dönüşmesini hissettim serin bir Salihli gecesinde.İnsanoğlunun, sağlık ve keyif üretme adına her türlü çabayı sergileyebilmesine uygun bir sahneye benzeyen bu verimli ovada, Dünya’ya sunabileceğimiz çok seçenek var turizm adına.
Kral mezarlarının bulunduğu BİNTEPELER’in eteklerinde golf. Belek Ormanlarının yerine, hem de bir tek ağaç kesmeden onlarca golf sahası üretilebilir. Ulaşım kolaylığı rakiplere göre çok önemli bir rekabet avantajı. Adnan Menderes Havaalanı bir saatlik mesafede . Sloganım da hazır;
ANTİK TARİHİN HAKEMLİĞİNDE GOLF . Üzerinde oynanacak olan saha, mirasçısı olduğu tarihsel zenginlik ile GOLF sporunun asaletine de yakışır.
Lidya Kralları Giges’in, Alyattes’in, Krezüs’ün yıkandığı Kurşunlu Termal sularının bulunduğu 40 bin dekarlık alan Termal Turizm Merkezi ilan edildi. Uzak olmayan bir gelecekte, Bölgenin, Türkiye’yi küresel rekabette güçlü kılacak termal yatırımlara boğulacağını tahmin etmek hayalperestlik değil.
İlk yatırım başarı ile yapılmış bile. Hem de mimaride ‘ ne alaka ?’ dedirten temalar yerine, mirasçısı olduğu Lidya tarzına sadık kalarak. Küresel markamız Türk hamamı, Uzak doğu terapileri, teknolojik spa ekipmanı, bakım gibi hizmetler harmanlanmış, yerel değerlere saygılı ama evrensel bir tarz yaratılmış.
Sardes’in süslediği ovadan Bozdağlar’ın zirvesine yirmi dakika mesafede kayak merkezi. Henüz görmedim. Anlatılanlar, kayak için çok uygun bir kar kalitesine sahip pistlerin, kayak tutkunlarının yeni adresi olmaya aday olduğunu işaret ediyor. Birkaç yıl sonra, Orta ve Doğu Avrupa’nın, hayatın bütün tatlarını hızla keşfeden yeni zenginlerini Bozdağlar’da kayak yaptıktan sonra termal sularda ısınırken göreceğimizi öngörüyorum.
Tatili, zamana karşı bir yarışa çeviren, en kısa sürede en çok aktivite içinde olmak isteyen yeni tatilcilerin, Sardes ve çevresinde, hiç kapris yapamayacakları çok seçenekli tatil programları içinde keyif şaşkını olacaklarını düşünüyorum. Sabah kayak. Öğle zamanı golf. Akşam termal terapi, ardından, Salihli yaylalarında üretilmiş organik ürünlerle enfes bir ziyafet.
Sardes binlerce yıl, bilinen Dünyanın ışıltılı bir metropolü olmuş. Tıpkı bugünün Londra’sı, New York’u gibi .
Galiba tarih tekerrürden ibaret .
Salihli bu mirasa sahip çıkıyor. Bir zamanlar işgal ve yağma için doğudan, batıdan silahlarla üzerine yürüyen fatihlerin torunlarına bu kez sağlıklı ve mutlu bir yaşam kesiti sunmak için gönüllü ev sahipliğine soyunuyor.
Ben bir Sardes hemşerisiyim artık. Hem de tutkulu bir aşık gibi.
* Gimnazhamam : Birkaç dönümlük bir alana yayılmış gimnazyum ile Roma hamamından oluşan bir kompleks.