DÜŞ-ünü-YORUM

Blöfçü’nün rehberi: Gazetecilik

NIGEL FOSTER’den*  Gazetecilik üzerine provokatif görüşler

 

Ben Nigel Foster’in yalancısıyım. Neler yazmış neler. Bu görüşlere katılıyor muyum? O da bana kalsın.

 

Gazetecilik, mesleğinin aşığı blöfçüler için ideal bir dünyadır. Bu alanda, gazetecilikle yalnızca siyaset, hukuk ve reklamcılık – o da ancak bir ölçüde- aşık atabilir. Çoğu blöfçü blöfünü atarken bunun farkına bile varmaz.

 

Her yıl, bu mesleğe iştahlı bir sürü insan gazeteci olmaya soyunur. Bunların da çoğu dört dörtlük bir beceriksizlik düzeyinde bir performans gösterir.

 

Kalem tutmaktan, klavye kullanmaktan acizmişsiniz; kendi düşüncelerinizden başkası ile ilgilenmiyormuşsunuz, ne gam! Sizin için gerçek, kendi önyargılarınızı haklı çıkarmak üzere çarpıtılabilecek herhangi bir şeymiş, ne önemi var? Övünmek, beceriksizlik ve ayda iki kereden fazla yıkanmamak politik medyada Allah vergisi deha alametleri olarak kabul gördüğünden, bu özelliklere sahip olmanız uzun ve başarılı bir meslek hayatı için yeter de artar bile.

 

Bunları iyi kullanabildiğiniz sürece bütün etik, entelektüel ve maddi ödüller sizin olacaktır. Tabi bu arada sadece para ile ilgilendiğinizi asla çaktırmayacaksınız. Sırası gelmişken ilk dersiniz; İster icra memurları kredi kartı borcu için kapıya dayanmış olsun, ister alacaklılar taksitli kampanyalardan edinilmiş arabanızın içine kurulmuş sizi bekliyor olsun, gazeteci asla para için çalışmaz.

 

Erkek ya da kadın, bir gazeteciyi ayakta tutan güç, iyi bir iş yapmanın, demokratik sürecin bir parçası olmanın, eğriyi ve doğruyu ortaya koymanın ve elbette güçsüzü korumanın verdiği mesleki doyumdur. Bütün bunları gözünü kırpmadan söyleyebilen ve başkalarını buna inandırabilen bir gazeteci hem başarılıdır, hem de en büyük blöfçülerden birisidir.

 

GAZETECİLİKTE KİM KİMDİR?

 

Basının hanımları ve beyleri birçok unvan alırlar. Meslekten olmayanlarca kullanıldığında çoğu çoğu anlamsızlaşmakta ya da yanlış anlamlar kazanmaktadır. Bu konudaki cehaletinizi göstermenin yolu, gazeteciye yazar, yazara yazar bozuntusu, serbest muhabire taşra muhabiri demektir.

 

Gazeteci

 

Genellikle ‘gasteci ‘ diye telaffuz edilir. Geniş kapsamlı bir unvan olup, muhabirler, başyazarlar, hatta sekreter çırakları bile bu sınıfa girer. Arada bir meslek dergilerine yazarak PR ajanslarından bedava bir gezi daveti koparmaya bakan kişiler de kendilerine gazeteci derler.

 

Muhabir

 

En ön safta savaşan ve bir olasılık bilgisayar kullanmasını bilen ya da mini teybinin pilini kıyak kafa ile değiştirmekte usta olan kişidir. Bir muhabir ( kadın ya da erkek ) kendisi gibi zurna olup aynı dili bile konuşamayan haber merkezi nöbetçisine kapsama alanı dışında kalan bir cep telefonundan haber geçmeyi başarabilir.

Muhabirler ( özellikle magazin gazetelerinde çalışanlar ) iyi giyinir, yanlarında bir defter ve kalem, sayısız kredi kartı bulundurur. Kredi kartlarının bazen geçerli olduğu da görülür. Defter önemlidir. Servis şefi haberin uydurma olduğundan kuşkulanırsa defteri görmek isteyebilir. Bu nedenle muhabirlerin çoğu yalnızca kendilerinin anlayabileceği notlar tutmakta ustalaşmışlardır. Ama en az bir satırı okunaklı yazarlar ki, gördüğünü ya da duyduğunu iddia ettikleri şeyi görmek için doğru zamanda doğru yerde olduklarını ispat edebilsinler.

