DÜŞ-ünü-YORUM

Antalya İtalyan işgalinde kalsaydı?

Bir kez daha şeytanın avukatı olalım. Zehir zemberek bir soru soralım.

 

Antalya İtalyan işgalinde kalsaydı… Bakın, ‘keşke’ demiyorum, eğer tarihin tekerleği farklı bir rotada yürüseydi.

 

Korkmayın kardeşim.

 

Bundan 2000 yıl önce ne biz vardık buralarda, ne de kentin adı Antalya idi. 2000 yıl sonra kimler olacak, kentin adı ne olacak kimbilir?

 

Hadi biraz yumuşatarak soralım. ‘ Mandacı, liboş, satılmış, hain…’ gibi, içeriğini kullananların bile bilmediği kavramların üzerimize taş yağmuru gibi fırlatılmasını göze alalım. Arı kovanına çomak sokalım.

 

Antalya’yı 1900’lerden 2010’a İtalyan yönetimi taşısaydı, neler olurdu? Kentin planlaması, çevre, su, kirlilik, nüfus yapısı, kültürel seviye, spor gibi alanlarda bugünkünden daha mı iyi, daha mı kötü olurdu?

 

Kıyılarına kondurulmuş beş yıldızlı yapay cennetleri bir tarafa bırakırsak, bugünkü gibi kasaba irisi, orta halli bir Ortadoğu kenti mi?

 

Dünyanın ‘Yaşanabilir Kentler’ sıralamasında ilk beş içinde mi?

 

The Economist’in bir araştırmasında ‘ hangi kentte yaşamak isterdiniz?’ sorusuna verilen cevaplardan çıkan sonuç aşağıda;

 

1.Vancouver (Kanada)
2. Viyana (Avusturya)
3. Melbourne (Avustralya)
4. Toronto (Kanada)
5. Perth (Avustralya)
6. Calgary (Kanada)
7. Helsinki (Finlandiya)
8. Cenevre (İsviçre)
9. Sydney (Avustralya)
10. Zürih (İsviçre)

 

Bu sıralama elbette bazı kriterlere göre belirleniyor.

 

Temel kıstas, bir kentin, bireyin hayatına dönük sosyal, politik, doğal, ekonomik tehditlere karşı sergilediği başarılı yönetim…

 

Sıralamada, bırakın Antalya’nın listeye girmesini, İstanbul ancak 144. sırada yer bulabilmiş kendisine.

 

Değişik sorulara alınan cevaplar değerlendirilse de, kriterler beş ana başlık altında toplanıyor.

 

İstikrar

Sağlık

Kültür ve Çevre

Eğitim

Altyapı

 

Her bir etmen için elde edilen veriler, kabul edilebilir, tolere edilebilir, rahatsızlık verici, istenmeyen ve tolere edilmez olarak derecelendiriliyor.

 

İçinizden kızdığınız, ama seslendirmekten çekindiğiniz soruya devam o zaman. Antalya İtalyan işgalinde kalsaydı, ne olurdu?

 

Yukarıdaki sıralamada ilk beşe girer miydi?

 

Bu sıralamanın ilk sıralarına girmek için gereken doğal, tarihi, sosyal, kültürel özelikler Antalya’da –bir zamanlar- var mıydı?

 

Bence evet!

 

Antalya’nın tarihi geçmişi yanında, Vancouver, Melbourne, Viyana, Toronto dünkü bebek sayılır.

 

Önce, o listedeki kentlerin tamamını birkaç yüz metre yukarıdan, örneğin bir helikopterden, ve tam panorama ile seyredin.

 

Bir de helikopter ile Akdeniz’e doğru açılın, o iğrenç yapılaşmayı yok farz edin. Tam karşıdan, göz kadrajınıza Torosları, denizi ve ovayı sığdırın. Antalya’yı seyredin.

 

Bu kıyaslamada, Antalya manzarası, yeryüzüne gelmiş en mükemmel ressamın ellerinden çıkma bir baş eser olurdu, ötekiler ise bir ilkokul çocuğunun çalakalem karalamaları gibi durmaz mıydı?

 

Sosyal kriterlere bakalım;

 

Ben yirmi yılı aşkın bir süre geçirdim bu kentte. Hoşgörünün ışıltıya dönüşüp insanların gözünün feri gibi yansıdığı bir başka kenti görmedim henüz.

 

Kültür, 400 bin yıl önce çıktığı zaman yolculuğunda, her bir uygarlıktan gerekeni alarak müthiş bir yaşam pusulası olmuş bu coğrafyada. Bir yamalı bohça, ama göze ve kulağa aşk yaşatan bir bohça. Yüzlerce renk, ses, mimik, tema bu yamalı bohçada billurlaşmış.

 

Şimdi bana ‘ vay mandacı… hain.’ diye saldırmadan önce bir dakika durun, nefes alın ve düşünün. ‘ Antalya bizimdir.’ iddianızın altını doldurun.

 

İyi de, siz, sizin olan bu toprakları böyle mi korudunuz?

 

Siz, atalardan miras değil, torunlardan emanet aldığınız bu toprakları, aldığınız temizlikte, güzellikte ve ihtişamda bıraktığınızı söyleyebiliyor musunuz gönül rahatlığı ile?

