DİNO AMCA’DAN “LAF OLSUN TORBA DOLSUN.”
Bugünlerde moda ekonomi üzerine ahkam kesmek. En sık kullanılan yöntem de küresel kriz, ekonomik tsunami, yüzyılın krizi gibi klişeleri sohbet ya da makale arasına serpiştirmek.
Fazla derine girmemeye de özen gösteriyorlar. Ola ki karşılarına, gelişmelere vakıf, ekonomiyi bilen, süreci yakından takip eden bir bilen çıkar, birkaç veri ortaya koyar, işin aslını açıklar, maazallah, adamı rezil eder.
Medyanın magazincileri mi dersiniz…
Turizm yazarları mı…
Siyaset yazarları mı…
Spor yazarları bile eksik kalmadı maşallah.
Bir tek Güzin Abla kaldı küresel kriz mevzuuna dalmayan.
Bugün yarın ondan da bekliyorum.
Köşesindeki yorumları, genellikle, sorunlarını yazanlara verdiği öğütlerden oluşuyor, biliyorsunuz.
Bir okuru “ küresel kriz yuvamı yıktı” mealinde bir nane yumurtlarsa mecburen Güzin Abla’yı da bu kulvarda göreceğiz.
Bir de Haydar Dümen Hoca’mız var.
Yarın bir müflis işadamı çıkar da, Hoca’mıza “ Sevgili Hocam, küresel kriz beni bitirdi. Kuş artık ebedi sessizliğe büründü. Bir zamanlar, yuvamı ötüşü ile bülbül bahçesine çeviren kuşun ağzını bıçak açmıyor” diye bir soru sorarsa ne cevap vereceğini çok merak ediyorum.
Şaka bir yana, birkaç haftadır medyada küresel krizi yazmayanı dövüyorlar.
“Küresel kriz Dünyayı yok edecek” demeyene kız vermiyorlar.
İyi de, başlığın altını dolduran yok.
ABD merkezli bu alt üst oluşun başlangıcını, gelişmesini, nereye varacağını yazan yok. Nasıl bir final ile karşılaşacağımızı tahmin edebilen de…
Neyse ki, bir gazetemizde dişe dokunur bir şeyler okuyabildim bu güzel Pazar sabahında. İyi geldi. Uzunca bir zamandır şöyle dolu dolu gülmemiştim.
Başlığı ve ilk paragrafı okur okumaz attığım kahkahanın ardından yan komşunun “ Aha işte krizin ilk kurbanı, gitti koca adam” dediğini duydum.
İşte size Dünyanın yaşamakta olduğu travmanın kaynağı. Okuyun ve artık küresel ekonomiyi anlamak için sakın ola ki gazetelerin ekonomi sayfalarını, finans bültenlerini izleyerek zaman kaybetmeyin.
Ben, kendi adıma, hemen internette ne kadar fal, büyü, astroloji sitesi var ise hepsine üye olmaya karar verdim. Sabahları ilk işim gazetelerin fal köşesini okumak olacak.
“ Pluto ( ben bu gezegeni Plüton olarak biliyordum ya ), 1996 yılında yay burcuna girdi. Bu da, Dünyada Lale Devrini başlattı. Yay burcu geleceğe iyimser bakmak, endişe duymamak demektir. Varlığı, abartılı lüks hayatı, cömertliği vb.simgeler.”
Benim Türkçem ile, Pluto, hovardalığın, savurganlığın, sefihliğin, vur patlasın, çal oynasının önde gideni, yay burcuna girmiş. Vehbi’nin kerrakesi şimdi anlaşıldı.
İyi de, bu Pluto’nun yay burcuna duhulünden Türkiye’nin hiç haberi olmadı galiba. Ya da bize haber vermediler. Benim bildiğim, biz, 1996’dan bu yana hiçbir zaman iki yıl üst üste “oh” diyemedik ki. Krizsiz yılımız geçmedi.