 

Katip

 

Foto muhabirleri muhabirleri genellikle bu şekilde tanımlar. Bu sözcük, muhabirlerin yalnızca söylenenleri yazan kişiler olduğu yolundaki naif ama dokunaklı inancın bir dışavurumudur. Yine foto muhabirlerine göre muhabirlerin esas görevi foto muhabirinin gittiği işten çıkardığı ödüllere layık o fotoğraflara alt yazı yazmak olmalıdır.

 

Köşe Yazarları

 

Köşe yazarları genellikle, masa başında şişirme ‘ düşünce’ kırıntıları ve başyazılar üreten ‘gasteci’lerdir. Halkımız bu değerli yazıları, hele ‘ ciddi ‘ denilen gazetelerde yazılanları hemen hemen hiç okumaz. Ama bu yazılar, gazetelerin hükümet işlerini ciddiye aldıklarını göstermeye, karşılığında da Bakanların yurtdışı gezilerine çağrılmaya yarar. Yurtdışına gitmek her gazetecinin rüyalarını süsler. Amaç ufku genişletmek değildir elbette. En yüksek ‘ iş harcamaları ‘ yalnızca yurtdışı gezilerde yapılabilir.

 

Köşe yazarları, yine ciddi gazetelerde, belli konular üzerine uzun yorum-haberler yazarlar. Bu da bayağı ustalık gerektirebilir. Yazar şunları iyi kamufle etmek zorundadır;

 

Yazı doğru ve güncel veriden yana yoksuldur.

Başka gazetelerde daha önce çıkmış bir konunun takla attırılarak yeniden yazılmış halidir.

Bin okurdan ancak birinin anlayacağı ya da anlamak isteyeceği veri ile dolu, müthiş çapraşık ve alakasız, ama Genel Yayın Müdürü veya Patron için önemli bir konu üzerinedir.

 

Köşe yazarları, aynı zamanda, kitapları düzenli olarak on binin üzerinde satan şanslı kitap yazarlarıdır. Edebiyat mafyası ile araları iyidir, muhtemelen Üniversiteyi birlikte okumuşlardır. Fırsat buldukça yazdıkları, kerameti kendilerinden menkul yazıları kaleme alırken, asıl işleri, bir sonraki romanın telif hakkını gazeteye satmaya çalışmaktır. Gazete ise, bu telif hakkını, çok istediği için değil, yazarla medyada yapılacak röportajlar sayesinde bedava reklam fırsatı bulacağı için satın alır.

Köşe yazarları çalıştıkları gazetede pek sevilmez, çünkü bilgisayar kullanmasını bilmezler ve içkileri ödeme sırası kendilerine geldiğinde ortadan toz olurlar.

 

KÜÇÜK SÖZLÜK

 

 

Asparagas – Uydurma haber

Avanta – Bir gazeteciye, elbette tarafsız ama biraz kayırıcı bir yazı yazması umuduyla sunulan hediye ( ya da gezi ).

Basın Kartı – Üzerinde BASIN yazan ve Gazeteci Cemiyetleri, Sendikalar, Emniyet Müdürlükleri, Gazeteler ve Bakanlık tarafından önüne gelene verilen ve bu nedenle kimsenin ciddiye almadığı kimlik kartları.

Ciddi Basın- Eleştiri odağı oldukları herkesçe bilinen kişi ve kurumları destekleyen ( ya da en fazla kibarca ve iyi niyetle uyaran ) gazeteler. Bunlar, kamuoyuna asıl bilmesi gereken ( yani hiç umursamadığı) şeyleri, düzenli okurlarına da nasıl düşünmeleri gerektiğini anlatırlar. Başarılı bir şekilde yapılırsa gazete önce tiraj kaybeder, sonra da kapanır.

Paçavra Basın – Ülke yöneticileri, Milli takım Teknik Direktörleri, Yerel Yöneticiler gibi eleştiri odağı oldukları herkes tarafından bilinen kişi ve kurumlara kaba ve/veya saygısız davranan gazeteler. Bunlar genellikle bulvar gazeteleridir. Kamuoyuna gerçekten bilmek istedikleri şeyleri – örneğin Ajda Pekkan’ın en son neresinden ameliyat olduğu – anlatırlar. Buna toplumun düzeysizliğini sömürmek denir. Başarılı bir şekilde yapılırsa günde 3 milyon net satış garantidir.

Redakte edilmiş yazı – Bir makale ya da haberin, sayfa sekreterlerinin sihirli elleri değdikten sonraki (sekreterlere göre düzeltilmiş, yazana göre de fiilen düzeltilmiş! ) halidir.

Yazı – Bir gazetecinin içki içmek, zamparalık yapmak ve gider makbuzu doldurmak gibi asli görevlerinden sonra kalan zamanlarda yazmaya çalıştığı makale veya haber.

