Şimdi ben ‘ Hoffenheim ‘ diyeceğim. Adam ‘ ben de senin ‘ diyecek.
Ola ki iddaa , bahis falan takılıyordur, hafiften çakozlar gibi olacak, ‘ Aaa, yahu bu Almanya İkinci Ligi’nde bir futbol takımı . Bir sürü kuponumu yatırdı köftehorlar ‘ diye karşılık verecek .
Ortalama Türk insanı , futbolu iddaa ya da tribünlerde bağırıp çağırma vesilesi olarak algıladığından , Hoffenheim’in yirmi yıllık inanılmaz macerasını hiç duymamıştır.
1899’da kurulan Tumverein Hoffenheim ile 1920’de kurulan Fussballverein Hoffenheim’in 1945 yılında birleşerek Hoffenheim adı ile devam ettikleri futbol seyahatinde , mola verdikleri hiçbir başarı istasyonu olmamış 1990’lara kadar. Hoffenheim kasabası ve yöresinde yerel melodiler eşliğinde kafalarına göre takılmışlar.
1990 sonrası futbol Tanrısı’nın eli Hoffenheim kasabasına değmiş . Kasaba derken doğru söylüyorum. 3.500 nüfuslu tipik bir Alman yerleşim birimi . Burada doğmuş ve gençliğinde spor yapmış olan Alman milyarder Dietmar Hopp Kulübü satın almış. Yıl 1990.
Belki kendilerinin de bilmediği, tanımlayamadığı ama hep hissettikleri zirveye yolculuğun başlangıç tarihi 1990.
Dietmar Hopp önce altyapıya el atmış. Kasaba , spor salonlarına ve miniklerden başlayarak, her yaş grubu için spor okullarına boğulmuş.
Hoffenheim’lılar futbolun endüstriyel yüzü ile tanışmış . Yerel değerler korunarak küresel hissetmeye başlamışlar.
Önce Verbandsliga’dan, Baden-Württenberg Oberliga’ya 2000 yılında yükselmişler. Oberliga,eyalet ligi…
Bu ligde başarı , Kulübü hemen ertesi yıl Regionalliga Süd III’e taşımış. Yani Güney Bölgesel Ligi. Yıl 2001-2002.
2003 yılında Almanya Kupasında tozu dumana katmışlar. İkinci Lig Kulüpleri Eintracht Trier ve Karlsruher SC’ü,ardından Bundesliga’dan Bayer Leverkusen’i elemişler.
Bu başarıdan sonra kendilerini Bundesliga II’de bulmuşlar. Yıl 2006. Bir önceki yıl başarılı Bundesliga deneyimli teknik ekiple beş yıllık bir kontrat , istikrarı ve Regionalliga’da ikinciliği getirmiş . İkincilik de bir üst ligi tabi.
Alman ikinci liginde misafirlikleri üç yıl sürmüş . Üç sezondur, atak futbolları, disiplinli ve ilkeli duruşları benim de dikkatimi çekiyordu.
Bu yıl, Münchengladbach, Köln gibi birinci lig deneyimli , çok güçlü taraftar desteğine sahip Kulüplerin arasından ikinciliği koparıp aldılar.
Artık Bundesliga’dalar.
Bundan sonraki hedef neresidir, benim adını koymam mümkün değil. Ama 18 yıllık maceranın vardığı heyecan verici limanlara bakılırsa, Birinci Lig’in vasat bir Kulübü olmalarını bekleyenler şiddetle yanılabilir.
Önümüzdeki beş yılda bu mucize ekibi takip etmeye devam edin.
Futbolda Hoffenheim deneyimi imkansız kavramını paramparça eden bir örnektir.
Başta da belirttim , hayatın dayattığı her gelişmeye direnmeyi marifet bilenler bu öyküyü anlayamazlar . Zaten hayata da hep yerel değerlerin çerçevelediği gözlüklerle bakarlar, bununla övünürler. Adını da ilkeli duruş koyarlar.
Eminim bu öyküyü okuduktan sonra Hoffenheim deneyimine de giydirmeye başlayacaklar.
Ama , Antalyaspor için küresel bir rol hayal edenlerin ,bu öyküden sonra Mardan Palace Otelinin sahibi Sayın İsmailov’u hatırlamamaları mümkün mü?
Sayın İsmailov’un hayatı da Antalya ile kesişmiş . Akdeniz’in Hoffenheim’ı Antalya olamaz mı? Dietmar Hopp’u da , Sayın İsmailov?
Bilmem anlatabiliyor muyum ?