Hıdırellez Bahar Bayramı uyanışımız olsun...

 

 

“Bahar, bahar” der bakarım,

Sümbülle, nergiz takarım.

Gençlik başıma vurunca,

Sevdadan şimşek çakarım.

 

Dün Hıdırellez Bahar Bayramı’nı kutladık. Antalya “72 Milletin” olduğu evrensel bir kent ama bu sabah Konyaaltı sahilinde yürekler tekti. Hep iyi ruhlar oynaştı karada- denizde, benzer iyi dilekler dolaştı dillerde. Herkes kendi yöresinin töresini beğenisini taşıdı bu benzersiz Antalya kumsalına. Akşamdan gül dalına asılan yakarılar, okunan zeytin yaprakları denize atılıp deryaya yollandı. Karınca yuvalarından topraklar alınıp çoğaltsın diye gül dalında geceletilen bozuk paranın yanına -bütün yıl gezdirilmek üzere- yatırıldı. Ya da deryayla kucaklaşıp yüzerek aktarıldı gönüller.  Hıdırellez konusunda bildiklerimizi kısaca anımsatıp bundan sonraki yazıda da konuya ilişkin bir efsane anlatmak istiyorum.

 

İnsana dair inanışların insanın tarihi ile yaşıt olanlarından biri; doğaüstü varlıkların kurtarıcı olarak görülmesidir. Kültürümüzde bunların en önemlilerinden biri: Hızır-İlyas veya Hıdırellez Söylencesi. Eski Türk İnançlarının en dirayetlilerinden biri olan, yüzyıllardır dilden dile, gönülden gönüle aktarılan bu geleneğin kaynağı toprak ile suyun en güzel buluşmalarını yaşamış-yaşatmış Anadolu’nun kendisi gibi insanın içini ısıtan insanca bir kavuşma öyküsüdür.  

 

Karadan (Denizden) Abim Gelmiş.

 

Yüzyıllara meydan okuyan bu söylenceye göre Hızır ve İlyas -kimi yerde peygamber olduğuna inanılan- iki kardeştir ve biri karada biri denizde yaşar. Bütün yıl ayrı kalan iki kardeş bugün yani 6 Mayıs günü buluşurlar ki bu buluşmanın coşkusunun insanlığa bolluk bereket, şans getirdiğine inanılır. Gerçekten bu buluşma ile bahar olur, o günden beri Hıdırellez uyanışın bayramı olur.

 

Hıdırellez’in en önemli dekoru başına gelin taçları gibi kır çiçekleri takmış doğa, doğanın başına gelen en güzel şey de bahardır. Bu nedenle bayram hazırlıkları bu tertemiz uyanışa hürmeten özenle yapılır. Evler ve giysiler temizlenir, baharın özüne uygun yiyecekler hazırlanır;

 

Ambarların yılboyu dolması dileğiyle dolma, sevginin en güzel ifadesi sarılma, sarmaşma olduğu için “sarma”, ağızlardaki bahar tadı, zihinlerdeki çiğdem kokusu sürsün diye tatlı yapılır, tabiatla birlikte uyanmak için bolca yeşillik tüketilir.

 

Ambarların, kilitli dolapların kilitleri, cüzdanların kiltesi (tokası) açılır ki bolluk olsun, bereket dolsun. Bazı yörelerde kışın artıklarını temizlemek, arınmak, ertesi gün yenecek şifalı yiyecekleri hak etmek için bir gün önce oruç tutulur.

 

Parayı astım dala,

Yar sordum sağa sola,

Yarın Hıdırellezdir,

Dostlar mübarek ola.

 

Bütün yıl için biriktirilen dilekler 5 Mayıs akşamından çeşitli yollarla dile gelir. Kimi gül dalının altına döşenir taşlarla, çöplerle, kimi bezden salıncağa konur, kimi de mektup olup ak kâğıda yazılır, Mevla’nın yüreğine beyan edilir. Bu niyazlar bereketten şifaya, kısmetten, mal-mülkten sonsuza uzar.

 

Kimi yerde bitkilerin üzerindeki çiğler toplanarak mayasız süt veya hamura katılıp “Hızır’ın eli” ile mayalanmaya bırakılır. Geceden un elenip sabah üzerinde “Hızır’ın izi” aranır. Kimi yerde yüzük, küpe atılıp sırlanan çömleklerden maniler ile “niyet” çekilir. 

 

 

Maniciğim ellerde,

Su çalkanır göllerde,

Gönlüm güvercin olmuş,

Eğleşmiyor çöllerde.

 

Her darda kaldığımızda, yürekten istediğimizde darımıza yetişen Hızır’ın daima temiz, sulak ve yeşillik alanlara geldiği inancıyla bu bayramda doğanın en özel ve kutsal köşelerine koşulur.

 

Salıncaklar kurulup, kusurlar bağışlayıcı toprağa, havaya, suya serpiştirilir, hafiflenir. Ateşler yakılıp üzerinden atlanarak beden ve ruhtaki olumsuzluklar tütsülenir, bertaraf edilir.

 

Kurtarıcı, kollayıcı bugün Hızır-İlyas yarın başka bir ulu olsun ama dilerim bayram değil savaş alanına çevirilen, canlı yaşamın devamı için olmazsa olmaz doğamız konusunda yüreklerimizde bir uyanış olsun. Yaşadığımız çağda insan eliyle yapılan doğa katliamlarına bir son olsun,  insanoğlu artık bindiği dalı kestiğini görsün. Doğaya uzanan kötü ellerin asla affedilmeyeceğini unutmadan varlık, mal mülk için harcanan gücün zerresi bu “sadık yar”dan esirgenmesin. Onun sinesinde doyunan binlerce varlığa, yaratıya kıyılmasın. Ağaçlar ayakta kalsın, dağlar deşilmesin, dereler özgür aksın.

 

Unutmayalım ki; Doğa affetmez ve batan gemiden kamara kurtarılmaz.

 

Hıdırellez Bahar Bayramımız kutlu, Hızır yardımcımız, gözcümüz, bekçimiz olsun.

 

 “Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.”

 

Bir yanımız bayram ederken bir acı da var ki yürekler yakar.

 

Dilerim bundan böyle ne bayramlarda ne başka gün kalemler idam yazmasın, fidanlar darağacı olmasın, taze fidanlar darağaçlarında solmasın. Bayramlar bayram olsun, fidanlar sonsuz…

 

 

 

Yayın Tarihi
07.05.2010
Bu makale 11845 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!