Köşe Yazısı – Toplum, dünya, günümüzün en acil sorunu ya da İkoncan’ın o gün hangi pozisyonda güneşlendiği gibi konular üzerinde uzun uzun düşünülen, ustaca kurgulanan, bazen iyi bile yazılabilen görüş, yorum ve eleştiri. İkoncanlar, Müstehcenlik, Sansasyon ya da her üçü üzerinde olmadığı müddetçe köşe yazılarını çok az kişi okur. Anlayanların sayısı ise daha da azdır. Bununla beraber herkes bir gazetede köşe yazısı bulunmasının iyi bir şey olduğu kanısındadır. Çünkü köşe yazıları Ülkenin geleceği için güven veren bir fonksiyona sahiptir. Okur gibi yapsalar da insanlar şöyle bir göz atıp geceleri rahat uyurlar.

 

Bu madeni iyi buldum. Hoşuma da gitti. Arada bir Nigel Foster ustaya takılıp gazetecilik ile ilgili görüşlerini nakledeceğim.

Unutmadan, bazı yerel kişileri ben ekledim. Ama, bu yazı asla Türkiye gazeteciliği ile ilgili değildir. Türkiye basılı ve görsel medyası Dünyada eşine az rastlanır bir dürüstlük ve etik kalesidir. Yalan, dolan, üçkağıt, asparagas Türkiye medyasına ne dün girebildi, ne bundan sonra girebilir.

Yayın Tarihi
27.07.2008
Bu makale 1198 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Kendini geliştiremeyen, dünyayı takip etmeyen, okumayan atadan dededen usullerle işi götürdüğünü sanan bir garip Türk medyası. Ahbap çavuşlar ordusu. Ne kadar doğru tespitler. Bu yazı bire bir Türkiye'nin yalancı medyasını anlatıyor

Cem Kızılcenk 01.08.2008

Adil Bey, Antalya Bugün Gazetesinde yazıyor olmanızı, Cumhur BANDAKCIOĞLU Kardeşimizin Bolunun Sesi Gazetesindeki köşesinde yer vermesi ile öğrendim. Yazılarınızın tamamını bir çırpıda sindire sindire okudum. Bolunun Sesinde olduğu gibi mükemmel yazılar. Sizi kutluyorum. Sevgi, saygı muhabbet. Muharrem DEMİREL-BOLU

Muharrem DEMİREL 30.07.2008

Tam da bu yüzden Türkiye'de gazetelerin toplam tirajı 5 milyon civarında seyrederken, Japonya'da sadece Asahi Shimbun gazetesi günde 12 milyon net satış sağlıyor. Öyle başa böyle traş

Harun Zeki Terkemen 28.07.2008

Sevgili Adil; Nigel Foster'in kitabından aktardığın gazetecilik mesleği ile ilgili notlar, hangi ülkenin gazetecileri için yazılmış bilmiyorum ama, üç aşağı-beş yukarı bizim ülkede bu işi yapan meslektaşlarımızı anlatan benzer yanlar yok değil. İnsanın "çok seviyorum, dünyaya yeniden gelsem gazeteci olurum" derken, bu mesleği olup-bitenler karşısında yerden yere vurması herhalde bizim mesleğin dışında nadir görülür. Senin anlattıklarından sonra, bugüne kadar eleştirdiğim ve bugünlere gelişte en büyük nedenlerin başında gördüğüm Tekel patronlarından herhalde özür dilemem gerekecek. Çünkü onları bu hale getiren yine biz gazetecileriz. Bu arada Sarı Basın Kartı konusunda bir yanlışlığı da düzeltmel lazım. Bizde sarı basın kartı her ne kadar Başbakanlık Basın Yayınm ve Enformasyon Genel Müdürülüğü tarafından verilse de, kime basın kartı ya da sürekli kart verileceğinin kararını gazeteci meslek örgütlerinin ağırlıktta olduğu 13 kişilik bir komisyon tarafından verilir. Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürülüğü bu işte sadece sekreterya ve evrak işlemlerini yürütür. Bu bilgiyi de verdikten sonra yazın için teşekkür ederim. Keşki biz gazeteciler bu türlü yazıları okusak ta, editoryal bağımsızlığımızı elimizden alan patronlara rest çekebilsek, ya da 60. yılında hala Türkiye Gazeteciler Sendikasına üye olmaya korkan gazeteci meslektaşlarımıza bir ses iletebilsek. Erdoğan Kahya

Erdoğan Kahya 27.07.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!