2009 yılının flu profili turizmcilerin sinir sistemlerini paralize etmiş durumda.
Kriz lobisinin körüklediği psikolojik gerginlik turizm işletmelerinin kumanda düğmelerini stand by moduna çevirdi.
Peki, sektör gelecek sezon için ne yapmalı?
Hangi pazarlara odaklanmalı?
Zaman, yoğun ve özgüvenli tanıtım, kesintisiz ataklar ve bugüne değin kazanılmış ilişkilerin ısıtılması zamanıdır.
Hemen. Bugün. Şimdi.
Avrupa ve Doğu Ülkeleri olarak ayrışmış tur operatörlerinin bu konumlarını hemen bugünden yarına değiştirme olanağı yok. Ama Otelciler açısından temel sorulara kısa ve orta vadeli cevaplar vermeye çalışalım.
İki ana pazarda yapılacak objektif bir analiz, Otelci dostların karar vermesini kolaylaştırabilir. Dünyanın içine ‘itildiği’ finansal krizde zaman, enerji ve güç kısıtlıdır. Ekonomik harcanması gerekir.
Kişisel kanaatim, AB ülkelerinde keskin bir düşüş yaşanması bir yana, henüz oranını tahmin edemesem de, artış olacağıdır. Bu öngörümü sosyal bilimlere ve özellikle psikolojinin tahlillerine bakarak seslendiriyorum.
Avrupa insanı kendisini ruhen ve bedenen ödüllendirmeyi içselleştirmiştir. Ruhunu sanat, bedenini ise tatil doyurur.
İkinci Dünya Savaşı’nın önlerine bıraktığı enkaz kentlerde, önce tiyatrolar, operalar, sanat galerileri inşa edilmiştir.
Sanat ve tatil, Avrupalı için bir lüks değil, ruhen ve bedenen sağlıklı kalabilmenin iki ana dayanağıdır. TUİ gibi bir seyahat endüstrisi devini besleyip büyüten de, doğru yönetim kararları ve büyüme stratejisi kadar, bu realitedir de.
AB ülkelerinde, ailelerin 2009 yılı bütçelerinden silecekleri kısıntı kalemlerinin arasında tatilin yer almayacağından emin olabilirsiniz. Hele çok zor geçen ve sinirleri yıpratan bir 2008 sonbaharı ve 2009 kışından sonra.
Şöyle bir konuşmayı tahmin etmek mümkün;
“ Bu yıl ekonomik bir tatil yapalım, Karaipler’e değil, Türkiye’ye gidelim.”
Bu cümle finansal kriz okyanusunda kazazedelere atılmış bir can simididir. Bütün satış stratejinizi bu cümleden hareket ederek oluşturabilirsiniz.
Yani en basit bir ifade ile “ bu fiyata bu kalite”.
Satış ve pazarlama ekiplerinizin bıkmadan çalışması gereken alan, tüketicinin tatilden vazgeçmeme, daha ekonomik, ama yine de kaliteli bir tatil yapabilme beklentisidir. Bu beklentinin adresi de Türkiye’dir.
Sezonu en az zararla kapatmak, zarar etmemek gibi hedeflerle bir bütçe yapmak, iddiasız, sektörün mazisine yakışmayacak bir adım olacaktır. Ama karlı bir bütçeyi realize edebilmenin başlıca yolunun bölgesel tanıtıma ağırlık vermekten geçtiğini bir ön kabul olarak benimsemek kaydı ile.
“ Bu fiyata Antalya”
“ Bu fiyata termal”
“ Bu fiyata Bodrum”
Nihai tüketici markajında kullanılacak en başarılı slogan örnekleridir. Zira yukarıda zikrettiğim aile içi mesaja bundan daha doğru bir cevap olamaz.
Umarım Otel Müşteri İlişkileri departmanı sezonlar boyu konuklarından ve özellikle çocuklardan adres, doğum günleri, evlilik yıldönümleri, mail adreslerini almıştır, muhafaza ediyordur.
Ve tahmin ediyorum Türkiye genelinde bu portföyde en az yirmi milyon adres birikmiştir. Hatta Almanya gibi Ülkelerde adres bankaları size gelir düzeyleri, tatil alışkanlıkları ve daha bir çok özelliklerini de ekleyerek milyonlarca adres sunar.
Belki de daha fazla.
Hemen yarın, Türkiye’den bu yirmi milyon adrese geleneksel tebrik kartlarımız, ama illa ki kentin güzelliklerini gösterenlerinden, yola çıkmalıdır. Bildiğimiz, buram buram Türkiye kokan geleneksel tebrik kartları.
Noel ve yeni yıl kutlamaları için.
Pansiyonlar dahil bütün konaklama işletmelerinde personel bu işin parçası olmalı, tebrik kartları hem otelin kurumsal mesajını taşımalı, hem de mutfak şefi, housekeeper hatta garson ve kat görevlilerinin imzası ile süslenmelidir.
Tabiri caiz ise bu yıl, Otellerin ve tur operatörlerinin bütün elemanları satış ve pazarlama etkinliğinin bir parçası olmalı, insiyatif almalı ve asgari 20 Milyon aileye Christmas öncesinde Türkiye’nin sevecen, sıcak, konuksever yüzü hatırlatılmalıdır.
Durgunluk zamanlarında satın alma özellikle kadınlar için bir moral unsurudur. Çevrenin baskıcı, ağır havasından kaçma eğilimini yansıtır. Karar alabilme becerisini ve iradesini ayakta tutma güdüsünü yansıtır.
Böyle zamanlarda en dostane ve sıcak mesajı veren ürün/ler bir adım öne çıkar. Bu ürün bir parfüm de olabilir, bir tatil paketi de. Soğuk, kasvetli Avrupa günlerinde satın alınacak makul fiyatlı ve cezbedici bir tatil paketi kadın doğasındaki hayal kurma güdüsünü tetikler.
Kendi iradesi dışında başına gelen felaketler karşısında, kabuğuna kapanmayı değil, doğa ile iç içe, sakin bir deniz kıyısında moral depolamayı tercih eder.
Bu noktadan çalışın.
Sadece Christmas değil elbette.
Yüzlerce Otelin satış pazarlama ve halkla ilişkiler arşivlerinde milyonlarca ailenin özel bilgilerinin de arşivlenmiş olduğunu biliyorum.
Evlenme yıldönümlerinde, ailenin her bireyinin doğum gününde, sadece ama sadece Türkiye’nin güzellikleri ile bezeli kartlar, huzura, sadeliğe, konuksever bir Ülkeye davetiye olarak AB Ülkelerine yağmalıdır.
Hatırlanmak ve önemsenmek insanoğlunun özellikle kriz zamanlarında çok etkilendiği durumlardır.
Bazen, doğru zamanlama ve doğru mesaj ile geleneksel yöntemler, muhatabınızın kalbinde tahmin edilenin çok üzerinde bir sıcaklık yaratır.
Akdeniz’den 2009’da çeşitli vesilelerle 100 milyon kart yollayabilir miyiz?
AKTOB, POYD, ATSO, AESOB, HOUSEKEEPER’LAR DERNEĞİ…
MESLEK DERNEKLERİ.
ENTERTAİNMENT GRUPLARI.
Ne dersiniz?
Gelecek hafta : Rusya analizi