DÜŞ-ünü-YORUM

Kültür ve 3'ün 1’i.*

Önce birkaç ay geriye gidelim. Zaragoza’da, Antalya için gurur kaynağı olan bir kararın alındığı toplantıya odaklanalım.

 

Bu kararın alınmasında önder rolü ve emekleri için Antalya Valisi Sayın Alaattin Yüksel’e, Kentin hem bugünü, hem de yarını adına teşekkür edelim. Sayın Yüksel şahsında bu kararın alınmasında emeği geçen herkesi kutlayalım.

 

Antalya Expo 2016 için, Sayın Vali’nin, aklından ziyade kalbinde kurguladığı sözleri anımsayalım. Sayın Yüksel’in coşkusuna ortak olalım.

 

"Expo’nun Antalya’da yapılması bu kentin kalitesini artıracaktır".

 

"Bize göre, bu tarihi bir gün. Antalya’nın yeni bir yüzyılda değişimi sağlamak için ortak akılda bulunmasında ve takım çalışmasından hiç bir zaman tereddüt duymadım. Kent yöneticileri, kentlerinin dünya kenti olabilmesi için yollar aramaktadır. Olimpiyatlar, Expo Fuar organizasyonları ev sahipliği yapan kentleri dünya kenti haline getirir. Teknik ve taktik başarıyla elde edilen Expo’nun Antalya’da yapılması bu kentin kalitesini de artıracaktır. Artık, Antalya tarihin önünde koşmaktadır”

 

"Expo dünya fuarının Antalya’ya getirilmesiyle tarih yazılmıştır. Antalya’nın Expo 2016 başarısında en önemli etkenler, doğru yer seçimi, temanın çocuk ve çiçek olarak belirlenmesi ve takım çalışmalarının yapılmasıdır."

 

Bu konuşmaların yapıldığı toplantıya Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Akaydın’ın, CHP Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü’nün, ATSO Başkanı Sayın Çetin Osman Budak’ın, Ak Parti Milletvekili Sayın Sadık Badak’ın da katıldığını özellikle belirtelim.

 

Gelelim kültür deryası, ayaklı bilgi bankası, laf sokma ustası, boyozcu Yılmaz Özdil’in Expo için yazdıklarına;

 

‘Tırışkadan teyyare... Daha önce İzmir’i kerizlemeye çalışmışlardı “Expo’yu alacağız, acayip müthiş, aklınız durur” filan diye... Şimdi de İstanbul’a aynı numarayı yapıyorlar, “Kültür Başkenti olduk, inanılmaz bi şiy...”

Hangi şehirde Expo 2010? Madem bu kadar önemli bir hadiseydi, niye bilmiyoruz, nerdedir bu seneki Expo?

Aman ha! Ben demiyorum.

 Hürriyet’in 3.sayfasında, kısa yazılarla muhalefet ettiğini sanan bir köşeci diyor. Ben onun yalancısıyım. Hiçbir yorum da eklemiyorum.

Bu hafta yine alıntılarla devam edelim ey okur.

Bu adam, turizm yatırımcılarına ‘bidon kafalı’ dedikçe, hızla kan kaybeden İzmir’in gevreği, asfalyası, çiğdemi ile köşe doldurdukça kendinden geçercesine alkışlayan okur…

Bakın aşağıdakileri de ben yazmadım. Tercüme etmek istemedim. Yorumlardaki samimiyeti aynen aktaramamaktan korktum. Okurun büyük bir çoğunluğunun turizm sektöründen olmasını dikkate aldım ve anlayacaklarını tahmin ettim.

“İstanbul is one of the most beutiful city i have ever seen in my life.. its hystory and its lovely people.. we all get wrong information.. i am French and i recommend everybody to visit istanbul and other cities .. its really great.. its really NOT midnight expres.. big differances between now and 20 years ago.. its really wonderful to spend time in istanbul.. a great city.. for me after Paris istanbul is my favorite city in Europe..”

Pierre. January 16, 2010

Bu alıntı İngiltere’de yayınlanan Telegraph’dan. Bir okur yorumu. Noktasına, virgülüne dokunmadım. Yorumu aktarıp haberi es geçmek olmaz. Aşağıda ise haberden bir kaç cümle alıntıladım.

“This year, celebrations highlight everything that makes the city special. First as Constantinople and later as Istanbul, this has been the capital of two great empires. Straddling two continents, the city has been the gateway through which Eastern influences have reached Europe, as well as the West's window on the Orient, Asia and the Islamic world. Recent years have seen the city undergo yet another renaissance, with the opening of boutique restaurants, stylish rooftop bars, nightclubs on the shores of the Bosporus and every class of restaurant paying homage to the exquisite Turkish cuisine.”

Aşağıdaki yorum NYTimes’ın blog sayfalarından. Şimdi bu 3.sayfada kısa yazı yazdığını sanan vatandaş belki duymamış olabilir, NYTimes Amerika’nın önde gelen gazetelerinden. Bu yorum ise gazetenin bir okurundan… Resmi Amerikan görüşü olarak algılayabilir, altında bir bit yeniği arar, neme lazım…

“I was in Istanbul in November and spent much time on Istiklal Caddesi and the surrounding neighborhoods of Beyoglu and Cihangir. Since I arrived home, I've missed the energy, the cafe life, the artists and the art, and the general conviviality that has only grown in the past ten years. Istanbul/Contantinople/Byzantium - whatever one calls the city remains beautiful, messy, complex and a destination for the new decade”.

