Aydınlık günlerin ilk türküsünü,
Çiftçiler getirir toprağımıza.
Doğanın onbinlerce büyüsünü,
Köylüler fısıldar kulağımıza…
Esmeye durdumu bahar yalımı,
Kollar Aşur Goca* solum sağımı.
Yarıladık ömrü, geçtik çoğunu,
Şimdi tasa düştü çocuğumuza…
Buğdaylar başakta kurudu, pişti,
Sebze harımının verimi düştü,
Neler oldu Yarab, bu nasıl işti?
Hızır gelmez oldu bucağımıza…
Dağlar delik deşik, dereler sustu,
Doğa Ana kızdı, kinini kustu,
Bugünece görmediğimiz yastı,
Doldurdu çamuru kucağımıza…
Oysa bunu böyle düşlememiştik,
Ellere çalışıp işlememiştik,
Geleceği dünden boşlamamıştık,
Buz kesti, kar yağdı sıcağımıza...
Kötü güne kaldık toprağımızda,
Kırağı toplandı yaprağımızda,
Zalime baş eğdik her çağımızda,
Sırt döndü bereket ocağımıza…
Kilit taşı koyamadık yapıya,
Toprak gitti, icra geldi kapıya,
Devretmeye gidemedik tapuya,
El iti dolandı bacağımıza…
Bilirim aşımı ele satan var,
Yabancıyı benden üstün tutan var.
Onların kıydığı şehit atam var,
Vermem tırnağını acığınıza…
Daha unutmadık Çanakkale’yi,
Yetmez yüreğiniz, aşmaz sineyi.
Kardeşin açtığı azgın yareyi,
Eyüp’çe sunarız böcüğümüze…
Öznur TANAL Mayıs 2011 - ANTALYA
Aşur Goca: Tahtacılarda bereket getirdiğine inanılan ulu…