Devam edelim;
“ Pluto önümüzdeki 16 yıl Oğlak burcunda kalacak. Ayağınızı denk alın, oğlak tutumluluk, ayakları yere basmak, denge, hesap kitap demektir. Sanal olarak büyümüş olan, reelin çok üzerinde hacmi olan finansal piyasalar oğlak burcunun kısıtlamasına yakalanarak küçülecek. Alıp satarak yapılan ticaretten kazanılan paralar yerini reel, katma değeri olan, somut olarak görülen işlere bıraacak.”
“ Yaşlılar ve emeklilik ile ilgili tüm sistem 15 yıl sonra tamamıyla değişmiş olacak.”
“ Tüm dünya için tasarruf zamanı başlıyor. Su ve suyun dağılımı düzenlenmek durumunda kalacak”
Vay berduş Pluto vay.
Vay serseri mayın Pluto vay.
Çık ulan çabuk yay burcundan…
Kardeşim siz iyisi mi lağvedin bütün Siyasal Bilgiler, Ekonomi, İşletme, İş İdaresi, Ekonometri Fakültelerini. Yerine Astroloji Fakülteleri, Fal Meslek Yüksek Okulları açın bir an evvel. Mezunlarını hemen Bankaların, Finans Kuruluşlarının tepe noktalarına tayin edin.
Ülke ekonomisini de Astrologlara teslim edin. Astroloji master’ı olmayanları işe almayın. Bir şekilde ekonomi yönetimine girmiş olanları da astroloji kursları almaya mecbur edin.
Ekonominin geleceğine ilişkin stratejik planlamalar yerine bol bol rasathaneler açın, Pluto’nun seyrüseferini izleyin. Namussuz yarın bir gün yay burcundan sıkılır, biz farkına varana kadar aslan burcuna falan zıplar, önlem alana kadar başımıza gelmedik felaket kalmaz.
Şaka bir yana, az önce Dino Amca’nız yanaştı yanıma. Uzun zamandır kendisine söz vermediğimden yakındı. Okurun, maceralarını okuduktan sonra yolladığı övgü dolu mesajları özlediğini beyan etti.
Bir sohbette bulunmuş. Kriz tellallarından birisi ila kapışmış. Konuşmalarını bir bir aktardı. Deniz, güneş, kadınlar, sinema, futbol üzerine güzel güzel kaynatırken bir gamlı baykuş gelmiş, adeta azarlar gibi krizden girmiş, olanlar olmuş. Naklediyorum efendim;
- Yahu ayıptır ayıp. Dünya krizde boğuluyor, sizin şurada konuştuğunuz geyiğe bakın. Utanın be.
- Anlamadım?
- Ekonomik tsunami geliyor.
- Yani?
- Kriz geliyor kriz. Türkiye’yi yerle bir edecek.
- Nasıl olacak bu?
- Bankalar battı. Finans kuruluşları bitti.
- Türkiye’den mi?
- Hayır…Amerika’da.
- İyi de bunun Türkiye ile ilgisini çözemedim ben.
- Türkiye’de de bankalar batacak. Yabancı bankalar parasını alıp kaçacak.
- Siz BDDK’nın Türkiye’de bankaları nasıl denetlediğini biliyor musunuz? Nasıl bir denetim sistemi olduğundan haberiniz var mı?
- Olsun. Bankalar batmanın bir yolunu bulur.
- Yani batmayı kendileri mi ister?
- Bana laf ebeliği yapma kardeşim. Batacak işte.
- İyi de hiçbir banka döviz cinsinden açık pozisyonda değil ki. Kredi-Özkaynak- Risk rasyosunda da ciddi bir sorun yok.
- Ulan bana bak. Bana öyle açıklı, pozisyonlu laflar sokuşturma. Neyi ima ediyorsun sen ha?
- Hayır yanlış anladınız. Ben döviz açık pozisyonundan bahsettim.