Joy Stocke

 

Bir sonraki yorum The Independent’tan. Yine bir okura ait…

 

Istanbul is the most interesting city I have ever spent time in. The main tourist areas around the Blue Mosque can get a bit "much" if you spend too much time there, but it's a big city, with an awful lot of interesting things to see.I strongly recommend that everybody visit Istanbul once in their lives. It is truly humanity's "capital city".

Veeee…

 

Yorumların şahı! Gerçek bir analiz. Buram buram kültür. Tepeden tırnağa estetik.

 

“Kültür başkenti meselesine gelince...

Konserler monserler, havayi fişekler, öyle bir rüzgâr yaratıyorlar ki, sanırsın “her şehre nasip olmayan lütuf”tur.

 

Halk arasındaki tabirle, Avrupa’da kültür başkenti olmayanı dövüyorlar birader... Biz olana kadar, Lüksemburg iki defa olmuş mesela... Hadi diyelim “Cork City”yi kahvede İddaa oynayanlar bilir, kültürün başkenti ilan ettikleri Sibiu’nun nerde olduğunu kaç kişi bilir Allah aşkına?

 

Üstelik, “Kültür başkenti olduk” diyorlar ama, “Kültür başkentleri
olduk”
aslında... Çünkü, 2010’da üç şehir kültür başkenti, İstanbul, Essen, Pecs...  3’ün 1’i yani…”

 

Ne güzel bir Türkçe, değil mi? Nasıl seviyeli! Nasıl saygılı! Ne güzel tanımlamalar!

 

Tırışkadan teyyare! 3’ün 1’i…

 

Ha bu arada, Yılmaz pek dert etmez öyle şeyleri, zaman da ayıramaz… Bu, ince ince laf sokmaları yaratabilmek için düşünmekten, araştırmaya zaman bulamaz.

 

Ama, bu yazılanların içinde boncuk bulduğunu sanan okura bir not; 3’ün 1’i diye ti’ye aldığı Essen ve Pecs Kentleri’ne bir bakalım. Azıcık da şu Kültür Başkenti kavramının tarihçesine bir değinelim;

 

Madem bu hafta alıntılara daldık, yine öyle devam edelim.

 

“Avrupa Kültür Başkenti fikri, ilk kez 1985 yılında dönemin Yunanistan Kültür Bakanı elina Merkuri tarafından ortaya atıldı.  Aynı yıl AB Konseyi, projenin kapsamını belirledi ve uygulamaya koydu.

 

1985'ten 2000 yılına kadar AB'ye üye olan ülkelerin kentlerinden biri Avrupa Kültür Başkenti olarak seçildi. 2000 yılına gelindiğinde, yeni bin yıl nedeniyle Avrupa Kültür Başkenti unvanı hem birden fazla kente, hem de AB adayı olan ülkelerin kentlerine de verilmeye başlandı.

 

Unvanı daha önce alanlar arasında Atina (Yunanistan), Floransa (İtalya), Amsterdam (Hollanda), Berlin (Almanya), Paris (Fransa), Madrid (İspanya), Lizbon (Portekiz), Selanik (Yunanistan), Brüksel (Belçika) gibi kentler bulunuyor.

 AB dışı şehirler kategorisinde seçilen İstanbul dışında jüri, AB kentleri arasında Macaristan'dan tek aday olan Pecs ile Almanya'dan Görlitz'le yarışan Essen'i 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçti.

Pecs'in seçilmesinde özellikle komşu Balkan şehirleriyle geliştirmek istediği kültürel bağlar dikkate alındı. Macaristan'dan 1994 yılında başkent Budapeşte de Avrupa Kültür Başkenti olmayı başarmıştı.

Almanya adına yarışan Essen ve Görlitz arasında seçim yapmakta zorlandığını itiraf eden jüri, Ruhr havzasının yeniden canlandırılmasında Essen'in önemli bir rol oynayabileceğini düşündü. Jüri raporunda, Essen'in başvuru dosyasının ''çok yenilikçi'' olduğu da vurgulandı.

AB jürisinin, Kiev karşısında oybirliğiyle İstanbul'u 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçmesinin, başvuru dosyasında yer alan ve ünlü filozof Aristo'nun ''evrenin 4 temel unsuru olarak gösterdiği toprak, su, hava ve ateş düşüncesinin İstanbul'la özdeşleştirilmesi'' etkili oldu. Buna göre toprağı İstanbul'un kültürel zenginliğini yansıtan tarihi eserleri, havayı minareleriyle ve çan kuleleriyle dini zenginlik ve hoşgörü ortamı, suyu İstanbul Boğazı ve Haliç, ateşi de modern sanatlar, gençlik ve teknoloji temsil ediyor.”  ( TC Avrupa Birliği Genel Sekreterliği )

Ya, işte böyle ey okur.

Tırışkadan teyyare mi? 3’ün 1’i mi, karar ver!

* Başlık için özür dilerim. Bir köşeden alıntı olsa bile.

 

Yayın Tarihi
31.01.2010
Bu makale 3203 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!