Hasan Bey Masalı
( Güler ATLI – 29 Temmuz 1993 Perşembe – Elmalı Akçaeniş Köyü)
- Bir öksüz kız varmış. Bir gün zibillikten (çöplük) bir boncuk bulmuş, ağzına katmış. Karnı şişmiş, şişmiş. “Öhsüz gız gebesin”, demişler. O da “- Girdiği yerden çıkar o.” demiş. Bi tınsırmışımış ( hapşurmuş ) burnundan bi kirpi düşmüş, horaya oturmuş.
Ay geçmiş, gün geçmiş. Kirpi bir gün;
- Anne bana padişahın kızını iste, deyo.
- Oğlum sen bi kirpisin, sana padişah kızını verir mi? diyo.
- Sen iste hele, deyo kirpi.
Annesi gidip varıyor saraya.
- Altın sandalyeye mi oturursun, gümüş sandalyeye mi? deyolar. Altın sandalyeye oturuyor.
- Bilemedin, in, in, in, diyolar.
- Bildim de oturdum, diyor. Padişahım, Allahın emrinne, peygamberin kavlinne benim Hasan Bey’e kızını vereceksin, deyo.
- Nasıl bir şey Hasan Bey? deyi soruyo padişah.
- Yumruk kadar bi kipri, deyo kadın. “ Ha, bu işte bir iş var !?” diye düşünüyor padişah.
- 4 şartım var, yaparsa veririm kızımı, deyo.
- Nedir o şartlar?
- Tıngıraklı bir değirmen, evimden üstün ev, bağımdan üstün bağ, bir de atsız, kamçısız bir arabayı bir karayılan sürüp gelecek, deyo.
- Peki, deyip ayrılıyor saraydan, eve gelip oğluna olanları anlatıyor.
- Yapabilir misin bunları? deyo.
- Hiç korkma, beni bulduğun yere git, “-Analık, analık, Hasan Bey tıngıraklı değirmen istiyor” de, deyo..
Kadın gidiyo zibilliğe, “ - Analık, analık” diye sesleniyo. Bi memeği (memesi) yerde, bi memeği göğde bi gadın çıkıyo;
- Buyur, deyo..
- Hasan Bey tıngıraklı değirmen istiyo, diyo. Bi tıngıraklı değirmen veriyo eline. Bi çeviriyo, bi ev yapıyo, bi bağ yapıyo, herkes sabah oldu sanıyo binanın şavkarışından. Bi araba koşuyo, hiç kimse yok, bi gara yılan elinde kamçı, padişahın evinin önüne varıyo.
- Haydi faslın bitti, deyo.. Gızı alıyo, kirpinin evinin önüne indiriyo. Hasan bey gıza;
- Benim üç günüm galdı, üç gün sonra insan olacam, bu arada sakın gayfayı (kahveyi) daşırma (taşırma ) deyo.. Misafir geliyo, gaynanası ;
- Gızım gayfa bişir, deyo.. Analık bu arada hızmat buyuruyo ( yapması için bir iş veriyor). Hu yandan hu yana dönesiye gayfa “fış” deyi daşıyo. “Allahısmarladık” deyip Hasan Bey göğe uçup gediveriyo. Get Allah, get Allah, Avlan Beli’ne ( Elmalı-Finike arasında bir bel ) bi han - hamam yapdırıyo gız. Gelene Hasan Bey’i soruyo, geçene Hasan Bey’i soruyo. Çeldingırından ( yöresel bir yer adı) bi Yörük geliyo,
- Ben bi bardak gördüm, göğden geliyo, çeşmeden dolup gediyo, deyo.
- Beni ora götürün mü? Deyo.
- Götürürüm, deyo. Haydi varıyollar.
- Hanım, hamamım senin olsun, deyo. Bardak göğden geliyo, dolup göğe uçaca(gı) nda yapışıyo, haydi. Bardak gızı alıp götürüyo. Varmışımış Hasan Bey yatıp duru, bi ünü yerde, bi ünü göğde.
- Sen nasıl geldin bura? Seni anam yer hindi (şimdi), deyo.
- Yemez, deyo. Oraya sakloyo. Az sonra anası geliyo.
- Öf Hasan Bey’im öf, burnuma ınsan ( insan) kokusu geliyo, deyo. Bi seni durdutdurmadı, gayfayı daşırma dediydim gayfayı daşırdı, habar ver de dişimin govuğuna sokuveriyim, deyo.
- Ana ınsanoğlu nerden gelsin bura, haydi, deyo.
- Ne yecen (yiyeceksin) Hasan Bey?
- Ördek.
- Ne yecen Hasan Bey?
- Gaz. Üç gün böyle devam ediyo, bakıyo olacağı yok. Garıyı yıldırım ediyo, gendi şimşek oluyo, haydi. Anaları bi gelse, örüzger, (rüzgar) yoklar. Bi tanıyıverse (baksa) göğde gedip gederler. Zzzz, arkalarından seğirdiveriyo (koşuyor), anaları gelip gelir. Hemen duruyo, bi değirmen ediyo garıyı, dığıdık, dığıdık, dığıdık, dığıdık. Gendi de sebi (sahibi) oluyo. Zzzzz üstlerinde. Biliyo ya netsin?
- Değirmenci, heç bi gızına bi oğlan geçmedi mi buradan? deyo.
- Ne arasın deze, geçmedi, deyo. Bakdı anası uzadı, bi daha gakıveriyo, haydi. Bakdı, gördü anası gene geliyo, garıyı bi bostan tarlası ediyo, gendi sebi oluyo, oturuyo başına.
- Bosdancı bi bosdan verin mi?
- Gök (ham) daha bosdanım, vermem, deyo. Ordan gakıyollar, gene dönüveriyo Hasan Bey, anası uzayınca bi daha varıveriyo. Anası baksa ki Hasan Bey gedip geder. Dönüvriyo, anası höyle (şöyle- mesafe belirtmek amacıyla kullanılır) gelmiş olmuş. Bi sevli ediyo garıyı, gendi de bi gara yılan oluyo, başını höyle goyo sevliye, duragoyo.
- Hasan Bey, beni çok yordun, sesden (seslen), biliyom kim olduğunu deyo.
- Ana, yersin, deyo.
- Hasan Bey, çengel ağacından asılıyım yemem, gendini bildir bana, deyo.
Bi açıyo ki dünne (dünya) gözeli.
- Ay oğlum, böyle gözelidi de neye gaçdın sen? deyo.
Onlar ermiş muradına, inşallah sen de erersin de görürük.