- Bak hala laf sokuşturuyor. Ne demek ulan döviz, açık pozisyon falan? Ben dövizle pezoluk mu yapıyorum yani?
- Tamam dostum. Bu faslı geçelim. Siz Türkiye’nin makro ekonomik verilerine vakıf mısınız?
- Ben bir tek Makro Marketleri bilirim, neden sordun hemşerim?
- Yani cari açık, kamu yatırımları, bütçe disiplini ve performansı, personel giderleri, vergi performansı, para politikaları…
- Ulan hala performanstasın, açık saçıktasın, paradasın, giderdesin. Tepemi attıracaksın ama ha.
- Siz gazetelerde ekonomi sayfalarını okumaz mısınız Beyefendi?
- Ben önce baş sayfaya bakarım, ardından spora, birazcık da magazine.
- O zaman ekonomi ile ilgili verilere vakıf değilsiniz. Bu durumda ekonomi üzerine ahkam kesmenizi anlamak zor.
- Yasak mı?
- Bakın bugün son derece güçlü mali portreleri ile Türkiye’deki finans kurumları, bankalar krizden kaçan para için güvenli bir liman olabilir.
- Para dediğin serseri ruhlu gemici mi yahu?
- Para, garanti ve güven arayan bir gemidir diyelim. 2001’deki krizden hayatının dersini alarak çıkan Türk bankacılık sistemi, maceradan kaçan küresel sermaye için hem güvenli bir liman, hem de kalıcı bir yatırım alanı olabilir. Bu limana seyahati kolaylaştırmak ve özendirmek gerekir.
- Baba entelin önde gidenine çatmışız da haberimiz yok.
- Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.
- Abi biraz daha içime su serp yahu. Günlerdir, gazete başlıkları yüzünden yüreğimde merak ve endişe harmandalı oynuyor.
- Küresel kriz diyerek ortalığı en çok velveleye veren medya grubuna, bu grubun deynekçiliğini yaptığı dev gruba iyi bak. Kimler, aynen Batı’daki gibi kurtarma planları talep ediyor, neden talep ediyor iyi düşün. Kimler bu finans darlığına açık pozisyonda yakalandı, sor, araştır.
- Abi bak yine pozisyon falan dedin. Aklımdan geçeni ima etmiyorsun değil mi? Kızarım, küserim bak.
- Aslında, kısmen o dediğine atıfta bulunuyorum. Ama seninle ilgisi yok. Zamanında “ bize bir şey olmaz” diyerek dev döviz borçlarının altına giren, borcuna karşılık döviz cinsinden kaynak bulundurmayan, bir punduna getirip devleti bu borçlara kefil edebileceğini hayal edenleri kastediyorum. Nasıl etsek de bu döviz borçlarını tıpkı 2001’deki gibi Devletin sırtına yıksak, diye pozisyon kovalıyorlar.
- Abi bize bir şey olmaz değil mi?
- Ekonomiye kahvehane ağzı ile girilmez koç. Bize çok fazla bir şey olmaz demek daha doğru. Ama o da ayrı bir yazı konusu. Bütçe disiplininden taviz verilmezse, bankaların mızıkçılık yapmasının önüne geçilirse, Türkiye’nin cari açığında 35% lere varan etkisi olan temel girdilerde, örneğin petrolde fiyat düşüşü devam ederse, biz bu krizi fazla yara bere almadan atlatırız.
- Abi ağzını yiyeyim senin. Adın ne?
- Dino Amca. Hadi yeter artık. Editör, amma uzattın diye kızacak yine. Hadi baş baş. Hadi güle güle.
- Abi az buçuk doğru tahmin ettin. Laf aralarında ima ettiğin konular ilgi alanımıza girer. Hani bir akşam canın sıkılırsa falan…
- Hoop..Çüş yav.Hadi yürü. Bizi aile de okuyor yahu.