 

Deniziniz temiz mi? ( Okura bu noktada Olimpos, Çıralı sahilerinde artık insanların eline bulaşan insan pisliğini anımsatmam farz oldu.)

 

Bundan 20 yıl önce olduğu gibi, Kepez, Alanya ya da Kemer tarafından kente girerken, insanı sarhoş eden o yasemin, portakal çiçeği kokuları sizi sarıyor mu?

 

Portakal adına bir bulvar, bir de havaalanından girişteki o tuhaf plastik yuvarlaklardan başka neyiniz var Şehrin içinde?

 

Bundan 30 yıl önce olduğu gibi, meltem, önünde hiçbir engel olmadan Akdeniz’den dalıp soluğu Toros’larda alabiliyor mu şehre hafif bir serinlik hediye ederek?

 

Keyif, neşe, sağlık ve kültürün, hoşgörünün zirvesi Kaleiçi ne durumda? Tam burası baştaki sorunun başka bir biçimde sorulması için uygun bir yer; Kaleiçi İtalyan’ların yönetiminde olsaydı, bugün nerede olurdu?

 

Ben zaten bildiğim gerçeği tekrarlamayayım, okur hayal etsin. Kaleiçi İtalyan’ların elinde olsaydı, Dünya’da en parlak turizm destinasyonları arasında nerede olurdu?

 

Ben bir soru sordum.

 

Antalya İtalyanların işgalinde olsaydı, neler olurdu sorusuna verilebilecek yüzlerce cevap var, hepsi de Antalya’nın hayrına.

 

Ama bir cevap var ki, onu söylemeden duramam;

 

Antalyaspor Milan, Juventus, İnter gibi olurdu. Muhtemelen müzesinde bir Avrupa kupası pırıldardı. 100.000 kişilik bir stadyumu ve onun çevresinde cıvıl cıvıl bir yaşam alanı olurdu. Sadece bu stadyumdan yılda birkaç milyar euro gelir elde ederdi.

 

Birileri buraya kadar okumadan, daha ilk satırda ‘ vay hain, satılmış..’ dedi bile. Yaşanabilir bir Dünya kenti beklentisine karşı cevap hazır, “ama o ayrı bir durum…”

 

Peki, on binlerce yılın prensesi bu güzeller güzeli kenti, binlerce tecavüzden geçmiş, geçkin bir kadın haline getirmek neyin durumu?

 

Ben, Antalya İtalyan işgalinde kalsa idi, bugünden daha mı kötü olurdu, onu sordum.

 

Unutmadan!

 

Bana ilk taşı, bu güzel kentin sokaklarına hiç tükürmemiş, arabada giderken izmaritini yere hiç atmamış, sokakta yürürken elindeki çöp için mutlaka bir çöp kutusu arayan, trafik ışıklarında kırmızıda duran, ömrü boyunca kadın turistlere sarkmamış, müzelere giden, tiyatro, opera, sergi alışkanlığı olan Kent kültürü için katkıda bulunan, doğal, tarihi kültürel değerlerin aşınmasına karşı mücadele eden birisi atsın, olur mu?

 

 

 

Yayın Tarihi
22.08.2010
Bu makale 5150 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sayın Gürkan, Bildiğiniz gibi İtalya AB'ye girdikten sonra ekonomisini ve kendisini yükseltti. 1970 ve 1960 larda Türkiye, bırakınız İtalya, İspanyayı Güney Kore den daha iyi verilere sahipti. Bu nedenle bu soru Antalya ve Antalyaspor rasyonel ve bilimsel doğrular ışıgında yönetilseydi, ne olurdu? diye sorsak daha isabetli olabillirdi. Sonra Antalya yı da cok kücümsemeyelim. Her halükarda Insani Kalkınma Indeksi bakımından fena durumda değil... Ancak şeytanın avukatlığını yaparak bizlerin de görüş bildirmesini sağladığınınız için, bizim takdir etmemiz doğru olmasa da basarılı bir yazı. Saygılarla http://www.antalyabugun.com/?page=makale&MID=9267

Orhan Ozctlbas 23.08.2010

Değerli Dostum ve Selahattin Ağabeyi'min emaneti Mehmet Çiller; teşekkür ederim. Zaten ana sorun da burada. Son 100 yılda genlerimize işlemiş korkularımızı aşıp herşeyi konuşmaya başladığımızda çözümün dışlamakta, ötekileştirmekte değil, bir araya gelmekte olduğunu göreceğiz. Renk, dil, cins, inanç, kültür buralardaki farklılıklar zenginliktir. Düşünün, 70 milyon aynı tarz düşünüyoruz, aynı yaşıyoruz, aynı şeylere karşı çıkıyoruz. Ne kadar tek tip olurduk. Selam ve saygılarımla,

Adil Gürkan 22.08.2010

Sayın Gürkan, burada haklı bir isyan var! Ben yazılarımdan birinde Antalyamız bir Alman kenti olsa ; nasıl olurdu;? soruma cevaplar verdim. Ve her zaman bu kente HAŞİM İŞÇAN dan başka hiçbir başkanını beklenen hizmeti yapmadığını da söyledim .Bazılarında olmasa da bu fikirde birleşebiliyormuyuz sayın Gürkan? Saygılarımla.

Mehmet Çiller 22.08.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!